"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yanlış kullandığımız kelimeler - 2

Mehmet ÇETİN
14 Şubat 2015, Cumartesi
Farz olan ibadetlerin ifasında riya olmazken, başkasının riyakârlık olarak anlamasına sebep olmamaya dikkat edilmelidir.

“Sebep olan yapan gibidir” düsturuna göre, sui zanna sebep olmak  sui zan yapmak gibi kabul edilebilir. Farz ibadetlerimizin yapılması bir nev’î ilân ve tebliğ olmakla beraber, o makamın gereği ihlâsla, sadâkatle ama, vakarla yapılması da işaret edilen bir husustur. Nafile ibadetlerimizin gizli veya hususi yapılması tavsiye edilir. Bu konuya bir de kılınacak namaz için “kılalım da aradan çıkaralım” veya “bu boşlukta namazı araya sıkıştıralım vs.” ifadesi hiç de doğru olmayan ifadelerdendir. Namaz, aradan çıkarılacak değil, ilk başa konulacak vazifelerimizdendir.

Hayatın uzun olduğu zannı bizi en çok yanıltan duygulardandır. Bu zanna dayanarak müthiş planlar yaparız. Gerçekleştirilmesine malzeme olacak hazırlıklarla geçerken günümüz, başımıza bir musîbet taşı isabet edebilir.

Altı tarafı ayna ile kaplanarak geniş görünen şimdiki zamanın hayat odasının geniş ve büyük olmadığını anlarız, o musîbetle. El verir ki yeniden aynı hataya düşmeyelim ve yaşanandan ders alarak bu hatamızı da düzeltebilelim.

İnsanoğlunun çaresiz kaldığında aczini ifade eden hâli çok rikkatime dokunur. Sebeplere teşebbüs ettikten, yapılacakları yerine getirdikten, elindeki imkânları bütünüyle kullandıktan sonra “yapacak bir şey yok” der.

Gerçekten yapacak bir şeyi yok mu insanoğlunun? Yapacağımız en önemli şey dururken neden yapacak bir şey kalmasın ki?  Âcizliğinin dibini ifade eden cümleyi söylerken en güçlü noktada olduğunu unutup, yapacak bir şeyinin olmadığını nasıl ifade edebilir, gerçekten anlamakta zorlanıyorum. Duânın ne kadar güçlü bir istinad noktası olduğunu idrak eden bir insan, ellerini açtığı zaman yapacak ne kadar daha çok şey olduğunu anlayacaktır.

Küçücük bir damla gibi aczin dibinde olduğunu idrak ederek gide gide denize kavuşup, âdeta okyanus kadar azameti arkasına alan insanoğlunun, hâlâ yapacak bir şey yok demeye hakkı var mı? Bilse ki, fakirlikte zenginlik, aczde kuvvet var, o zaman “yapacak bir şey yok” der miydi? 

Yaratılışımızdaki en büyük sır, acziyetimiz ve fakrımızdır. Âdeta iki güçlü dayanak gibidir. Bu öyle bir dayanak ki yavrunun âcizliği aslanı hizmetkâr kılar. 

Evet, hayatın iniş ve çıkışları vardır. Bu yolda, akımlara kapılıp gitmeden, hatalarımızı düzeltme, istikamete girme, vasatta devam edebilme bizi beklemekte. Hepsine değilse bile, hiç olmazsa her gün bir hatanın düzeltilmesi niyeti ve gayreti kararlılığı içinde olmalıyız. Her gün en az bir hatamızı düzeltelim ki, bu günümüz dünden farklı olsun. 

Pişman olduğumuz “dün”lerimiz “bugün”e bu dersleri vermeli. Gelin kendimize yardım edelim.

Sen, herkesten fazla kendine yakınsın, farkında mısın?

Okunma Sayısı: 1364
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı