Nefesimiz sayılı ve o sayı gelene kadar yaşayacağız. Bazen olur ki ölüm çok uzakmış gibi gelir, bazen de yanıbaşımızda. Hemen arkamızda bir nefes uzaklığında. Bir gölge gibi, görünmeyen bir gölge.
Morg görevlisiydi. Aslında işi sadece gelen cenazeleri çelik kasalara yerleştirmekti. Bazıları onun işinin çok korkutucu olduğunu düşünüyordu. Hatta ilk başta o bile çok korkuyordu. Ama sonra yavaş yavaş alışmaya başladı. Çünkü eğer o bu işi kaldıracak birisi olmasaydı Allah ona bu işi nasip etmezdi.
Bir gün kızı ona bir soru sordu: “Baba seni çok etkileyen bir ölü ile karşılaştın mı?” Babası düşünmeye başladı. “Aslında çok var ama bir tanesini hiç unutamıyorum kızım” dedi. Kızı anlatmasını isteyince: “Bir genç geldi, 27 yaşındaydı ve ölüm nedeni intihardı. Aslında üzüldüm ama sonra yüzünü görünce gayet güzel bir yüzü vardı. Oğlan ağır bir depresyonda imiş ve Müslüman değilmiş. O an onun için çok üzüldüm. Sanki içimden bir parça koptu. Keşke etrafında iyi insanlar olsaydı diye düşündüm. Mektubu da vardı dosyasında ve “Çok yalnızım” yazmıştı.”
Zengin bir ailenin oğluydu. Ailesi her dediğini yapan ve onun kararlarına ses çıkarmayan bir aileydi. Zaten oğullarının haberli ölümünden sonra aile de dağılmıştı.
Anlatırken gözleri yaşarmıştı adamın. Kızı da ağlıyordu. “Allah, iyi ki yanımızda kızım” dedi babası. Kızı başıyla onayladı babasını ve uzun süre sessizce oturdular.