İlerlemiş yaşına rağmen Nur-u Kur’ân dairesinde ihlâs, sadâkat ve istikametle devam eden bir ağabeydi.
Bursa’daki Yeni Asya temsilciliğinde tanımıştım. İlk görüşmemiz üniversiteli gençlerle Risale-i Nur okuma programına geldiğinde mümkün olmuştu.
Daima tebessüm eden bir yüzdü. İlmini, hilmini Nurlardan almış örnek bir Nur Talebesi hali vardı.
Sohbet arasında yanına varmış ”Hoşgeldiniz ağabey” demiştim. Ertesi gün Osman Nuri kardeşimizin tavassutu ile Sakaryalı üniversite talebeleriyle Üstadın hayatı ile alâkalı hakikatleri paylaşmıştık.
Vefatından evvel birkaç defa telefonla aramama rağmen görüşmek mümkün olmamıştı.
Nur’un vefakâr hizmet erlerinin vefatları ruhlarımız üzerinde izler bırakır. Tesellimiz ise, manen çok sevdiği ahbaplara kavuşuyor olmalarıdır.
Neylersiniz ki; bu bir emr-i İlâhidir. Yakın dostlarının Sadettin Ağabey hakkında anlattıkları hoş hatıralar vardır. Dünya hayatında Nur hizmeti içinde olup şahs-ı manevinin duâlarına mazhar olmak tarifi zor bir meseledir.
Sadettin Ağabeyin içinde bulunduğu kutsî hizmetle alâkalı duruşu, gayret ve azmi Üstadımızın şu ifadelerine tevafuk eder zannederim: “Ben maddî ve mânevî herşeyimi feda ettim, her musîbete katlandım, her işkenceye sabrettim. Bu sayede hakikat-i imaniye her tarafa yayıldı. Bu sayede Nur mekteb-i irfanının yüz binlerce, belki de milyonlarca talebeleri yetişti.“ (Emirdağ Lâhikası, s. 318)
Nur mesleği içinde ömrünü sürdürerek Rabb-ı Rahimine kavuşan Sadettin Çelik Ağabeye yüce Mevlâ’dan gani gani rahmet dilerken ailesine ve yakınlarına da sabr-ı cemil niyaz ediyoruz.