"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Suriye bu hâle nasıl düştü?

Mehmet ÇETİN
09 Nisan 2016, Cumartesi
1977 yılında Yeni Asya Yayınları arasında yayınlanan kitapçığı yeniden okuyunca tarihin tekerrür ettiğini bir kere daha idrak ettim.

450 yıl Osmanlıya bağlı olan Suriye, tarih boyunca en verimli ve başarılı devirlerini yaşamıştı. Kuranların ve yıkanların Müslüman olduğu Osmanlı’nın ardından Suriye, Fransa’nın boyunduruğunda kaldı. 1939 yılında başlayan Suriyeli vatanperverlerin mücadelesiyle 1946 yılında bağımsızlığı ilân edilir. Geride kalan savaşlı ve sömürülme yıllarının ardından, önlerindeki bağımsızlık döneminde daha çok birlik ve beraberlik içerisinde çalışıp, ahlâkî ve iktisadî kalkınmayı başlatıp yükseklere taşımak yerine, para kazanarak rahata meyledildi. İfsad komitesi, ön yüzü özgürlük olan sosyalizm ve komünizm maskesi altında gençlerin ahlâkî değerlerini aşındırıyordu. Eşraf ve esnaf ise sadece “Allah, onların belâsını versin.” temennisinde bulundular.

En büyük talihsizlik ordunun siyasete karışmasıyla başladı. 1949 yılından itibaren on kadar ihtilâl oldu. İhtilâl yıkım idi. Yerli görünümlü yabancı kaynak ve destekli tahribatın ardından Rusya elini hiç çekmedi. Körüklenen tarafgirlik, halk arasında çok zararlı tefrikalara sebep oldu. Siyasetle yatıp kalkan ordu, gruplaşmanın en tehlikeli alanıydı. Siyasî, malî ve dünyevî her nevî yolsuzluk, kurumlardaki disiplini harap etmişti. Rus yanlısı olanlar kadrolaşma adına her nevî hazırlığı hızla yapıp, kadrolara adamlarını yerleştiriyor, diğerleri ise tarafgirlikle meşgul oluyor, daha doğrusu meşgul ediliyordu. Bölgedeki İhvan-ı Müsliminin gayretleri de çeşitli ve ayrı sebeplerle yetersiz kaldı. Nihayetinde Rusların Akdeniz’e inmeleri Suriyeliler sayesinde gerçekleşti. Ve o dönemler Suriye tarihinin en kötü yılları oldu.

Sadece o dönemler mi?

Bugün, Orta Doğu, harita mühendislerinin atölyesi olurken tezgâh Suriye’de kuruldu. Cehalet, zaruret ve ihtilâf yıllardır zaten alevlendirilmişti. Afrika’da başlatılan “Bahar” Suriye’de yaz mevsimini görmeden “Sonbahar”a dönüştü. Zaman zaman san’at, marifet ve ittifak dâvetleri kendini gösterse de yetersiz kalıyor, yukarıdaki pervânenin rüzgârına kapılan halk bugüne kadar geldi. 

Suriye halkı oynanan oyuna geldi yahut getirildi. Suriye, BOP’un (Büyük Orta Doğu Projesi’nin) uygulama alanı mıydı acaba? Gelen, geçmişine rahmet okuttururcasına şenaatler, cinayetler işledi. Her ne olursa olsun mutedil Müslüman; devletine sahip çıkıp, sulh ve sükûnun sağlanması, asayişin temini, hürriyetin idamesi, imanın takviyesi, meşveret ve meclisin sağlıklı çalışması istikametinde gayret edilmelidir. 

O günkü Yeni Asya’nın yayınladığı broşürü okurken masaya konulan cetvel ve pergeli görür gibi oldum. Şimdi, pergeller kaldırıldı, çizilen haritanın gerçekleştirilmesi için her güç, rollerini yapıyor.

Elimizden neler gelir idi? Varın siz cevap verin…

Okunma Sayısı: 2202
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali Vefalı

    9.4.2016 16:59:07

    Sayın yazar kardeşim, Suriyenin bu hale düşmesinde, bu günkü iktidarın vahim ve kasıtlı uygulamaları gayet açıktır. Kırka yakın toplantı, konferans yapılmış ve de çok ilginçtir ki bu ülkede birisi ben BOP un eş başkanıyım ve uygulayıcılarındanım diye övünmüş ve bu millette onu alkışlamış taraftar olmuştur. Libya, Irak, Suriyedeki milyonlarca müslüman bu şekilde yok edilmiştir. Bu duruma taraftar olan bu insanlara bakalım daha ne vahim belalar gelecektir? Hayret olan şu ki, en ufak bir pişmanlıkta duymuyorlar, suçuda başkalarına atıyorlar. Dehşetli bir gaflet.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı