"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kabul olmuş duâlar kadar güzelsin

Mustafa ORAL
17 Mayıs 2017, Çarşamba
Herkes sevdiğine “Sen kabul edilmiş duâmsın” demek ister. Ama her zaman öyle olmuyor işte. İnsan aceleci. Her şeyin zamanı olduğunu kabul etmiyor. Hemen olsun istiyor. Hâlbuki mevsimsiz çiçek açmıyor.

Duâların istenilen şekilde kabul olmaması büyük bir imtihandır. İnsanın Rabbine olan muhabbeti ve inancı sarsılabilir. Kalbi ürpermez, dili duâya gitmez. Öyle ki Habibimiz (asm) bile ürpermeyen kalpten, kabul edilmeyen duâda Allah’a sığınır. Rabbim, duâlarımın kabul edilmesinden beni mahrum etme, diye yalvarır. 

Namaz kılan o an kiminle konuştuğunu bilmiş olsaydı yüzünü kıbleden çevirmezdi. Duâdan maksat Mi’raca yükselmek, Rabbimizle görüşmektir. Mi’rac sıkıntılı günlerde gerçekleşmişti. Boykot yıllarının ardından Ebu Talip gibi koruyucu ve Hz. Hatice (ra) gibi sevgili dünyasını değiştirdikten sonra yapayalnız kalan Habibini (asm) teselli etmek için Rabbi huzuruna almıştı. Arkasından hicret gelmiş, Medine’de yeni bir dünya kurulmuştu. O sıkıntılar yaşanmasaydı Mi’rac gerçekleşmez, hicret uzadıkça uzar, Medine ufuklarda kaybolurdu.  Sabret. Duâlarım kabul olmadı, diye umutsuzluğa kapılma. Mi’rac yakında. Dünyada görmediğin güzellikler göreceksin. 

Atlar ve ağaçlar her daim ayakta, kıyamda, namazdadır. Efendimizi (asm) Mi’raca çıkaran bir Burak’tı. Kul namazda sabırla kıyamda durur. Sabrı at olur,  Mi’raca yükseltir. Ağaç başını eğmediği için meyvelidir. Başını eğme. Duâların kabul edilecek, sıkıntılı günler meyvesini verecek. 

SEVENLER BİRBİRİNİN HABİBİ VE TABİBİDİR  

Çocuk doktordan ilâç ister. Uygunsa verilir, değilse daha iyisi verilir. Sen çocukça şeyler istiyorsun Rabbinden. Vermeyince de küsüyorsun. Dilini duâdan, kalbini habibinden (sevgili), ruhunu tabibinden (doktor) çekiyorsun. Rabbin seni senden daha iyi tanıyor. Neye, ne kadar ve ne zaman ihtiyacın olduğunu daha iyi biliyor. Gerekeni gerektiği zaman ve zeminde verecek, endişelenme.  

Bediüzzaman ve talebeleri 1943’te Denizli Hapsine girer. Üstad, doğum vakti kadar kalacağız der, bileti keser. Dediği çıkar. Dokuz ay on gün sonra tahliye olurlar. Hapis ‘Meyve Risalesi’ni meyve verir. İlk kez hapse Medrese-i Yusufiye adını verilir. Böylece Yusuf (as) bir daha dünyaya gelir. Bazen insan kendini hapiste gibi hisseder. Rabbini habib bilene tabib olarak Rabbi yeter. Dertlerden Yusuf (as) gibi bir deva doğar. Sevenler birbirinin habibi ve tabibidir. Birbirini Habib ve Habibe bilince Yusuf’lar dünyaya gelir. Her dert hafif gelir. 

Yusuf (as) dünyalar yakışıklısıydı. Rabbi, onu kendisi için yaratmıştı. Ne var ki Yusuf’un kalbi Züleyha’ya kaymıştı. Züleyha, Yusuf’un imtihanı olur. Sevenler kıskançtır. Yusuf’un kalbine bir kadının girmesini kabullenememiş, Züleyha’nın iftiraları eşliğinde saraydan zindana atılmıştır. Yusuf zindanda Züleyha’dan Mevlâ’ya, Züleyha sarayda Yusuf’tan peygamber Yusuf’a erer. Yusuf Peygambere (as) yakışır izzete, Züleyha peygamber eşine yakışır iffete kavuşunca Rableri sarayda yollarını buluşturur. Her şey yoluna girmişken, Züleyha ile sarayda Cennette gibi yaşarken Yusuf, Rabbinden Rabbini ister. Sana gelmek istiyorum, der. Duâsı kabul edilir. Rabbi Yusuf’unu yanına alır. Evet, asıl olan Züleyha ve saray değildir. İsteklerin gerçekleşmesi değildir. Asıl olan dünyadan geçip Rabbe erebilmektir. Değil mi ki dünya mü’mine rahat yeri değildir. Zindan dediğin nedir ki. Züleyha’sını yitirene zindan neylesin. Yusuf olana zindan neylesin. 

