“Yaratan Rabbinin ismiyle oku”(Alâk sür.1) İlk vahyolunan bu ayetteki “oku”emri ile henüz Kur’an’ın nuzülü tamamlanmamışken, okuma yazması olmayan Efendimiz (asm)’den Rabbimiz neyi okumasını istiyordu acaba? Risale-i Nur derslerinden bir nebze de olsa anladığımız; oku emri, sadece peygamberimize münhasır değil, bütün nev-i beşeri içine alan bir emirdir.
Evet insan evvela kendini sonra kainat kitabını okumalı. Bu okumalarda istenen; kainatta işleyen külli hadiselerde, mevcudatta, eşyada ve insanları alakadar eden hadiselerde tevhid mührünü ve Esma-i İlahiyenin tecellilerini görmek ve göstermektir.
Fakat bu dünya hem hikmet yeri hem meydan-ı imtihan ve tecrübe yeri olduğundan hem hakikatler perdeli kaldığından, doğru ve dikkatli okumak elzemdir. Kainatta işleyen tebeddül ve tegayyür kanunu, nasıl ki kâinatın kemal noktasına ulaşması içindir; öyle de insan aleminde mütemadiyen değişen hadiseler, hastalık, deprem, sel, yangın vb gibi zahiri musibetler de, insanın kemale ulaşması içindir. O müsibet vasıtasıyla insandaki istidatlar, kabiliyetler açığa çıkacak, hem kendisinde bulunan Esma-i Hüsnânın nakışlarını hem kâinatı mektubat-ı Samedâniye suretiyle okuyacaktır. Mesela, umumi musibetlerde insan evvela Rabbinin ilmini, hikmet ve kudretini okumalı sonra kendisine dönüp, şu sualleri sormalı:
_Erkan-ı İslamiyedeki (özellikle namaz, oruç, zekat gibi) ubudiyetimde ihmallik mi gösterdim?
_Nimet ve rahmet-i İlahiyenin fiyatı olan şükrü yapmamakla, zulüm ve isyanımla gazabı mı celbettim?
_Elmas kıymetindeki hakikatleri, dünya işine mi tercih ettim?
_Yoksa İslam düşmanı olan bir kâfirin mağlubiyetine sevinip, ehl-i imanın galibiyetine mi üzüldüm?
_Zulümleri arşa dayanmış, azınlıkta olan zalim şahıslara fiilen ya da kalben taraftar olmakla ekseriyet teşkil edip, hatta merakla o cereyanları takip ederek, onların zulmüne ortak mı oldum?
_Asıl vazifem olan kalp ve ruh dairesini bırakıp, vazifem olmayan geniş siyasi dairelerde dolanmakla, aklımı divane, kalbimi sersem mi ettim?
_En önemlisi de bu zamanın yaralarına deva, imansızlık hastalığına tiryak olan Risale-i Nur hakikatlerinin neşrine hizmet mi etmedim?
Ve sorular böylece uzayıp gitmeli, gitmeli ki aldığımız cevaplar bizi hakikate götürmeli.Hakikate ulaşıldığında doğru okuma yapılmış demektir.
Evet “Nur’u iman ile tefekkür edenin nur’u imanı inkişaf eder, kuvvet bulur.Küfür zulmetiyle ve tenkit hırsıyla bakanın da, zulmeti ziyadeleşir ve gözü kör olur.”(İ. İcaz)
Hadiselere iman nuruyla bakmak duası ile.