"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dava

Kâzım GÜLEÇYÜZ
07 Mayıs 2019, Salı
Türkiye’de dünya görüşü ne olursa olsun, “suya sabuna dokunarak” gerçek anlamda gazetecilik yapanlardan, yolu adliye koridorlarına uğramayan ve sanık sandalyesine oturmayan bir kimse herhalde yoktur.

Saray iktidarı aksini iddia etse de, bu dönem dahil. Üstelik bu dönemde geçmiş devirleri çok gerilerde bırakan örnekler var.

Biz de 42. yılına giren yayıncılık hayatımızın 27. yılını dolduran aktif gazetecilik faslında zaman zaman mahkemelik olduk.

Özellikle 28 Şubat sürecinde DGM’lerde defaatle yargılandık. Çoğunda beraat ettik. Ama Kutlular Ağabeyin 276 gün hapis yatmasına yol açan “Deprem İlahî ikazdır” mesajını işleyen yazılarımızdan dolayı, diğer bazı yazarlarımız gibi mahkûmiyet aldık. Arşiv sicil kaydımızda hâlâ duran bu karar, birkaç yıl önce basın kartı almamıza engel gösterildi; ama yine yargıya giderek aştık.

Bir 28 Şubat generali hakkındaki yazımız sebebiyle mahkûm edildiğimiz tazminat kararı da daha sonra AİHM’den döndü.

20 Temmuz sürecinde ise bir tweet’imiz dava konusu oldu ve tek celsede beraat ettik. Aynı davada bir karikatüründen dolayı yargılanan İbrahim Özdabak’la birlikte.

Şimdi yine Özdabak’la beraber bir davaya daha muhatabız ve ilk duruşmasına geçen hafta katıldık. Davaya bakan ağır ceza mahkemesinin ilk aşamada iade ettiği bir iddianame ile yargılanıyoruz. “Zincirleme şeklinde terör örgütü propagandası” ithamıyla.

Bu suçlamayı özetle şöyle cevapladık:

“41 yıldır yayıncılık, 27 senedir aktif gazetecilik yapıyorum. Bütün yazı, kitap ve konuşmalarımda hukuku, adaleti, demokrasiyi, hak ve özgürlükleri, barışı savundum; darbelere ve teröre karşı kararlı bir duruş ortaya koydum. Heyet olarak ilk aşamada iade ettiğiniz iddianamede bu çizgimin tam tersi bir suçlamaya muhatap kılınıyor ve bu ithamı çok kesin bir dille reddediyorum. Avukatımın mahkemenize sunduğu yazılı savunmada madde madde ifade ettiği hususlara aynen katılıyor ve ayrıca tekrarlamaya gerek görmüyorum. Aynı şeyleri Özdabak ve kurumum için de ifade ediyorum.”

Aslında devlet dahil, herkes bizim çizgimizi ve isnad edilen suçlamayla hiçbir ilgimiz olmadığını çok iyi biliyor.

Bundan sonra savcılık mütalâasını, mahkeme de kararını verecek. “Hayırlısı olsun” diyor ve adaletin tecellîsini bekliyoruz.

Okunma Sayısı: 4357
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Zafer

    7.5.2019 22:44:44

    Askeri vesayetin olduğu dönemde çocuktum, şimdi sivil vesayetin mağduruyum, demokrasi hak hukuk olarak bugün yaşananlar askeri vesayetin olduğu dönemden kat ve kat ağır....

  • Gündüz Alp-3

    7.5.2019 12:44:21

    "Yeni" sistemle birlikte şu ana kadar "hayır, olamaz!" dediğimiz (aslında bizi şaşırtmayan) nice şeyler oldu. Bundan sonra da olacaktır. Şaşırmayalım. Tâ ki ülkeye demokrasi ve hukuk, hürriyet ve adalet yeniden avdet edinceye kadar. "Riyaset-i şahsiyyenin katiyen aleyhindeyim" diyen Zatın (Bediüzzaman'ın) sözlerini eğip bükerek, zorlama ve suni tevillerle tekçi ve tekelci sisteme "güzelleme" yaparak demokrasi ve hukukun ref'ine destek verenler, acaba şu manzara karşısında ne düşünüyorlar? Her bir destek ve alkış, demokrasi ve hukuka atılacak bir tokattır, diye düşünüyorum. Oysa tokata müstehak olan demokrasi ve hukuk değil, istibdat ve tahakkümdür. Bediüzzaman da "sillesini" istibdat ve tahakküme vuracağını beyan etmiştir. Önümüzdeki sürecin galibi bugün olduğu gibi yine demokrasi ve hukuk olacaktır. Şahıslar ve isimler hiç önemli değildir. O süreç de başlamıştır. Her diriliş yıkılışı sonuç verir. Her yıkılıştan bir diriliş çıktığı gibi. Ümitvârız....

  • Gündüz Alp-2

    7.5.2019 12:31:45

    Nisan 16'da yapılan referandumunu şaibeli hale getiren ysk bu kez de İstanbul seçmeninin iradesini iktidar lehine "yok" sayarak, dosta-düşmana "Türkiye'de üstünlerin hukuku geçerlidir" dedirten bir karara imza attı. Asıl şimdi millet vicdanı yara almış, seçim "murdar" edilmiştir. Bir zarftan çıkan 4 pusuladan 3'ü harika 1'i sakat öyle mi? Biz de inandık(!) Peki bundan sonraki seçimlerde ysk'ya nasıl güveneceğiz? İtibarını sıfırlayan iki devlet kurumu AA ve YSK, bu durumu hem dahile hem hem hür ve demokrat dünyaya çok zor izah edecektir. Zaten bir türlü her anlamda "gelişmekte olan ülkeler" liginden ileriye geçemiyoruz. Geçmemiz de demokrasiyi "tramvay gibi bir araç" olarak gören bir yönetim anlayışı ve ideolojiyle pek mümkün görünmüyor. Çok yazık! Demokrasi ve hukuk, kendine sahip çıkan demokratlar sayesinde hükmünü icra eder. İstibdat ve tahakküm içeren bir sistemde demokrasi ve hukukun var olduğunu zannetmek en büyük yanılgıdır. Şimdi onu yaşıyoruz.

  • Gündüz Alp

    7.5.2019 12:11:56

    Sayın Güleçyüz, hepimiz Türkiye'de "zincirleme adaletsizliklerin" yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Demokrasi ve hukuku bitiren bu zincirleme adaletsizlikler bir de yargı eliyle yapılıyor ki, en vahimi de budur. Daha dün yaşanan vahamet; İstanbul'da seçimin tekrarı kararı, demokrasi ve hukukun rafa kaldırıldığı iddialarını teyit ediyor. Hukuk bir kez daha ayaklar altına paspas gibi serilmiştir. Fakat zahiren şer gibi görünen şu durum, inancım odur ki, demokrasi ve hukuk, hürriyet ve adalet lehine hayırlı şeylere vesile olacak, "yeni" diye takdim ettikleri demode, tekçi ve tekelci sistem her kesim tarafından yoğun bir şekilde sorgulanmaya başlayacaktır. Başlanmıştır da. Artık iktidar yanlılarına bile "bu kadar da olamaz!" dedirten şu hukuksuzluk, yeniden demokrasi ve hukuka dönme sürecini hızlandıracaktır. Çünkü tekçi sistemde bir şahsın, hukuka ve millet iradesine rağmen neler yapabileceğini muhalif de muvafık da bir kez daha gördü.

  • Abdurrahman KOCAK

    7.5.2019 08:31:26

    Adaleti mahzayı, hürriyeti, insan haklarını, demokrasiyi savunmaya devam.Allah Yar ve Yardımcınız olsun. Birileri bu kavramları dile getirmeli getirmek zorunda bunuda Yeni Asya yapıyor.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı