"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Eğitim sistemi ve “Millî ruh”

Mustafa ÖZTÜRKÇÜ
26 Ekim 2017, Perşembe
Özal döneminde, Japonya’dan, bizim eğitim sistemimizi incelemek üzere bir heyet gelir.

Sistemi inceler ve sonuçta, ”Sizin eğitim sisteminiz, millî ruh’tan yoksundur.” derler. Buna mukabil, sorulan “Neden”lere ise gerekçeli değerlendirmeler içinde bulunurlar. Eğitimizle alâkalı bu anekdotu okuyup öğrendikten sonra, aklıma, Bediüzzaman Hazretleri’nin Japon milletiyle alâkalı, nezih bir değerlendirmesi geldi ve tekrar okudum. Der ki; “Kesb-i medeniyette Japonlara iktida bize lâzımdır ki, onlar Avrupa’dan mehasin-i medeniyeti almakla beraber, her kavmin mâye-i bekası olan âdât-ı milliyelerini muhafaza ettiler.” Japonların kalkınma modelleriyle alâkalı izah buyurduğu bu sözler, bize eğitim modelinde de bir ışık olmalıdır diye, düşünüyoruz. Zira, bizim eğitim modelinin kaynaklarının Avrupa’nın tefessüh etmiş kaynaklarından alındığı da bir vakıa. 

Bununla birlikte, şu sualleri sormak icab ediyor: ”Bizim eğitim modelimiz, ne derece millîdir?” Bir de, ”İçerik ve ruh bakımından ne derece fıtrî olup, manevî değerlerimizle bağdaşır?” İşte, bütün mesele burada yatıyor ve düğümleniyor. Başına “Millî” ifadesini koymakla, millî ruhun varlığı hep tartışılır olmuştur, bizim eğitimimizde, maalesef... Nasıl mı? 

Yakın tarihte başlayan süreç içinde, bir çok temel mesele olduğu gibi, eğitim sistemimizde de şahıs ve şahıslar öne çıkmış ve çıkarılmıştır. Dolayısıyla, millî ve manevî değerler rafa kaldırılmış. Yerine şahısların enaniyetine dayalı bir zihniyet hamuru yoğrularak millete sunulmuştur. Yani şahsa bağlı, demokratik değerlerden de uzak bir yapı, eğitimin ruhuna hakim olmuştur. Bu sebeple de, aradan geçen yüzyıla yakındır, millete rağmen fıtrîlik ve millî ruhtan uzak anlayışların hakimiyeti de, tabiî olarak sürekli tartışılır olmuş ve tartışılır olmayada devam etmektedir.

Eğitimden maksat; insanı iyi, doğru, millî ve manevî değerlerine bağlı şahıslar yetiştirmektir. Ülkesinin bekası, kişinin saadeti adına bu kural ve kaideler olmazsa olmaz hakikatlerdir. Son yıllarda iyice su yüzüne çıkan tartışılır eğitim sistemimiz, bütün tenkid ve değerlendirmelere rağmen bir türlü özüne yakışır hale getirilmeyişinin altında hep saydığımız olumsuz özellikler yatmaktadır. Fizikî donanım ve maddî bir çok esasların mükemmeliği karşısında, olumsuz kaide ve kurallar varlığına sahip olan sistemin, ülkemiz ve insanımızın değerlerine uygun hale getirilmemiş olması, millî manevî ve fıtrî ruhu yakalamada, öğrenmede ve öğretmede yetersiz kalmaktadır. Bu olumsuz durumdan da en çok etkilenen ülkemiz ve insanımız olur. Yönetimlerin ve insanımızın eğitim sisteminin verdiği olumsuzluklardan bir an evvel kurtarılması gerekmektedir. Bunun yolu ise, Bediüzzaman Hazretleri’nin izhar ettiği şu reçetede saklıdır. Der ki; “Vicdanın ziyası (ışığı) ulum-u diniyedir (Din ilimleri), aklın nuru ise, fünun-u medeniyedir (Medeniyet fenleridir) ikisinin imtizaciyle hakikat tecelli eder.” (Münâzarât) Eğitimde, hakikatın tecellisi adına, bu zaviyeden bakmak, millî ve manevî ruhun tesisine kapı aralar... Yoksa ”Bu su böyle akar, bizde böyle bakar“ oluruz.

Okunma Sayısı: 1864
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı