"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kalbin gözyaşları

Merve İRİYARI
15 Ocak 2017, Pazar
İnsan bir anda mutlu, bir anda üzülen bir yapıya sahip. Mutlu olduğunda etrafına da mutluluk veren, ama mutluluğunu kaybedince etrafına menfi duygular yayan bir varlık.

Mutluluk bir çocuğun elinden alınan oyuncaksa üzüntü o oyuncağın çocuğun elinden alınmasıdır. Allah, bu hayata mutluluk kadar hüzünleri de yerleştirmiş. Hüzün, insanı olgunlaştıran bir öğretmenmiş.

Ayşe Teyze, henüz altmışlarında bir kadın. Gerçi şimdi sanki çok yaşlıymış gibi duruyor, ama… Eşi iki sene önce vefat etmiş. Üç tane kızı varmış. Eşi vefat etmeden önce herkes kendi evlerinde çok mutlu bir hayatları varmış. “Ben eşimi pencereden bakarak beklerdim kızım, çocuklar bizi arayıp size geliyoruz deyince, beraber beklerdik, çok mutluyduk çok.”

Eşi vefat edince kızlarına sırayla gitmeye başlamış. Ama yaz olunca evine geliyormuş. Eşini çok özlese de hayatı güzelmiş. Komşuları onu yalnız bırakmazmış, torunları her zaman gelirmiş. Gel zaman, git zaman, insan oğlu çiğ süt emmiş ya; çocukları hep bir ağızdan konuşmaya başlamışlar. “Anne evini bize ver, yazları da bizde kalırsın hepimiz rahat ederiz.” 

Kadıncağız ilk başlarda istememiş, eşinden yadigâr evde ölmek istiyormuş hayat arkadaşı gibi. Ama çocukları durmadan “Satalım” deyince de dayanamamış. Bir gece iyice düşünmüş ve sabah olunca satmayı kabul etmiş. Nasıl olduysa o gün için de iyi para veren bir müşteri çıkmış. Kadın eşyalarını toplamaya fırsat bile bulmadan elinde bir bavul kalakalmış.

Çok iyi evlâtları biraz bakmaya başlayınca kadın onlara yük gelmeye başlamış. Sonunda bir gün “Biz sana bakamıyoruz anne” diyerek üç kapı kadının yüzüne kapanmış. Evi yok, kimsesi yok. O anda vücudunda bir hissizlik hissetmiş ve kendinden geçerek bayılmış. 

Gözlerini açtığında hastahanedeymiş. Doktorlar ona üzülerek tebessüm etmişler. “Teyzecim biraz misafirimiz olacaksın, kimin kimsen var mı?” Ayşe Teyze, anlatırken döktüğü göz yaşlarının yarısını dökmüş o an “Yok” demiş. 

İki ay hastahanede kaldıktan sonra huzurevi kapıları yeni evinin girişi olmuş. Bir yatak, ufak bir televizyon ve gözlerindeki yaşlar. Bir de bayılınca geçirdiği felçten yüzünde kalan hasar. Ama ya kalbindeki? 

“Allah, büyük kızım. Ama onlar bu çaresizliği evlâtlarından görmesinler. Onları ben doğurdum, onlar benim canımdan. Bir anne olarak bunu istemem, ama burada olmak çok zor” dedi en son. Çok ağlamasına dayanamadım ve onu o içindeki yalnızlıkla ve hüzünle bıraktım. Ben hiç tanımadığı birisi olarak ziyaretine gidiyorken hiç arayıp sormayan evlâtlarına döktüğü göz yaşları kalbinden geliyordu.

Okunma Sayısı: 2279
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı