'Asırlara göre şeriatlar değişir.' Değişen şartlara göre de hükümler, metodlar yenilenir. Dolayısıyla her devir ve dönemin mergub vasıtası kullanılmalıdır.
“Ulûm ve fünunun en parlağı olan belâgat ve cezalet bütün envaiyle âhir zamanda en mergub (rağbet edilen) bir sûret alacaktır. Hattâ insanlar, kendi fikirlerini birbirlerine kabûl ettirmek ve hükümlerini birbirine icra ettirmek için, en keskin silâhını, cezalet-i beyandan ve en mukavemet-sûz kuvvetini belâğat-ı edadan alacaktır” ifadeleri de, zamanın en müessir vasıtasının kullanılmasına işaret eder.
Belâgat ve cezalet; sözün, düzgün, kusursuz, yerinde ve hâlin, makamın icabına göre söylenmesidir. Buna göre tebliğ metodlarının da hâlin ve makamın icabına göre güncellenmesi gerekir.
Necmeddin Şahiner’in “Bilinmeyen Taraflarıyla Bediüzzaman Said Nursî” isimli eseri, döneminde fevkalâde hizmete vesile oldu. Devamındaki “Son Şahitler” ve “Aydınlar Konuşuyor.” Safa Mürsel’in “Devlet Felsefesi”ni de unutmamak lâzım. Teyb kasetleri ve video kasetleri hizmet dönemini de ekleyebiliriz. Başka ilâve edilecekler de var…
İslâm Yaşar’ın Beşlemesi ve devamındaki romanları o dönemin mergub hizmet vasıtaları oldu. Allah, onlardan ve diğer vesile olanlardan razı olsun.
Ancak, artık bu eserlerin belgesel tarzda tanzim edilerek ve sonrasından vukua gelen hadiseleri ve ortaya çıkan evrakları da ekleyerek yeniden neşredilmelidir. Zira “Biz Kur’ân şakirtleri olan Müslümanlar, bürhana (delile) tâbi oluyoruz.”
Şimdinin mergub metaında olması gereken tek özellik delil ve bürhandır, tıpkı her zaman olması gerektiği gibi. İddianın doğrulayıcısı belgedir, şahittir. Bir başka ifadeyle delil ve akıbet. Yani, ortaya koyduğunuz deliller ve o iddiayı tasdik eden akıbet. Akıbet, delilleri doğruluyorsa, haklılık kazanılır.
Hazırlanacak tarz, roman üslubunda olmakla, eserde bahsedilen hadiselerin dipnotlarında belge, şahitlerle kaynak gösterilmelidir.
Kaynak eserler, bahsettikleri hak da olsa; mübalağalı anlatım, tarafgirâne üslub, anlaşılmaz ifadeden azade olarak hakkı ortaya koyacak şekilde olmalıdır. İhtilaf ve kutuplaşmayı değil, ittihad ve uhuvveti, menfi yaklaşımı değil müsbet hareketi davet etmeli. Emniyet ve asayişi sağlayan müsbet iman hizmetine vesile olacak üslub her dem ve dönemde muhafaza edilmelidir.
Zamanın ruhuna uygun bir üslubla tebliğ vazifesi yaparken sürekli güncellenmek, gelişen şartlara uygun tarz ve taktik geliştirmek, hizmetin devamını sağlar. Bu hizmette eskinin eskimeyen ehl-i hizmetlerin tecrübelerinden azami derece istifade ile bu hizmeti omuzlayacak yeni kabiliyetlere fırsat verilmeli, gençler istihdam edilmelidir. Dönemin gelişmiş bütün teknik alet ve edevatı, iman hizmeti envarterinin ilk sırasında olmalıdır. Hem de en ileri kullanılması seviyesinde…
Risale-i Nur ile alâkalı öncesinden yazılan eserler; ruh ve mânasına sadık kalmak şartıyla, zamanla ve ihtiyaç hasıl oldukça yeniden elden geçirilmeli, tekmil, tanzim, tasnif, tertip ve tashih edilmelidir.