"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Başbakanlığın dönüşü

Kâzım GÜLEÇYÜZ
16 Ekim 2021, Cumartesi
Meral Akşener’in “Başbakanlığa adayım” çıkışı, 6 partinin mutabık olduğu ve detayları üzerinde çalıştığı parlamenter sisteme dönüş projesinin kitlelerce daha iyi anlaşılmasını ve muhalefete verilen toplum desteğinin artmasını netice vermiş gibi görünüyor.

Çok partili demokratik sisteme geçildikten sonra yaşanan tecrübelerle “milletin birliğini temsil eden tarafsız cumhurbaşkanı” kabul görmüş ve benimsenmişken, tek adam rejimine geçildikten sonra ortaya çıkan “partili ve tarafgir cumhurbaşkanı” profili yadırgandı.

Cumhurbaşkanı sıfatını taşıyan kişinin karıştığı, hattâ bizzat başlatıp tetiklediği siyasî polemiklerin “düzey”i birçok kişiyi rahatsız etti.

Parti genel başkanı, yani siyasetçi kimliğine bile yakışmayacak bir üslûpla yapılan sataşma ve ithamların cumhurbaşkanından sâdır olması, o konum ve makama yakıştırılamadı.

Parti başkanı şemsiyesiyle girilen tartışmalarda muhataplarınca verilen cevapların makama saygısızlık ve cumhurbaşkanına hakaret suçlamasına konu edilmesi, hattâ kimileri hakkında dava açılması ise, tuhaflığı iyice arttırdı.

Sonuçta sadece bu yönüyle bakıldığında bile, partili ve taraflı cumhurbaşkanının toplumda tasvip görmediği ortaya çıkmış oldu.

Tek adam rejimine yönelik memnuniyetsizlik, itiraz ve tepkilerin önemli bir sebebi de bu.

Parlamenter sisteme geçişle birlikte cumhurbaşkanının önceki konumuna döndürülmesi, yeni sistemle birlikte aşırı derecede arttırılan yetkilerinin tekrar sembolik hale getirilmesi ve böylece eski itibarının da iadesi öngörülüyor. 

Bu noktada “Eskiden olduğu gibi cumhurbaşkanını yine Meclisin seçtiği sisteme mi geri dönülmeli, yoksa halk mı seçmeye devam etmeli?” tartışmasının ayrıca yapılması lâzım.

Önceki dönemlerde bazı cumhurbaşkanlarının seçilmişlere karşı atanmışlardan yana vesayetçi bir duruş sergilemiş, hattâ darbelere çanak tutmuş olmalarına ve bilhassa 2007’deki 367 krizine tepki olarak, “Halk seçsin” denilmişti.

Ama tek adam rejiminde yaşananlar, aynı vesayetin bu defa farklı, ama daha tehlikeli bir şekilde demokrasiyi zora sokarken ülkeyi çok büyük sıkıntılara sürüklediğini gösterdi.

Onun için, icranın Meclise karşı sorumlu bir başbakana devrini öngören sistem değişikliği yapılırken, işin bu cihetinin de yeniden ve çok dikkatle değerlendirilmesi icab ediyor.

Okunma Sayısı: 3247
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Osman Yıldırım

    16.10.2021 11:54:43

    Kazım Bey, budamdan başkan, Cumhurbaşkanı, başbakan, milletvekili bile olamaz. Ama adamın tek düşüncesi kral gibi ülkeyi yönetip hiç bir sorumluluk almamaktır. Ülke adamın umurunda değil dedim dedik çaldığım düdük kabilinden bir anlayış ve bu anlayışına çoğu dindarla ve hassaten Nurcular vede Yeni Asyacıların da bir kısmı benimsiyor bu işi sağduyu sahibi vicdanıyla düşünebilen seküler ve gerçek dindarlar ancak çözebilir diye düşünmekteyim.baskacada bir çıkış yolu yoktur.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı