"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hep aynı adres

Mustafa ÖZTÜRKÇÜ
30 Nisan 2015, Perşembe
Yine eğitim diğeceğiz... Zira herşeyin başı eğitim. Doğru bir şekil ve biçimde, sağlam bir ruh yapısı içinde verilen eğitim gerçekten çok problemleri çözebilir.

Eğitim dediğimiz meseleyi devlet pek beceremedi. Şahıs-şahıslar üzerine bina edilen sistemi robot halden bir türlü kurtaramadı. Öz itibariyle, aşılmaz, tutucu ve hatta ilkel diyebileceğimiz bir çok kaide ve kurala haiz sistemi aynen götürmeye çalıştı. Halende öyle. Doksan yılı aşkın bir süredir hep aynı plak, hep aynı adreste çalıp duruyor...

Çalgıcı ruh aynı. Bir şahıs veya daha doğrusu “Tek şahıs” zihniyetli, menhus ruha endeksli bir yapıdaki sistem... Yani antidemokratik ve kalıplaşmış bir sistem...

Eğitimde adres değişmelidir, diyoruz. Zira ölmüş gitmiş adamların geriye bıraktıkları çağdışı kaide ve kurallardan ziyade ilim, irfan, inanç, ümran, fen ve teknoloji ruhunun yanı sıra ortak akıl hususiyetleri eğitime hâkim olmalıdır.

Şahıstan ziyade şahs-ı manevî yani ortak aklın gereği esas alınmalıdır. Şahıs adresli eğitim değişmeli ki, terakki olsun. Yönetimler bu hususu iyi düşünüp eğitimde projeleri ona göre yapmalıdırlar. Yoksa eğitimde kaos devam eder.

Vurgun yiyen gençlik

Vurgun yemiş bir hal içinde günümüz gençliği. Bu acı durumun sebepleri çok...

Televizyon kanalının birinde, bir kurumun başkanı konuşuyordu. Konu, gençlik ve şiddetti. “Psikopat gençlik geliyor!” diyordu ve ekliyordu: “Eğitim ve Aile Bakanlığı sorgulanmalıdır!” Yazık, gençliğe diyorduk bizde...

Bediüzzaman uzun yıllar önce bu ıztırabı dile getirmişti. Devlet ve çoğu insan bu serzenişleri dinlememişti. Bugün gençliğin içinde bulunduğu hal işte böylesine, acı maalesef...

Gençliği şiddetten, başıboşluktan, zararlı alışkanlıklardan ve doğru olmayan eğitimden nasıl kurtaracağız?

Bunun yolu mevcuttur. Şöyleki; manevî değerleri doğru kavratmaktır. Bu, doğru İslâmı gençlere anlatmak ve onu anlamalarını sağlamaktan geçer. Bu hususta Risale-i Nur eserleri çok sağlıklı kaynaklardır.

Devlet ve insanımız bu eserlerden yararlanmalıdır. Onun için diyoruz ki; şu eserleri okullarda ders kitabı olarak okutunuz.

Ülkenizi, gençliği seviyorsanız bu hususu iyi düşününüz ve uygulama sahasına koyunuz. Başka çareniz var mı? Varsa söyleyiniz. Yoksa doğru olanı yapınız. Gençliğe yazık oluyor. Bundan mesulsünüz.

Diziler, aileler ve çocuklar

Genel ahlâk ve kültürümüze mugayir diziler televizyon kanallarında yayınlanmaya devam ediyor.

Olumsuz yönleriyle, insanın şahsî, sosyal, ailevî hayatlarının yanı sıra mana âlemini de olumsuz yönde etkileyen bu programların, aileler ve çocukları üzerindeki etkileri tahribattan başka bir şeyle izah edilmesi mümkün değildir.

Bu durum karşısında devlet acilen tedbir almalıdır. Aileler de son derece dikkat sarf edip evlâtlarını ve kendilerini bu tür olumsuz dizilerden kurtarmalıdırlar.

Hukukçular Derneği bu konuda dikkat çekerek uyarılarda bulunmaktadır:

“Medyanın acilen gözden geçirilmesi ve bu konuda hukuki düzenlemenin yapılması, şiddet ve cinsellik konusunda toplum yapısını bozan dizilerin acilen kaldırılmasını tavsiye etmektedir.” (Yeni Asya,17.2.2015)

Aileler bu konuda neler yapmalıdırlar?

Bugün herkes okuma yazma bilmekle beraber, zararın nerelerden geleceğini pekâlâ farkındadır. Ailelerin durup düşünmeleri gerekmektedir. Çocuklarının ve toplumun geleceği için üzerlerine düşen vazifeleri yapmalıdırlar. Hiçbir şey yapamıyorlarsa, ellerde dolaşan kumandalarla televizyonun yönünü müsbete çevirmelidirler.

Bediüzzaman’ın çığlığı

Hayatta iken, gençleri, aileleri ve toplumu tehdit eden zararlı unsurlardan korunmanın yollarını oldukça yüksek sesle dile getirmiştir, Bediüzzaman. Sonrada uyarılarını eserlerine yansıtarak yol göstericiliğini bihakkın yapmıştır. Devlet yetkililerini olduğu gibi aileleri de uyarmıştır.

Bediüzzaman Hazretlerinin bu çığlığına kulak kapamanın faturasını bugün toplum olarak çok ağır bir şekilde ödemekteyiz. Alınan tedbirler yeterli gelmemektedir. İlla iman esesları, bu milleti ve bu milletin evlâtlarını kurtarmaya vesiledir diyor.

Dile getirdiği bütün meselelerin altında ülke ve insanının geleceği ile saadeti yatmaktadır…

Allah korkusu, cennet sevgisi ile cehennem korkusu, saydığımız bu acı hallere ayrı ayrı birer çaredir.

Dün ve bugün Bediüzzaman’a kulak vermeyip, onun nasihatlarını dikkate almayanlar, dizlerini dövmekle bir yere varamazlar..

Daha fazla yara almadan Bediüzzaman’ın tavsiyelerine kulak veriniz.

Okunma Sayısı: 1251
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı