Okumak cehaleti ortadan kaldıran büyük bir değerdir.
Terakkiyata ulaşanlar da ancak okuyanlardır. Hak ile batılın karıştığı dehşetli bir asırda hakikatlere ulaşmak için doğru kaynaktan beslenmek lazım. Okumak kadar, yazmak da, yazılanları neşretmek de önemli. Özellikle gençler, inandığı değerlere uygun aklı tatmin edecek, ruhu doyuracak, kalbe dokunacak eserler arıyor. İşte Risale-i Nur bu noktada imdadımıza yetişiyor. Bir asra yakın bir zamanda İman ve Kur’an davasını Dünyaya ulaştırarak, çağın sorunlarına ikna edici, pratik çözümler sunuyor. .
Bediüzzaman Said Nursi’yi genç yaşta Risale-i Nur’a sevk eden “Kur’an’ın sönmez ve söndürülemez bir manevi güneş olduğunu bütün dünyaya ispat etme” düşüncesiydi. Çünkü gazetede okuduğu bir haber, O'nda büyük tesir uyandırmıştı. İngiliz Sömürgeler Bakanı parlamento kürsüsünde Kur’ân’ı eline alarak "Bu kitap Müslümanların elinde kaldıkça onlara hâkim olamayız. Ya Kur’ân’ı onların elinden almalıyız ya da müslümanları bu kitaptan soğutmalıyız"1 demişti. Bediüzzaman bundan yaklaşık 10 yıl sonra İstanbul’a gelerek, gazetelerde makale yazmaya başladı. Böylece gazete okur-yazarlığıyla neşir hizmetinin tohumları atılmış oldu. Sonra ise en büyük neşriyat hizmeti Barla’ya sürgünü ile başladı. Kur’an harfleriyle kitap bastırmanın yasak olduğu bir devirde, Genç Said ve talebeler Risaleleri elleriyle yazıp çoğaltarak, büyük bir neşir hizmetine imza attılar. Evet iman tekniğe meydan okumuştu. Bugünlere büyük fedakarlıklarla gelen hizmeti ileriye götürmek için de bizlere çok görevler düşüyor: Okumak, yaşamak, yazmak ve neşredenlere destek olmak gibi..
“Bu zamanda Nurlarla hizmet-i imaniye, her tarafta ilanatla ve muhtaç olanların nazar-ı dikkatlerini celb etmekle olur”2 diyen Bediüzzaman’ın bu sözünü Risale-i Nur’un medyadaki dili olma gayesiyle yerine getiren Yeni Asya, farklı yayın araçlarıyla neşir hizmetini yerine getiriyor. Hakikatli ve isabetli tespitleriyle Naşir-i efkar vazifesini gören gazete, dergiler, kitaplar, radyo ile neşriyat hizmetlerini tavizsiz bir şekilde sürdürken bizlerde var gücümüzle destek olmalıyız. En azından okuyarak, okutarak, Bediüzzaman’ın hakiki fiyatı dediği 25 kişiye ulaştırarak. Nur Talebesinin şartları arasında neşir hizmetinin ne kadar önemli olduğunu şu ifadelerden hatırlayabiliriz, “Talebeliğin hassası ve şartı şudur ki: Sözler'i kendi malı ve te'lifi gibi hissedip sahip çıksın ve en mühim vazife-i hayatiyesini, onun neşir ve hizmeti bilsin.”3 Demek sadece okumak da yetmiyor. Omuzumuzda büyük bir vazife var. Okuyup okutanlardan olmak duasıyla..