"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Medresetüzzehra ve İslam birliği

Kâzım GÜLEÇYÜZ
15 Ocak 2019, Salı
Üstad Bediüzzaman’ın, dinle bilimi, vahiyle aklı buluşturup kaynaştıran, medeniyetleri buluşturan, Avrupa’yı Kur’anî değerlerle tanıştıran, ırkçılığı reddedip kardeşliği esas alan, cehalet, fakirlik ve ihtilafı eğitim, kalkınma ve ittifakla ortadan kaldırmayı öngören Medresetüzzehra projesi, devrin yöneticilerine yazdığı mektuplarla bir kez daha gündeme getirdiği 1950’li yıllarda onun tarif ettiği şekilde kurulmuş olsaydı, gerek Türkiye’de, gerekse bölge ve dünyada sonuçları nasıl olurdu, hayal etmeye çalışalım:

Bu üniversitenin temel değerleri, orada tahsil görecek nesiller vasıtasıyla Türkiye’nin yanı sıra Irak’ı, Suriye’si, Ürdün’ü, Filistin’i, Suudî Arabistan’ı, Körfez ülkeleriyle Ortadoğu’ya; Kuzey Afrika’da Mısır, Libya, Tunus, Cezayir, Fas şeridine; İran, Pakistan ve Afganistan’a; Orta Asya ve Kafkas cumhuriyetlerine taşınmış olsaydı.

Bu geniş coğrafyada doğup büyüyen nesiller Medresetüzzehra modeliyle yetişip kaynaşabilselerdi ve bu tezgâhtan geçenlerin en azından bir kısmı ülkelerinin kaderinde söz sahibi olacak konumlara gelseydi, bugün Türkiye ve diğer ülkeler çok daha farklı bir durumda olmaz mıydı? 

Dinle bilimi kaynaştıran; demokrasiyi, hak ve hürriyetleri özümsemiş; sivil toplum bilincine sahip; en az bir ortak dille iletişim kurabilen İslam toplumlarında diktatörlüklerden, terörden, yoksulluktan, yolsuzluktan, dağınıklıktan eser kalır mıydı?

Suriye, Irak, Afganistan, Pakistan, Kuzey Afrika ülkeleri bu halde olur muydu?

Aynı sıralarda okuyup mektep arkadaşlığı yapmış insanların ülkelerine dönüp devlet başkanı, bakan, diplomat, akademisyen, komutan, yüksek bürokrat,  kanaat önderi... olarak önemli görevler üstlendikleri ve bu durumun peş peşe gelen yeni mezunlarla daha da pekiştirilerek devam ettirildiği bir tabloda, İslam birliğinin her alandaki altyapısı çok fıtrî bir seyir içinde kurulmuş ve gelişmiş olmaz mıydı?

Kendi içinde barış, denge, ahenk, işbirliği ve dayanışmayı başarmış bir İslam âlemi, dünya barışına ve insanlığın huzuruna da muazzam katkılarda  bulunmaz mıydı?

Evet, neresinden bakılırsa bakılsın, barış, huzur ve esenliğin anahtarı bu proje.

Okunma Sayısı: 2089
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-3

    15.1.2019 11:35:54

    Sebepler dünyasında yaşıyoruz. Ve "esbaba teşebbüs fili dua'dır" diye biliyoruz. Bilmek, istemek ve yapmak ayrı şeylerdir. Toplumsal barış ve huzurun olmasını istiyoruz, bunun için nelerin gerektiğini biliyoruz değil mi? Elbette. Ama şu andaki eylem ve söylemlerimiz bu talebimizle örtüşüyor mu? Katiyyen örtüşmüyor. Barış diyoruz, söylemlerimiz savaş temelli. Sevgi diyoruz, toplumsal düşmanlığı sonuç verecek eylemlerde devam. Birlik diyoruz, kendi dışındakileri "zillet, illet, nasipsizler" gibi kin, nefret ve öfke duygularını tahrik eden sözlerle aşağılıyor, ayrıştırıyor ve kutuplaştırıyoruz. Ve bunu, sırf, üç gün daha fazla dünyevi iktidarda kalmak için yapıyoruz. Bu eylem ve söylemlerin gelecek on yıllarda nasıl sonuçlar doğuracağını hiç düşündük mü? Anadolu'yu yaşanmaz hale getirdik, firar edilecek bir ülke konumuna düşürdük. Niçin farkında değiliz ve ne zaman farkına varacağız? Her şey kendi lisanı ile bize "gidişatınız hayra alamet değil!" diye avaz avaz bağırıyor. Duymuyor muyuz?

  • Gündüz Alp-2

    15.1.2019 11:10:39

    Böyle bir birliğin oluşması için önce ve öncelikle samimi bir inanç istek ve irade gerekir. Sivil toplum bilinci, demokrasi şuuru ve demokrasi kültürü yeterince hem gelişmemiş hem yerleşmemiş İslam toplumunda, otoriter yönetimlerin hüküm ferma olduğu İslam ülkelerinde; Medresetüzzehra benzeri projenin ve İslam birliğinin gerçekleşmesi imkansız değilse de çok zordur. Zira toplumun cehalet, sefalet ve ihtilafından beslenen otoriter yönetimlerin iş başında kalması, iktidar ve saltanatlarının devamı için şu üç düşmanın vazifesini yapacak dikta ortamının devamı şarttır. Hadi dün bu projeyi hayata geçirmeyenlerin zihin alt yapıları buna müsait değildi diyelim, ya bugün? Mazeretleri ne olabilir? Daha başından beri "dindar" oldukları kabul edilmemiş miydi? Demek, salt dindarlık, sorunları çözmek için yeterli ve güçlü bir argüman değilmiş. O argüman, sorun çözmekten daha çok -kanaatimce- iktidarı pekiştirmek için kullanılan bir alet gibi durmaktadır.

  • Gündüz Alp

    15.1.2019 10:51:09

    Sayın Güleçyüz, çok geç kalınmış olmakla birlikte henüz vakit geçmiş değil. Üstelik ihtiyaç daha da şiddetlenmiş vaziyette. Ne var ki İslam Dünyası bir türlü kendi haline bırakılmadığı gibi kendi haline nazar edecek durumda da değildir. Kelimenin tam anlamıyla hür, medeni ve demokrat olamamak bir yana bunca yeraltı ve yer üstü kaynağa sahip olmasına rağmen cehalet, sefalet ve ihtilaf üçgeninden bir türlü çıkabilmiş değil. Şu üç düşman varken, dahili ve harici düşmanlar icat ederek zaman, emek, enerji ve sermayemizi heder edecek işlere sarf ediyoruz. Siyasal, sosyal ve ekonomik hayatımız her geçen gün irtifa/seviye kaybederken, özellikle yöneticilerimiz buna çare bulacak çalışmalara yoğunlaşmak yerine, gerilimi arttırıcı eylem ve söylemlerine inatla devam etmektedirler. Neticesi vahamet arz eden şu söylem ve eylem terk edilmedikçe, bırakın İslam birliğini dahilde bile barış ve huzuru tesis etmek çok zordur.

  • süleyman ALIÇ

    15.1.2019 10:01:30

    kazım bey teşekkürler Üstadımızın hedefini çok güzel dile getirmişsiniz. Üstadımızın hedeflediği ittihadı İslamın bir temel taşı ve Bütün Müslümanların gerçek manada kardeşliğini tesis edecek ve dünyaya " işte islam budur " dedirtecek bu projeyi, Üstadımızın " Ya Avrupa kâfir zalimleri veya Asya münafıkları, desiseleriyle ya çalar veya gasp ediyor." dediği gibi bunu da engellemek için içimizdeki ve dışarıdaki uşakları ile engellemiştir.

  • Bülent Bektaş

    15.1.2019 09:49:25

    Tüm partilerin Vizyonu ve Misyonu bu proje olmalıdır

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı