"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Arabacı Eren

Mehmet ÇETİN
16 Ağustos 2014, Cumartesi
Anadolu’nun her beldesinde olduğu gibi Şereflikoçhisar’ın da bir Arabacı Eren’i vardı. Üç tekerlekli el arabası ile çarşı içerisinde yük taşıyarak rızkını kazanıyordu.
Önceleri demir olan tekerlekleri onu çok zorluyor, zaman zaman arıza yapıyordu. Sonradan kalın ve havalı lastikleri takarak bu sıkıntısından da kurtuldu. Çocukluğumun en ibretli hatıralarından Eren Amca’nın önceleri çoğu zaman ayar tutmayan bu arabasını sürmek için yan yan iteklemesi, sonraki yıllarda yeni lastiklerle ayar tuttuğu zamanda bile eskiden kalma yan sürme alışkanlığını devam ettirdiğini görür, seyreder kalırdım ardından.
Yetmişli yılların başlarında hızlanan sağ sol hadiselerine sonradan Eren Amca’nın kızı, ilçe düzeyindeki sosyal hadiselerde aktif olarak sol cenahta yer alıyordu. İleriki yıllarda eşi olacak berber Atak ise sağ grupta yer alıyordu. O yılları yaşayanlar bu iki grup mensubunun bir araya gelmesine ihtimal vermez iken bu gençler bir gönül sevdası ile tanışarak nihayet evlenir, çoluk çocuğa karışırlar. Sözüm odur ki araya muhabbet girince beşerâ zihniyet ve siyasî anlayış farklılığı kapının dışında kalıyordu. Arabacı Eren, halk insanı, hayatın ağır şartları altında ezilenlerden biri idi. Ne kadar ezilse de izzet ve haysiyeti bir o kadar yukarıda idi. Çocukla çocuk, büyükle büyük olurdu. Zaman zaman arabasına binip oynar ve bizi sevindirirdi. Onun bu özelliği herkesin muhabbetine sebep oluyordu.
Berber Atak, ülkücü camianın aktif elemanlarından ve insanlara yaklaşımı cana yakındı.  Sonraki yıllarda berber barakasının karşısındaki köfteci Hayrettin ve traktörcü Safa ile olan sohbetleri ve derken bizimle olan münasebetleri berberi Risale-i Nur sohbetlerine kadar getirdi. İyi hatırlıyorum; evimdeki sohbette ilk suali “Nurculuk nedir?” olmuştu. İznini isteyerek bu suale birkaç sohbet sonrası cevap vereyim dedim, o da tamam dedi. O, sualini unutmuştu aradan geçen zaman içerisinde. Geriye dönerek sualini hatırlattım, merakla beklerken, “işte birkaç haftadır yaptığımız sohbet Nurculuktur,”cevabımı gülerek karşılamıştı.
Arabacı Eren’i bana bu kadar yılların ardından hatırlattıran ne idi? Sol camiadaki kızını, ülkücü gruptaki Atak’a sevdiren özellik ne idi? Berber Atak’ın endişeli sualleri ile gelip ve halen bulunduğu Risale derslerine devam ettiren sır ne idi?
“Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin” âyetini işittikçe hayrette kalırdım. İnsanın ehl-i kitaptan eşi olsa sevmeyecek mi? Farklı düşünce grubunda olanlar bir birini sevmeyecek mi?
İnsan, zatı için değil, sıfatları için sevilir. Arabacı Eren’i bana, kızını Berber Atak’a sevdiren muhabbet sıfatı ile bu satırlarda tarihe mal olarak sevgi ile anılıyor. İnsanlardaki fıtrî bir sıfatından dolayı birbirlerini sevmelerine mani bir şey olamaz. Âyette onların dinlerine olan dostluk yasaklanırken beşeriyet muktezasınca muhabbet sıfatlarına, insanlara faydalı olan özellik ve görüşlerine olan muhabbetin yasak kapsamına girmediğini görüyoruz.
İnsanlar birbirine düşmanca sıfatlarları ile yaklaşmaları yerine kardeşliği ve huzuru muhabbeti netice veren sıfatlarına önem vererek yaklaşmaları dünyevî saadetlerini netice verir.
Okunma Sayısı: 1226
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı