Doğru siyaset nasıl yapılır? Yanlış ve zararlı siyasete nasıl karşı çıkılır? Türkiye, İslâm dünyası ve insanlık âleminin siyasî problemleri nasıl ve ne şekilde çözülebilir? Fert, aile ve cemiyeti saran bulaşıcı hastalıkların önüne nasıl geçilebilir? Bu hastalıkların tesbit, teşhis ve tedâvisi hangi usûl ve esaslar dahilinde yapılmalı?
Yeni Asya, daha ilk sayılarından itibaren bu hayatî soruların cevabını araştırıp bulmaya koyulmuş. Aradan geçen yaklaşık yarım asırlık yayın hayatı boyunca da, hem aynı ana eksende yürümeye gayret göstermiş.
* * *
İnsanı merkeze alan ve insanlığın temel ihtiyaçlarını karşılamayı en mühim bir vazife olarak addeden Yeni Asya, tâ başından itibaren, problemlerin öncelikleri arasında gördüğü siyasî istibdat ve diktatörlüğe bütün kuvvetiyle muhalefet etmiş. Bundan dolayı da, çok ağır bedeller ödeyegelmiş.
Bununla beraber, Yeni Asya’nın yaptığı yegâne şey, menfi ve müstebid bir siyasete sadece “muhalefet etmek”ten ibaret değildir. Yani, sırf bir “karşıtlık siyaseti” gütmüyor. Belki, hepsinden önemlisi, gerçekte bir “idare san’atı” olan demokratik siyasetin, doğru, istikrarlı istikametli ve liyakatlı bir şekilde nasıl yapıldığına, yahut nasıl yapılması gerektiğine sürekli şekilde tahşidat yapıyor ve yönetici kadrolara bu meydan ışık tutmaya çalışıyor.
İşte, bizim de uzun müddet yapmış olduğumuz araştırmalar ve hayatta olanlarla yaptığımız görüşme ve müzakereler neticesinde ulaştığımız, elde ettiğimiz bilgiler bütünüyle bu yönde. Şimdi, o araştırma, müzakere ve bilgilenmelerden derlemiş olduğumuz bazı hakikatleri maddeler halinde sıralamaya çalışalım.
* * *
Yeni Asya hürriyetçi ve cumhuriyetçidir. Her türlü fikir ve inanç hürriyetinin sağlanmasından yanadır. Kendi fikrinin, dâvâsının hak ve doğru olduğuna inanan kimse, bu sahada yasakçı ve baskıcı politikaları doğru bulmaz; bunları savunmaz ve uygulanmasını istemez.
13 Mayıs 1970 tarihli Yeni Asya
Esâsen, fikirlerin çatışmasında hakikat pırıltıları çıktığı gibi, fikirlerin birleşmesinden de, ortaya muazzam bir güç, kuvvet, enerji ve sinerji çıkar.
Velhasıl, hürriyete tam ve kâmil mânada taraftar olmak, aynı zamanda kendine ve dâvâsına güvenmek demektir.
* * *
Yeni Asya demokrattır. Çok partili sistemi savunur. Bu sebeple, tek parti rejimine de, sistemine de, zihniyetine de şiddetle karşıdır.
İktidar, her türlü rejimde olur, olabilir. “Bir muvazene-i adâlet ve musavât olan muhalefet” ise, sadece demokrasilerde var.
Dolayısıyla, demokrasinin öncelikli şartlarından biri, her partinin, her siyasî fikir ve cereyanın rahat ve serbest bir şekilde kendini ifade etmesi, ayrıca varlığını idame ettirebilmesi gerekir.
Aksi durumda, demokrasinin lâfzı söz konusu olsa bile, ruhundan ve hakikî mânasından söz edilemez. Olsa olsa, faşizan bir demokrasiden söz edilebilir ancak.
* * *
Yeni Asya darbeye, din adına da olsa darbeciliğe ve her türlü cunta faaliyetine karşıdır.
Bu müstakim duruşundan dolayıdır ki, Türkiye’de yapılan darbelere bütün kuvvetiyle karşı geldiği gibi, özellikle 1954’ten bu yana İran, Irak, Libya, Pakistan, Mısır ve diğer komşu veya kardeş ülkelerde vukû bulan kanlı-kansız bütün darbelere de hep karşı gelmiştir; bazı dindarların aksine olarak...
* * *
Yeni Asya meşveret ve şûrâdan yanadır. Dahası, meydân-ı zuhûra çıktığı zamandan beri parola haline getirmiş olduğu bu temel prensibi, yapılan hizmetlerin “olmazsa olmaz” şartı haline getirmiştir.
Evet, meşveret ve şûrâ, bu gazetenin olduğu kadar, temsil etmiş olduğu câmianın da, bilumum hizmetlerinin âdeta varlık sebebi ve hikmet-i vücudu şeklinde umumî kabul görmüştür.
49 senedir bağrında taşıdığı ve kesintisiz şekilde nazara verdiği “Asya’nın bahtının miftahı, meşveret ve şûrâdır” vecizesini ihtiyar etmiş olması, esasen bu meseledeki tartışılmaz ve şüphe götürmez hizmet prensibinin en parlak, en hayattar bir nişânesidir.
Bu noktada denilebilir ki: Yeni Asya “meşveret ve şûrâ”yı terk ettiği gün, kendisi de bitmiş, tükenmiş ve hikmet-i vücudu ortadan kalkmıştır.
Rabbim, kıyâmete kadar Yeni Asya’nın “meşveret ve şûrâ” ile yapmış olduğu neşir hizmetini bozmadan, istikametini değiştirmeden idame ettirsin.
(Devamı var)