"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

OHAL bittiğinde enkazı ne olacak?

Kâzım GÜLEÇYÜZ
15 Ağustos 2017, Salı
15 Temmuz’dan 5 gün sonra 20 Temmuz’da ilan edilen ve bazı bakanların “Bir-buçuk ayda kalkar” dediği OHAL bir yılını doldurduktan sonra bir üç ay daha uzatıldı, ama görünen o ki tekrar uzatma işi artık iyice zorlaştı.

Şimdiye kadar içeridekiler iyice korkutulup sindirildiği için birkaç istisna dışında pek kimsenin seslendiremediği, ama dışarıdan giderek daha da sertleşen bir tonla dillendirilen “OHAL kalksın” taleplerine “meydan okuyucu” bir eda ile rest çeken Saray, son dönemde o noktaya yaklaşma sinyalleri vermeye başladı.

Ve bir seneyi aşkın bir süredir ilk kez “çok fazla uzak olmayan bir gelecekte OHAL’in kalkması” ihtimalinden söz etti.

Ardından OHAL’in sonbaharda kalkabileceği yönünde haberler servis edildi.

Muhtemelen, yürüyen darbe davalarının bir şekle girmesine paralel olarak bu konuda da yavaş yavaş normalleşme adımları atılabilir ve Ekim’de 15. ay dolduktan sonra OHAL tekrar uzatılmayabilir.

Peki, OHAL’e son verilmesi, normale dönüş anlamına gelir mi? OHAL uygulamalarındaki hoyratlığın yol açtığı ağır tahribata ve ortaya çıkardığı hukuk enkazına bakıldığında, bu suale “evet” cevabı verebilmek maalesef mümkün görünmüyor.

Aile fertleri ve akrabalarla birlikte milyonlara ulaşan bir kitleyi mağdur eden on binlerce gözaltı ve tutuklama ile yüz bini aşkın ihracın toplumsal faturası çok ağır.

Darbecilerle hesaplaşma iddiasının ardına gizlenerek görülmemiş bir hışımla gerçekleştirilen tasfiye ve kıyım operasyonlarında, darbe dönemlerinde dahi benzerine rastlanmayan bir yaygınlık ve şiddette hukuk ve insanlık dışı hak ihlalleri gerçekleştirildi. İftira, ihbar ve şüphelerle hazırlanan dosya ve listeler esas alınarak birçok insanın en temel hak ve özgürlükleri gasp edilirken, hak arama yolları da kapatıldı. Alabildiğine geniş ve yaygın bir mağdurlar kitlesi ortaya çıktı.

OHAL’in kalkması, bu mağdurlar için ne anlam ifade edecek? Haksız yere aylarca içeride tutulanların veya işten çıkarılanların çektiği çileler ve uğradığı kayıplar ne olacak? Bunların telafisi mümkün mü?

OHAL’cilerin bu sorulara cevabı var mı?

***

Adalet Bakanı: “Bırakalım, bağımsız ve tarafsız yargı hukukun çizgisi içinde kararlarını versin.” Peki, gidişat bu dediğiyle örtüşüyor mu?

 

Yargının bağımsız ve tarafsız olup olmadığı, siyasetçilerin beyanlarıyla değil, kararlarının hukuk, adalet ve vicdana uygunluğuyla ölçülür.

Adalet Bakanından beklenen, polemik yapmak değil, keyfî ve haksız uzun tutuklamalara ve zindanlardaki masumların durumuna çare bulmaktır.

 

Okunma Sayısı: 15719
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Özcan ERKİŞ

    15.8.2017 15:32:20

    (6) Türkiye'ye eskinin yeni versiyonu olan "-izm'li" yeni bir "deli gömleği" giydirilmek isteniyor. Yeni Türkiye, Yeni sistem, Yeni devlet.. Adı yeni, fakat referansı eski ve demode. 2019'da şayet iktidar üye sayısını ikiye katlarsa, partili CB'nın beyanı ile "Mart 2019'da farklı değişecek, devran farklı dönecektir." (Cumhuriyet, 14.8) Bu ülkenin bir vatandaşı olarak olarak şahsen nefsim ve neslim adına ciddi anlamda bir istikbal endişesi taşıyorum. Mesela, CB'nın beyan ettiği, 2019 Mart'ıdan sonraki "devranın farklı dönmesinden" kasıt ve maksat nedir? Siyasetçi doğru, dürüst, samimi ve şeffaf olmalıdır. Dahilde ve hariçtekileri endişeye sevk edecek tarzda beyanlar yerine açık, net, tevile ihtiyaç bırakmayacak sözler söylemesi gerekir. Muğlak, müphem, her yöne çekilebilen elastiki sözlerle ülkeye ne güven ve istikrar ne de hak, hukuk ve adalet gelir. Hem kemmiyetin (sayı çokluğunun) keyfiyete (niteliğe) oranla kıymet ve ehemmiyeti yoktur.

  • Özcan ERKİŞ

    15.8.2017 15:14:34

    (5) Evet, "OHAL bittiğinde ortaya bir enkaz" çıkacaktır, bu bir gerçek. Bilhassa toplumun bir kesimini hedef alan ve maalesef Yeni Asya ve camiası hariç toplumun sair kesimlerinin hayret veren bir suskunluğa büründüğü ve seyretmekle yetindiği bu süreçte, 15 Temmuz zalimane girişimin netice verdiği OHAL darbe rejimi ile asıl darbeci fail, azmettirici ve müsebbiplerinden hesap sorulması gerekirken, toptancı bir düşünce, öfke ve fikr-i intikam ile hareket edilerek mağdur edilen, zulme maruz kalan yüz binden ziyade insan ve çoluk çocuğuyla ailesinin yaşadığı maddi-manevi tahribat ve travmayı tamir etmek yine bu millete düşecektir. Darbeciler ile onların arkasındaki "muktedir" güç, ideoloji yine her zaman olduğu gibi ellerini oğuşturacak, belki de ikinci bir "kumpas" yalanı ile güçlerine güç, servetlerine servet katacaklardır. Niye olmasın? 1960'dan bu yana hep öyle olmadı mı?

  • Özcan ERKİŞ

    15.8.2017 14:59:30

    (4)Sayın Güleçyüz, 25 Temmu'da bu köşenizden "Adalet Bakanı'na açık mektup" yazmış; hukuksuz ve keyfi uygulamaları, hak ihlallerini, yargı ve adalete olan güvenin dibe vurduğunu dile getirerek millet, mazlumlar ve mağdurlar adına hak, hukuk ve adalet talebinde bulunmuş, basına da güzel bir örnek olmuştunuz. anki bu mektuba cevap imiş gibi, yazınızın sonunda belirttiğiniz gibi Adalet Bakanı "Bırakalım, tarafsız ve bağımsız yargı hukukun çizgisi içinde kararlarını versin" diyor. Zaten meselede bu ya sayın Bakan. Yargının tarafsız ve bağımsız olamayışı, kararlarını hukuk içinde verememesi. yargıda ve kararlarında keyfiliğin hakim olması meselesi. Yeni Asya bunları dile getiriyor ama sayın Bakan, sanki Yargı kamil manada tarafsız, bağımsız, adil, cesur ve vicdanı hür imiş gibi cevap veriyor. Peki gerçek böyle mi? Öyle olsa millet niye ısrarla hak, hukuk ve adalet desin?

  • Özcan ERKİŞ

    15.8.2017 14:45:49

    (3) 20 Temmuz'da tam da darbecilerin istediği tarzda ilan edilen OHAL darbe rejimi "uzak olmayan bir gelecekte" (ne zaman ise) kalkmak üzere devam etmektedir. Peki kime yaramıştır yahut kime ne faydası olmuştur? Güven ve istikrar mı getirmiştir? Ülkenin hukuk ve demokrasisinde çağ mı atlatmıştır? Ülkenin tarım ve hayvancılık ile işsizlik meselesini mi halletmiştir? AB sürecine hız mı kazandırmıştır? Temel hak ve hürriyetlerimize ciddi bir katkısı mı olmuştur? Yani kısaca, dahilde ve hariçte,hangi derdimize deva yaramıza merhem olmuştur OHAL denen antidemokratik icraatlar? Aklı başında bir iktidar mensubu çıkıp bize bunun makul ve mantıklı izahını yaparsa biz de hak, hukuk ve adalet talebinden vazgeçelim. Adı üstünde O H A L. Artık şu mugalata, cerbeze, demogojiyi bırakalım da gerçekleri olduğu gibi vasfedelim ve millete IQ'su düşük insanlar muamelesi yapmayalım lütfen.

  • Özcan ERKİŞ

    15.8.2017 14:34:21

    (2) Mesela, Ergenekon ve Balyoz davalarıyla Türkiye, darbecilerle hesaplaşma, darbelerle yüzleşme tarihi fırsatını yakalamışken, siyasilerin işe "savcı" ve "avukat" atışmaları ve müdahil olmasıyla dava siyasileşmiş, sulandırılmış ve akim bırakılmıştı. O kadar ki yargılananlar daha sonra kahramanlar olarak geri dönmüş, devlet kasasından, millet cebinden yüklü miktarlarda tazminatlar alarak, darbenin faturasını yine millete kesmişlerdi. Yani, millete vurulmuş her bir darbe, tahribat nevinden olmakla hem maddi hem manevi faturası ağır olmuştur. Bütüncül bir nazarla, 1960 darbesinden 15 Temmuz darbe girişimine kadar olan bütün darbe ve girişimlerine bakarsak, hiç biri memleket ve milletin (maddi-manevi) refah ve mutluluğuna, güven ve istikrarına, manevi inkişaf ve maddi terakkisine hizmet etmemiş tam aksine, millet hayatından on yılların çalınmasına sebep olmuştur.

  • Özcan ERKİŞ

    15.8.2017 14:25:47

    Sayın Güleçyüz, "OHAL bittiğinde ENKAZI" kaldırmak da enkazın maddi-manevi faturasını ödemek de yine milletin fertlerine düşecek. Hep öyle olmadı mı? Mesela, otuz küsur yıldır devam eden ve bir türlü bitirilemeyen PKK terörünün maddi manevi faturasını bu millet ödemedi mi? Hala bitirilmiyor ve fatura ödemeye devam ediyoruz. Yine mesela, darbecilerin her on yılda bir demokratik hukuk devletine indirdikleri balyozların faturasını da (maddi-manevi) hep millet ödedi. Dolayısıyla bir darbe rejimi olan OHAL'in bıraktığı enkazı kaldıracak olan da yaptığı maddi-manevi tahribatı da yine ve yeniden millet fertleri ödeyecektir. Bu milletin vakit, nakit ve emeğine yazık değil mi? Neden hep birileri darbelerle memleketi enkaz haline getiriyor sonra millet bunun faturasını ödüyor? Bunu sorgulamamız ve müsebbiplerinden, meşru dairede hukuk içinde sormamız gerekmez mi? Darbe yiyen millet faturayı ödeyen yine millet. Bunda bir tuhaflık, yanlışlık, çelişki yok mu?

  • Hasan unlu

    15.8.2017 13:43:47

    Darbecilerin bylok degil watssap uzerinden organize olduklari dogruysa, zaten bir sir olmayan bylock tutuklamalari tam bir rezalettir. Demek, bir toplulugu kazimak icin en onemli veri olan ortak bir iletisim agini kullananlar mesaj iceriklerine bakilmadan gozalti ve tutuklamaya maruz kaliyor. Sendika, banka, gazete, coluk cocugun gittigi okullarda sanki bu isler gizli islermis, bu kurumlar devletten habersiz acilmis ve gayriresmi islermis muamelesi yapiliyor. Velev ki bahsi gecen camianin tsk daki mensuplari bir suc isledi ve cezayi hak ettiler, peki sizde ayni zihniyettesiniz diyerek hayatinda silah gormemis, karakola gitmemis insanlari yaftalamak, tutuklamak ve zindanlarda zulum yapmak hangi seriata uygundur. Dersanelerini okullarini kapatir, medya ayagini zincirler ve birdaha organize olmalarina izin vermessin olur biter. Elli binin uzerinde insana bosuna zulum ediliyor. Adalet nerede.!

  • emrah

    15.8.2017 12:45:23

    Hapse yıkılan insanları gidip sosyal çevresinde arastirsinlar.Sonuç ne olacak Görsünler.ZALIMLER

  • mahzun gönül

    15.8.2017 12:37:53

    Yazık ettiler bu ülkeye, yazık oluyor bu ülkenin insanlarına. Üç günlük sultanlık için değer mi bunlara..... Bir zamanlar dünyaya adalet dağıtan bu ülke bu hale gelmemeliydi

  • renas

    15.8.2017 08:30:12

    Egitim sen li biri olarak girdigimiz grevlerden dolayi bazilari kademe durdurma cezasi , bazilari maas kesim cezasi, bana ise ihrac , hatta batida katilanlara hic bir ceza verilmedi. Yaliniz davalari kazanmaya devam ediyoruz

  • Ali Tam

    15.8.2017 03:32:43

    Ihrac edilenler ve hapislerde tutulanlar bu ülkenin beyin gücünden olan insanlar... Ve bu insanlar bir zaman gelecek yeniden kaldiklari yerden islerine devam edecekler. Bunun disinda bir secenek yok. Devlet aile fertleriyle bir milyonu asan nüfusu vergi mükelleflerinin sirtindan besleyemez. Bunlarin masraflarindan bir kurusunu bile AB üstlenmez! Hazinede patlaklar yakinda baslar. Yatak altindaki dövizini bozduranlar durduk yere zarar ettiler. Millete altinlarini bozdurttular millet zarar etti. Milletten bu sefer neyinden vazgecmesini isteyecekler, belki kenardaki KEFEN paralarindan.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı