"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Said Nursî: Haksızlığa muhalefet suç olamaz

Kâzım GÜLEÇYÜZ
07 Mart 2018, Çarşamba
Üstad Bediüzzaman Said Nursî, bundan tam 66 sene+iki gün önce, 5 Mart 1952’de, hakkında açılmış bulunan Gençlik Rehberi mahkemesinin son duruşmasındaki müdafaasında diyor ki:

“Adalet müessesesi hiçbir cereyana kapılmaz, hiçbir tarafgirliğe kaymaz. Bu, din ve vicdan hürriyetinin bir ana umdesidir ki, komünist olmayan şarkta, garpta, bütün dünya adalet müesseselerinde cârî ve hâkimdir. (...) Haksızlığa karşı, zulme karşı, kanunsuzluğa karşı muhalefet, hiçbir hü- kümette suç sayılmaz; bilakis muhalefet meşru ve samimî bir muvazene-i adalet unsurudur.” (Tarihçe- Hayat,  s. 668)

Üstadın, 31 Mart hadisesinin ardından çıkarılıp yargılandığı ve beraatle çıktığı Divan-ı Harb-i Örfî (sıkıyönetim) mahkemesinden, 1935’teki Eskişehir, 1943-44’teki Denizli ve 1948-49’daki Afyon mahkemelerine, hepsinde yaptığı ölümsüz müdafaalardaki son derece önemli hukuk vurgularından birini de bu ifadelerinde görüyoruz.

Evet, adalet hizmeti hiçbir akımın, cereyanın, ideolojinin, siyasî, cemaatî veya şahsî görüşün etkisinde kalmadan ve hiçbir tarafgirlik ya da karşıtlığa tevessül etmeden, hepsinin üzerinde kalarak verilmesi gereken çok hassas ve kritik bir hizmet.

Ne yazık ki, ülkemizde bu hizmetin böyle bir titizlik ve duyarlılıkla verilmesini zorlaştıran haller hiçbir zaman eksik olmadı. Özellikle darbeler, müdahaleler, siyasî veya ideolojik amaçlı kadrolaşmalar en büyük zarar ve tahribatı adalete verdi; bu durumdan kaynaklanan çok yönlü ağır mağduriyetler milletin yargıya güvenini sarstı.

İstiklal mahkemeleri, düzmece Yassıada yargılamaları, 12 Eylül ve 28 Şubat dönemlerinde DGM’ler eliyle yapılan hukuksuzluklar, laikçilik ve Atatürkçülük adına AYM ve Danıştay gibi yüksek yargı organlarına aldırılan ideolojik kararlar ve gerek Ergenekon-Balyoz vs, gerekse f.ö davalarında kurunun yanında da yaşı da yakan ağır ceza mahkemeleri kaynaklı kimi karar ve uygulamalar orta yerde.

Bizim muhalefetimiz, bunların yol açtığı haksızlık, zulüm ve kanunsuzluklara karşı. 

Ve bütün bunların çözümünün de yine hukukun içinde bulunacağına inanıyor ve hukuktan asla ümidimizi kesmiyoruz.

***

- Yargıtay Başkanı: “85 hukuk fakültesi var, 85 hukuk, 85 ceza profesörü yok. 18 bin hâkimin yarısı 2-3 yıllık. Bunları yetiştireceğiz. Eğitimleri sürüyor.” Ve yaşadığımız süreçte en kritik ve duyarlı davalar böyle bir kadro tarafından görülüyor. Allah masumların yardımcısı olsun.

- Ankara’da 49. yıl heyecanı - http://www.yeniasya.com.tr/video/ankara-da-49-yil-heyecani_455358

Okunma Sayısı: 6924
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali Tam

    7.3.2018 19:49:20

    El Hakku ya'lu ve lâ yula ileyhi hakikatiyle hak her daim üstün ve galiptir ve hakka karsi galip gelinemez, yani hak maglup edilemez. Ancak bu noktadan bakildiginda hakka muhalif edenlere asla hicbir tarzda müsamaha edilemez. Yoksa BATILI hak sanip koynuna sokanlar onu hak görenler bu düsturu kullanamaz ona siginamaz! Örnegin dinsizlik icin ve Islama karsi mücadele eden PKK, YPG DEAS ve bütün sair lakaplariyla TERÖRISTLER asla ve kat'a Müslüman Kürt din kardeslerimiz icin müsbet birsey yapmiyorlar, bilakis zina, gasp, cinayet gibi cibi suclarla birlikte hertürlü kötülügü isliyorlar.

  • Gündüz Alp-3

    7.3.2018 11:19:02

    Bütün bu menfiliklere rağmen hiç bir yokmuş veya her şey yolunda imiş görmek ve göstermek bu ülke ve millete hizmet midir? Bu ülkede hepimiz yaşıyoruz. Ve hepimiz bu ülkenin vergisini veren birinci sınıf vatandaşıyız. Elbette bugünümüzü ve yarınımızı ilgilendiren ve hakkımızda verilecek kararlar hakkında konuşmak da hakkımızdır. Muvafık olduğumuz konular olduğu gibi muhalif ve muarız olacağımız meseleler de olacaktır. Muvafık olduğumuzda alkışlanmak, muhalif olduğumuzda ise "hain, terörist, darbeci" damgası yemek istemiyoruz.Hukukun üstünlüğüne dayanan demokratik bir devlettir talebimiz. Hürriyet, adalet, müsavat(kanun önünde eşitlik), millet hakimiyeti, millet meclisi, ortak akıl, hilesiz ve şaibesiz seçim, temsilde adalet, çoğulcu ve katılımcı ileri demokrasi gibi şeylere sahip dünyada saygın, itibarlı bir Türkiye istiyoruz. Çok mu şey istiyoruz? Ve yapmak çok mu zor?

  • Gündüz Alp-2

    7.3.2018 11:01:02

    Adalet mülkün temeli ise toplumun temeli aile değil midir? Sırf seçimi kazanmak, iktidarda üç-beş daha kalmak için ittifak kuran siyasiler, Yeni Asya'nın bugün manşetten verdiği "Toplumun Temeli Çatırdıyor!" haberini okumuş, "acaba neden?" diye düşünmüş müdür? "Ailede alarm zilleri çalıyor. Boşanmalar 10 yılda 29 kat arttı" haberi bize bir şeylerin yanlış yapıldığını söylemiyor mu? Bir yanda adalet ve hukuk, öte yanda toplumsal barış ve huzuru tehdit eden, beri tarafta demokratik hukuk devletiyle ilgili devasa sorunlar varken; 16 yıldır ülkeyi tek tabanca idare eden siyasal İslamcı kadroların derdi tasası: "Seçimi nasıl kazabiliriz?" Sayın F. Çakır'ın bugünkü "Adalet çökerse devlet çöker" başlıklı yazısında belirttiği, HSK Başkanvekili'nin "En büyük sorunumuz, bilgi seviyesi açısından noksan, tecrübesiz hakim ve savcılar" beyanı, ülkedeki adaletin ve hukukun da seviyesini göstermez mi? Siyasi ve ekonomik vaziyeti ise zaten görüyor ve yaşıyoruz.

  • Gündüz Alp

    7.3.2018 10:31:57

    Sayın Güleçyüz, en çok adalet ve yargının konuşulduğu şu günlerde, Üstad'ın Sıkıyönetim, Eskişehir, Denizli ve Afyon mahkemelerindeki savunmalarındaki "adalet ve hukuk vurgusu"bunca yıl geçmesine rağmen hala güncelliğini korumakla, bunlara ne kadar muhtacız değil mi? Evet "HAKSIZLIĞA MUHALEFET SUÇ OLMAZ!" Kabul ve tasdik ediyoruz. Tam aksine haksızlık karşısında susmak, insani ve vicdani bir tavır olmamakla "suç" olabilir ve insanı manen mesul eder. Bir takım algı operasyonu ve hipnoz faaliyeti ile insanları kandırmamak, gerçekleri ters yüz etmemek gerekir. Maalesef şu dönemde muhalif ve muarız olmak, suçlu olmak için yeterli görülüyor. Bakınız ittifaklar bile, "adalet ve hukuk" üzerine değil, tamamen seçimi kazanma,muhalefeti kapı dışarı etme, sürekli iktidarda kalma gibi yâni "siyasal rant ve getiriye" endeksli ve odaklı.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı