"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Ya yeni hal veya izmihlâl”

Kâzım GÜLEÇYÜZ
21 Mart 2015, Cumartesi
Cumhurbaşkanı Erdoğan “yeni anayasa ve başkanlık sistemi” ekseninde verdiği mesajları ısrarlı bir şekilde devam ettirirken, Bediüzzaman’ın “Eski hal muhal; ya yeni hal veya izmihlâl” sözüne de atıfta bulundu.

Ona göre, şimdiye kadar yaşanan bütün sıkıntı ve olumsuzlukların kaynağı olarak gösterdiği “iki veya çok başlılık” problemini sona erdirecek “sihirli değnek” başkanlık sistemi.

Ve artık Türkiye, iyice tıkanan eski sistemle yoluna devam edemez; yani eski hal muhal. Ya yeni hal olarak başkanlık sistemine geçip, Erdoğan’ın liderliğinde müthiş atılımlar yapacak, ya da izmihlâl, yani çöküş sürecine girecek...

Ya Erdoğan’ın başkanlığı, ya da çöküş!

Israrla söylediklerinden çıkan sonuç bu.

Başkanlık sisteminin artıları, eksileri, şartları, dünyadaki örnek uygulamaları... ayrı konu.

Ama Türkiye’nin kaderini tamamen bu sisteme ve dahası onun üzerinden şahsa bağlayan bir yaklaşımın kabul ve tasvibi mümkün mü?

Peki, Said Nursî’den aktardığı söz, gerek mana ve muhtevası, gerekse tarihteki bağlamı ve bugüne yönelik mesajı itibarıyla, Erdoğan’ın takdim ettiği çerçeveye uygun düşüyor mu?

Bunu anlamak için, yerinden bakalım.

Üstad Münazarat’ta, halifeye bağlılık ve Sultan 2. Abdülhamid’e muhabbet taassubuyla meşrutiyet hükümetine insafsızca hücum edenleri eleştirirken, onlara diyor ki: “Size kısa bir söz söyleyeceğim; ezber edebilirsiniz: İşte, eski hal muhal; ya yeni hal veya izmihlâl...” 

Bunun üzerine muhatapları soruyor: 

“Acaba daha Sultan Hamid gibi padişah tahta çıkmayacak mı? Eski hal olmayacak mı?” 

Cevap, bir mukabil sualle geliyor:

“Acaba sizin şu siyah çadırınız parça parça edilip yandırılırsa havaya savrulursa o külden yeniden çadır edip içinde oturmak kabil mi?”

İtirazcılar, bu vurucu cevabın verdiği şokla bu defa sadece şunu sorabiliyorlar: “Neden?” 

Cevap yine son derece veciz ve ikna edici:

“Zira eskiden bin adamdan yalnız onu mütenebbih (uyanmış) iken, istibdat o dehşetli kuvvetiyle karşısında duramadı, parçalandı. Şimdi istibdadın kuvveti binden bire indi; tenebbüh ve iltihab-ı ezhan (zihinlerin uyanıp parlaması) birden bine çıktı.”  (Eski Said Eserleri, s. 233)

Bu ifadelerden çıkan sonuç gayet açık:

Üstadın “Eski hal muhal”den kastı tek adam rejimine kalıcı şekilde dönüşün imkânsızlığı.

“Yeni hal” de Meclis ve meşveret sistemi.

Bu olmadığı takdirde izmihlâl kaçınılmaz.

Erdoğan’ın “yeni hal” yorumu ise çok farklı.

* * *

tweet- Eğer 100 sene önceki Çanakkale müdafaasında o nesli kaybetmemiş olsaydık, sonrasında Kemalist devrimler bu kadar kolay yapılabilir miydi?

Okunma Sayısı: 2075
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • recep günay

    23.3.2015 13:14:09

    İsrail Üç milyon nufusuna ragmen dünyanın en güçlü devleti.Ve kurulduğu 1948 yılından beri koolisyonlar la idare edilen bir devlet..İlla başkanlık diyenlerin kulakları çınlasın..

  • Hüseyin İLHAN

    21.3.2015 06:23:50

    BEDİÜZZAMAN HZ.nin HÜRRİYET,HAK,ADALET ve HUKUK sisteminden anladığı ve anlattıkları ile RTE nın anladığı ve yaptıkları arasında doğu-batı gibi zıtlıklar mevcuttur.Bir kere üstad hazretleri meşrutiyet,i meşrua diyor,DİĞERİ İSE TEK ADAM VE TEK SEÇİÇİLİK İDDİA VE TATBİKİNDE.üSTAD ZAMAN CEMAAT ZAMANI DİYOR DİĞERİ İSE CEMAAT BENİM GİBİ DÜŞÜNÜRSE OLUR DİYOR. Hırsızlığın,yolsuzluğun,haksızlığın bizatihi yapanı olan AKP ve liderliği ile ne hak,ne hukuk nede adaletten anlamadıkları ortadadır.Seçim probagandalarında umumun malı olan TRT deki yayın saatleri,kayıp-kaçak bedeli altında haksız ve zalimce ödettikleri,devleti 129 milyar dolar dış borçtan devir alıp 600 milyar doların üzerine çıkartmalarında nasıl bir haksızlık,yolsuzluk ve adaletsizlik içinde oladukları belli değilmi.?

  • Recep

    21.3.2015 00:50:34

    Bunun yerine tekamül anlayışı geçerli olsabir sistemin hatalı ve kusurlu olan yönlerini ıslah yolunu tutsak çok daha isabetli ve fıtrata uygun hareket etmiş oluruz.Parlementer sistemin mevcut arıza ve mahsurlarını düzeltmeye yönelik bir gayret içine girilmesi , devrimci değil tedricen mükemmelleştirici olunmalı.Oysaki tarihimiz devrimci örneklerle dolu. Devlet kurumunun kendisini tedricen ıslah etmesi taraftarıyım.Anahtar sanılanın aksine sistem değişikliği değil budur.

  • Recep

    21.3.2015 00:43:34

    Sistemin mükemmel olması veya olmaması uygulayıcılarla alakalı bir konu.Başkanlık sisteminde bölük pörçük partiler olmaz.İki partinin yarıştığı Amerikan sistemi gibi bazen biri bazen de diğeri gelir.Ancak bu denli bir sistem değişikliğinin uzunca bir süre tartışılmadan,kahir ekseriyetin rızası olmadan gerçekleşmesini imkan dahilinde görmüyorum.Hem başkanlık sistemi ne zamandan buyana gündemde ?Çok yoğun bir zamandan beri Sayın Erdoğan'ın devamlı gündemde tutma çabasıyla konuşulmaya çalışılıyor.Sayın Erdoğan bu konuda kesin bir hedef belişrlemiş durumda.Toplumdaki olan desteğine güveniyor.Bence Sayın Erdoğan bu konuda aceleci davranıyor.Bu konunun böyle bir aceleyle devamlı gündeme getirilmesi ve sanki sadece herşeyin sihirli anahtarı gibi sunulmasını isabetli bulmuyorum.Millet olarak bir sistemi tekamül ettirmekten değil hep sistemi kökten değiştirmekte çare arayan düşünce ve uğraşlardan kaybettik.Bir sitemi kökten kaldırıp yenisini koymak hiç de kolay değildir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı