Risale-i Nur neşriyatına getirilen keyfî bandrol engeli sekizinci ayını da doldurmaya doğru ilerlerken, güya bu meselenin çözümü adına torba kanuna sokuşturulup, bütün itiraz ve tepkilere rağmen Meclisten geçirilen ve Erdoğan’ın cumhurbaşkanı sıfatıyla attığı ilk imza ile onaylanıp yürürlüğe giren “devlet tekeli” maddesi CHP tarafından, iptali ve yürürlüğünün durdurulması talebiyle AYM’ye götürülünce işler iyice karıştı.
İptal talebinin gerekçeleri sağlam bir hukuk zeminine dayanıyor ve bu yüzden, abuk siyasî polemiklerle çürütülmeleri mümkün değil.
Üstadın hayattaki talebelerinden beşinin isimleri maalesef bir kez daha kullanılarak yayınlanan bildirideki “Devlet, eserleri tekeline değil, korumaya alıyor” iddiasının da aslı yok.
Maddedeki “Kamuya mal edilir” ifadesi gayet açık. Hedef, risalelerin kamulaştırılması, yani millîleştirilmesi, yani devletleştirilmesi...
Devlet, eserleri müsadere edip el koyacak.
Bu düzenlemeye akıl hocalığı yapıp çanak tutarak avukatlığını üstlenenlerin hesabı, müsadere sonrasında eserlerin neşir ve basım hakkının, devlet tarafından kendilerine devredilmesi.
Ama iptal talebinin gerekçelerinde belirtildiği üzere, bu hesap düşünce ve ifade özgürlüğü ile mülkiyet hakkının ihlaline bina ediliyor.
Dahası, birtakım kişi veya grupların, devleti araya sokarak kendilerini imtiyazlı bir konuma taşıma niyet ve planları, ahlâkî de değil.
Mesele, iddia edildiği gibi eserlerin sadeleştirilmesini engellemekse, bunun yolu devlet ve iktidar gücünü müdahil kılmak olmamalı.
Burada yapılması gereken, risale neşreden yayınevlerinin bir araya gelip, şimdiye kadarki süreçte iletişim kazaları, irtibatsızlık ve diyalogsuzluk sebebiyle ortaya çıkan durumun izalesi için samimî bir istişareyi başarmaları.
Nitekim bandrol engeli sonrasında Risale-i Nur Enstitüsünün inisiyatifi ile organize edilen—ve ne yazık ki bazı yayınevlerinin katılmaktan ısrarla kaçındığı—toplantılarda, sadeleştirme meselesinin suhuletle çözümü noktasında da ümit verici işaretler gözlemledik.
Değişik yayınevlerince neşredilen risale metinlerindeki farklılıkların giderilip nüsha birliğinin temini için ortak çalışma gruplarının oluşturulması da, konuşulan konulardan biriydi.
Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı ile Vekiline yaptığımız teklif bunları da kapsıyordu: “Devlet tekeli maddesini geri çekip, ilgili bütün tarafların katılacağı bir çalıştay düzenleyin.”
İtibar edilmedi ve bu noktaya böyle geldik.
tweet 1- Said Nursî: İman ve Kur’an hakikatleri inhisar altına alınmaz; resmî bir şekilde ve ücret mukabilinde dünya muamelâtı suretine sokulmaz.
tweet 2- Bahadıroğlu: Mart’tan beri matbaalar sustu. Bantlardan nur akmaz oldu. Vatanı koruyan gizli kalkan kalktı. Bela ve musibet yağmaya başladı.