Yusuf, Züleyha’nın isteğine karşı “Rabbim zindan bunların beni kendine çağırdıkları şeyden daha sevimlidir. Kurdukları düzeni benden uzaklaştırmazsan onlara eğilim gösterir, böylece cahillerden olurum” demişti. Dünya türlü zevkleriyle kendine çağırırken Rabbimiz duâya çağırıyor. Bana gel, diyor. Ne duruyorsun…    

HABİB İLE HABİBE, İŞTE DUANIN  GÜCÜ!

Tarih Züleyha-Yusuf, Leyla-Mecnun aşkları ile doludur. Aşk dediğin belâdır, kalu belâ’dandır, en büyük imtihandır. Bazen duâlar kabul olur, yollar buluşur, Cennet köşkleri kurulur. Bazen de çıkmaz yollara varılır. Dünya kocaman taş olur, üstüne üstüne gelir. Dayanacak duvar ararsın. Duâ duvardır. Duvar tek başına örülmez. Duâ tek taraflı edilmez. Habib ile Habibe birlikte duâ edecek ki duvar örülsün, ev kurulsun, evlilik olsun. Dünya zindanından Cennet bahçelerinden bir bahçeye girilsin. Yusuflar, Züleyhalar bahçelerde gezsin. Sabret duvar bitti. İş çatıya, yani Rabbine kaldı. İş Rabbe kalmışsa o işi olmuş bil.

HZ. ZEYNEP (RA) İLE HZ. ZEYD’ İN (RA) EVLİLİĞİ   

Efendimiz (asm), Ebu Talib’in kızıyla evlenmek istemişti. Fakat murad-ı İlâhî başkaydı. Âlemleri kendisi için yarattığı biricik Hz. Muhammed’ine (asm) Fatıma’yı nasip etmemişti. Etseydi belki de Hz. Hatice (ra) gibi Cennet hanımlarının efendisini vermeyecekti. Efendimizin (asm) fıtrat diliyle yaptığı duâya en lâyık Hatice’ydi. 

Hz. Zeynep’in (ra) kalbi Efendimizdeydi (asm). Otuzbeş yaşına kadar içten içe, sabırla, sessizce beklemişti. Kim bilir ne duâlar etmiş,  ne adaklar adamıştı.

 Bir gün Sevgili (asm) kapıda göründü. Gün bu gündü. Duâlar kabul edilmişti. Bütün ailede bayram sevinci vardı. Hz. Zeyneb’in kalbi yerinden çıkacak gibiydi.  Fakat murad-ı Resulallah başkaydı. Ne var ki Efendimizin (asv) niyeti başkaydı. Hz. Zeynep’i Hz. Zeyd’e istemeye gelmişti. Hz. Zeynep ve ailesi büyük hayal kırıklığı yaşar. Aile usûlünce bu işin olamayacağını hissettirir. Hz. Zeyneb ise peygamber hanımına yakışacak şekilde davranır. “Allah ve Resülünün hüküm verdiği konuda siz bir söz söyleyemezsiniz. Ben Zeyd ile evlenirim.” 

Evlilik bir yıl sürer. İhtimal ki Hz. Zeyneb duâlarına devam etmiştir. Bir kadın için en zor şeyde kendini Sevdiceği (asm) için feda ettiğinden Rabbi ondan razı olmuş, duâlarını kabul etmiş, sabrının neticesinde onu Peygamberimize (asm) eş kılmış, nikâhını da göklerde kıydırmıştır. 

Nikâh haberi geldiğinde Hz. Zeynep elinde avucunda ne varsa üstündeki takılarla birlikte müjdeciye verir. Bilirim içinde bir Hz. Zeynep hüznü vardır. ‘Duâlarım kabul olmadı. İşler her geçen gün sarpa sarıyor’ diyorsun. Yusuf’u Züleyha’sına götüren yol zindandan, Hz. Zeyneb’i Hz. Muhammed’e (asm) götüren yol Hz. Zeyd ile evlilikten geçmişti.  Müjde! Göklerden haber var. Çeyizi, takıları, hediyeleri hazırla. Duâların kabul edildi. Nikâhınız kıyıldı. Geriye düğün kaldı.

Okunma Sayısı: 9915
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı