"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Korkulu(k) bir yapı

Mustafa ÖZTÜRKÇÜ
13 Ağustos 2015, Perşembe
Koca ülkenin bütün unsurlarına öylesine bir sinmiş ki şu menhus ruh, çok uzun yıllar geçmesine rağmen kökü bir türlü kurutulamıyor.

Bu menfur zihniyetin kökünü kurutmaya yeltenen her babayiğit (!) veya her siyasî oluşumda, onun izalesine yönelik yanlış kaide ve kurallarla hareketi esas aldıklarından, o zihniyeti bertaraf etmek yerine, zamanla onun çukuruna dahil olarak hatta ona dost olmakla da tehlikeden kurtulamamışlardır. Böylece de olumsuz sürecin devamına sebebiyet verip ömrünü uzatmaktadırlar. Peki, böylesine korkunç derece dehşetli bir yapının izalesi mümkün müdür? Veya vakt-i zamanı nedir?

İnsanımızın manevî değerleri uğruna, ülke sevgisiyle de özdeşleşen inancıyla verdiği mücadelede elde ettiği kazanımları bir çırpıda “Münafıkâne ve aldatarak” kendi menfur zihniyeti doğrultusunda korkulu(k) bir yapıyı oluşturan şahıs-şahıslar sultasından nasıl ve ne zaman halas olacaktır?

Bu ve benzer suallerin cevapları elbette mümkündür. Nasıl mı?

Asıl mesleği küfür ve küfranı neşir yoluyla -ki, en etkili yol olarak eğitimi seçilmiştir- şu mübarak vatanı ve insanını, tahripkâr ve hâkim zihniyetiyle uhdesine alan olumsuz gücün varlığının izalesi, ancak ve ancak Kur’ân’daki sağlam esaslara dayanılarak aşılması mümkündür.

Bu hususu ise, Bediüzzaman Hazretleri deşifre etmiştir. 

Dehşetli oluşumu şu manidar tesbitiyle ortaya koyar ve der ki:

“Rivayetlerde gelen eşhas-ı ahirzamana ait haberlerin mühim bir kısmını ve Hürriyetten evvel İstanbul’da tevilini söylediği hadîslerin ihbar ettiği ahirzamanın dehşetli şahıslarının âlem-i İslâm ve insaniyette zuhur ettiğini görür. Ve yine, gelen rivayetlerden, onlara karşı çıkacak ve mukabele edecek olan Hizbü’l-Kur’ân hakkında, ‘O zamana yetiştiğiniz zaman, siyaset canibiyle onlara galebe edilmez; ancak manevî kılınç hükmünde i’caz-ı Kur’ân’ın nurlarıyla mukabele edilebilir” tavsiyesine müracaatla, Ankara’da teşrik-i mesai edemeyeceği için, kendisine tevdî edilmek istenen mebusluk, Darü’l-Hikmeti’l-İslâmiye gibi Diyanetteki azalığı, hem Vilâyat-ı Şarkiye Vaiz-i Umûmiliği tekliflerini kabul etmez. Kendisini fikrinden vazgeçirmek için çalışan ve Ankara’dan ayrılmamasını rica için istasyona kadar gelen bir kısım mebusların da arzularına uyamayacağını bildirerek, Ankara’dan ayrılır, Van’a gider” (Tarihçe-i Hayat, Yeni Asya Neşriyat, s. 131)

Te’lif ettiği Kur’ân’a dayalı muhteşem eserleriyle, ehl-i imanı ve insanlığı Kur’ân’ın bağrına dayanmaya dâvet eden Bediüzzaman Hazretlerinin tesbit ve tahlilleri doğru düşünülerek, dosdoğru hareket bilinciyle değerlendirmeyi gerektirmektedir.

Korkunç derecede dehşetli bir yapı ile çepeçevre sarılan ülke ve unsurları, bünyesine hakim zihniyetin aşılmasında, doğru istikametin Bediüzzaman’ın fikirlerinde, tahlil ve tesbitlerinde olduğu görülmektedir.

Mevcut tahribatların çoğunun da eğitim yoluyla yapıldığı aşikâr olan bu hususlarda, ehl-i imanın ve insanlığın asıl problemi keşfetmekte geç kalınmaması gerekmektedir.

Bediüzzaman Hazretlerinin, bu elim durumlardaki fikir, kanaat ve tesbitleri günümüze de ölçüdür.

Başka yolların muvaffak olamadığını zaman göstermiştir.

Okunma Sayısı: 1442
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı