"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Devlet, el koyduğu risaleleri birilerine verecekti, öyle mi?

Kâzım GÜLEÇYÜZ
19 Kasım 2014, Çarşamba
Risale-i Nur neşriyatına getirilen keyfî bandrol engeli sekizinci ayını da doldurmaya doğru ilerlerken, güya bu meselenin çözümü adına torba kanuna sokuşturulup, bütün itiraz ve tepkilere rağmen Meclisten geçirilen ve Erdoğan’ın cumhurbaşkanı sıfatıyla attığı ilk imza ile onaylanıp yürürlüğe giren “devlet tekeli” maddesi CHP tarafından, iptali ve yürürlüğünün durdurulması talebiyle AYM’ye götürülünce işler iyice karıştı.

İptal talebinin gerekçeleri sağlam bir hukuk zeminine dayanıyor ve bu yüzden, abuk siyasî polemiklerle çürütülmeleri mümkün değil.
Üstadın hayattaki talebelerinden beşinin isimleri maalesef bir kez daha kullanılarak yayınlanan bildirideki “Devlet, eserleri tekeline değil, korumaya alıyor” iddiasının da aslı yok.
Maddedeki “Kamuya mal edilir” ifadesi gayet açık. Hedef, risalelerin kamulaştırılması, yani millîleştirilmesi, yani devletleştirilmesi...
Devlet, eserleri müsadere edip el koyacak.
Bu düzenlemeye akıl hocalığı yapıp çanak tutarak avukatlığını üstlenenlerin hesabı, müsadere sonrasında eserlerin neşir ve basım hakkının, devlet tarafından kendilerine devredilmesi.
Ama iptal talebinin gerekçelerinde belirtildiği üzere, bu hesap düşünce ve ifade özgürlüğü ile mülkiyet hakkının ihlaline bina ediliyor.
Dahası, birtakım kişi veya grupların, devleti araya sokarak kendilerini imtiyazlı bir konuma taşıma niyet ve planları, ahlâkî de değil.
Mesele, iddia edildiği gibi eserlerin sadeleştirilmesini engellemekse, bunun yolu devlet ve iktidar gücünü müdahil kılmak olmamalı.
Burada yapılması gereken, risale neşreden yayınevlerinin bir araya gelip, şimdiye kadarki süreçte iletişim kazaları, irtibatsızlık ve diyalogsuzluk sebebiyle ortaya çıkan durumun izalesi için samimî bir istişareyi başarmaları.
Nitekim bandrol engeli sonrasında Risale-i Nur Enstitüsünün inisiyatifi ile organize edilen—ve ne yazık ki bazı yayınevlerinin katılmaktan ısrarla kaçındığı—toplantılarda, sadeleştirme meselesinin suhuletle çözümü noktasında da ümit verici işaretler gözlemledik.
Değişik yayınevlerince neşredilen risale metinlerindeki farklılıkların giderilip nüsha birliğinin temini için ortak çalışma gruplarının oluşturulması da, konuşulan konulardan biriydi.
Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı ile Vekiline yaptığımız teklif bunları da kapsıyordu: “Devlet tekeli maddesini geri çekip, ilgili bütün tarafların katılacağı bir çalıştay düzenleyin.”
İtibar edilmedi ve bu noktaya böyle geldik.

tweet 1- Said Nursî: İman ve Kur’an hakikatleri inhisar altına alınmaz; resmî bir şekilde ve ücret mukabilinde dünya muamelâtı suretine sokulmaz.

tweet 2- Bahadıroğlu: Mart’tan beri matbaalar sustu. Bantlardan nur akmaz oldu. Vatanı koruyan gizli kalkan kalktı. Bela ve musibet yağmaya başladı.

Okunma Sayısı: 3346
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Volkan

    20.11.2014 00:05:18

    Tayyip Bunca yıldır risalelerin tek bir metin olarak neşredilmesi konusunda aynı masaya gelemeyen nur cenaatlerini bşr araya getirecek anladığım kadarıyla.. O kadar eleştirdiğiniz tayyib bütün nur cemaatlerini bir araya getirdi ya helal olsun. Büyük adam Burada yapılması gereken, risale neşreden yayınevlerinin bir araya gelip, şimdiye kadarki süreçte iletişim kazaları, irtibatsızlık ve diyalogsuzluk sebebiyle ortaya çıkan durumun izalesi için samimî bir istişareyi başarmaları. Nitekim bandrol engeli sonrasında Risale-i Nur Enstitüsünün inisiyatifi ile organize edilen—ve ne yazık ki bazı yayınevlerinin katılmaktan ısrarla kaçındığı—toplantılarda, sadeleştirme meselesinin suhuletle çözümü noktasında da ümit verici işaretler gözlemledik.

  • M. Nuri

    19.11.2014 21:46:10

    Bütün bunların vebali Risaleleri orijinine uymayan - birilerinin içinde de bulunduğu- yayyınevlerinin boynunadır. Zaten meselenin mahiyeti ve akıbeti de Sayın Bakan Çelik'in on beyanatından anlaşılıyor zaten. Telaşamahal yok- orijinaline sadık olarak basar ve yine kaynağa kavuşulur.

  • murat

    19.11.2014 13:06:53

    Üçüncü s ua l : Bazı eşhasın hatasından gelen bu musibet, bir derece memlekette umumî şekle girmesinin sebebi nedir? Elcevap: Umumî musibet, ekseriyetin hatasından ileri gelmesi cihetiyle, ekser nâsın o zalim eşhasın harekâtına fiilen veya iltizamen veya iltihaken taraftar olmasıyla, manen iştirak eder, musibet-i ammeye sebebiyet verir.

  • CEMAL ÖZKAYA

    19.11.2014 11:48:04

    bilmeyerek zarar vermek diye buna derler herhalde. bende külliyat var. hemde birkaç tane. ama eğer yeni asyanın seslendirdiği gibi endişeler gerçekleşirse safmışız, bilememişiz, yine aldanmışız gibi geçiştirmeleremi sığınılacak? siz bu cendereden ne zaman çıkacaksınız. öbür sitelerde bazı yorumlar bu endişeleri dile getirmeyi fitne olarak dillendiriyor. 10 içtimai meselenin dokuzunda isabet ettirip birinde yanılanmı aldanır yoksa birtürlü otobüs seçemeyen herseferinde duvara toslayanlarmı? şu sadakati, ihlası o kardeşelere tekrar öğrenmelerini tavsiye ediyorum.

  • ali yeşilkaya

    19.11.2014 09:30:29

    abilerimizin yaklaşık bir hafta önce neşrettikleri son mektup,bu ve benzeri meselelerde artık siyasi taassupla her konuyu çarpıtabileceklerinin ispatı olmuştur. etrafındakileri bahane etmenin de manası yok. 35 sene önce düştükleri taassuptan bir türlü çıkamıyorlarsa,onlar hakkındaki tek temennim bir an evvel üstada kavuşmalarıdır.başka türlü bu hizmete rahat vermeyecekler.kendilerini bu hizmetin tek sahibi olarak görmekten artık vazgeçsinler.

  • Eşref

    19.11.2014 08:26:38

    Esasında çok basit bir biçimde halledilebilecek bir problemin, "bazı" eşhas(?) tarafından bu noktaya taşınmış olması düşündürücüdür, hatta ibret vericidir. Bazen peygamberlerin niçin bu kadar çok bağışlanma ve mağfiret dilediklerini düşünürsün ya, işte sana beşeriyetten kendini "seçilmiş" görenlerin affedilmez hataları, seyret ibret al. Üzgünüm, ama maalesef bu böyle, değerli abilerim!.. İmtihan bitmiyor, Rabbim göstermedikçe de görülmüyor. İyi görmeler herkese.

  • HÜSEYİN İLHAN

    19.11.2014 07:00:17

    RİSALEİ NURLARI hayatının gayesi yapanların bu haksızlığı,bu yanlış değil sekiz ay sekiz saniye müsaade etmemelerini beklerdim.Lakin yüreğimiz yanıyor bu yol asla doğru,adil,hak'lı ve aziz üstadımızın bizlere öğrettiği,eserlerinde ders verdiği yol değil.Buna sebep olanları HASBÜNALLAHİVENİĞMELVEKİİİİİL diyorum HIRSIZ DESTEK OLANLARA değil ALEMLERİN RABBİ OLAN ALLAHIMA HAVALE EDİYORUM.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı