"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tarihten ders alınmalıdır

Mustafa ÖZTÜRKÇÜ
11 Aralık 2014, Perşembe
Tarihimiz ibret dersleriyle doludur. Özellikle yakın tarih içinde cereyan eden hadiseler, bir çok acı ve ıztıraplara sahne olmuştur.

Bu sebeplerden dolayı yakın tarihin yüzü lekelenmiştir. İdamlar, sürgünler, yasaklamalar, muhtelif cinayetler, mukaddesata saldırılar, kitap yasaklatmalar, insanları kitap okuyorlar diye hapishanelere atmalar gibi hadiseleri bu lekelerden sadece bir kaçı olarak sayabiliriz.

Yakın tarihimizin bu yüzünden ders almalıyız. Peki doğru tarih nerede? Nedir doğru tarih? Koca bir ülkede ve insanında mevcut serapa hakikatlerle dolu unsurları bir çırpıda yok sayarak hak ve hakikatten uzak olumsuzluklar, görmezden gelinir mi? Yapılan hiyanetlere mukabil, tarihin doğru yüzü ortaya çıkarılmalıdır.

Yakın tarihin doğru yüzü nedir? Kimler bu süreç içinde doğruları katlederek, koca  milleti maneviyatından ve öz değerlerinden kopararak yaban ellere (!) atmıştır?

Bütün bu sebeplerden dolayı tarihten dersler almalıyız. Tarih adına söylenen şu söz manidardır: “Tarih ne dost ve ne de düşmandır. O milletlerin bir ianesidir.” Doğru bir tesbit ve doğru bir yaklaşımdır.

Aradan bir asra yakın bir süreç geçmiş. Yakın tarih içinde olan hadiseler yeni yeni deşiliyor. Deşifre edilen hadiselerin yüzü, tam manasıyla ortaya seriliyor mu veya serilebiliniyor mu? Biz buna hayır diyeceğiz. Peki nedir olumsuzlukların gerçek yüzünün ortaya serilmeyişine sebep olan unsurlar? 

Engeller mevcuttur. Aşılamayan dağ büyüklüğünde kayalar mevcuttur. Bu engeller ve bu kayaların varlığını deşifre edenlerde yok değildir. Kim bu kahraman ve kahramanlar?

İtiraf edelim ki, yakın tarih içinde cereyan eden bütün olumsuzlukları deşifre eden bir maneviyat kahramanı var ki, o da Bediüzzaman’dır.

Telif ettiği eserlerle, yakın tarihin gerçek yüzüne parmak basmış, olumsuzlukları deşifre ederek hak ve hakikatın yolunu aralamıştır. Bundan ötürü, kendisine çektirilmeyen çile ve cefa kalmamasının yanı sıra eserlerine de yapılan darbelerin haddi hesabı bulunmamaktadır. 

Kendisine bütün bu olumsuzlukların sebeplerini soruyorlar. Cevaben diyor ki; “Bin seneden beri  tedarik ve teraküm edilen müfsit aletlerle rahnelenen kalb-i umumiyi ve efkâr-ı ammeyi ve umumu ve bahusus avam-ı mü’minlerin de istinatgâhları olan İslâmî esasların ve cereyanların ve şeairlerin kırılması ile bozulmaya yüz tutan vicdan-i umumiyi..” (Şuâlar, 161) 

Tahribe yönelik oluşturulan olumsuzlukların izalesine çare nevinden çözümleri de izah ederek ileri sürerek diyor ki; “Kur’ân’ın i’caziyle ve geniş yaralarını Kur’ân’ın ve imanın ilâçları ile tedavi etmeye çalışıyor.” (a.g.e., s. 163)

Cereyan eden olumsuz hadiselerin varlığı ve bu olumsuzluklara karşı verilen mücadelede tarihten ders alınmalıdır diyoruz. Koca ülke ve insanının bütün temel manevî değerlerini kapaklayarak, üstünü örten menfur zihniyete sahip şahıs/şahısların mahiyeti, Bediüzzamanın eserlerinin muhtelif yerlerinde deşifre edilmesine mukabil, tarihten ders almayarak mevcut eserlerde dile getirilen hak ve hakikatlerin rağmına hareketi esas almanın izahı nasıl yapılır?

Cereyan eden bütün olumsuz hadiselerin sebeplerini teşkil eden zihniyet, Bediüzzaman’ın hayatını olduğu gibi, eserlerini de yok etmeyi hayatlarının en mühim maksatlarından biri olarak ileri süren şahıslar ve mevcut zihniyet karşısında tabiî olan hareket tarzı, tarihten dersler almak yoluyla tanzime tabi tutulmalıdır.

Müsbet hareketi esas alarak, beslenilen kaynaklardaki ölçüler muvacehesinde hareket, istikameti belirlemede en etkili yol ve unsur olmalıdır.

Bir asra yakın süreç içinde, mevcut zihniyetin hareket tarzında değişen pek bir şey olmadığına göre, yapılacaklara karşı dikkat ve sağlam duruşu esas almanın zarureti söz konusudur.

Mevcut olumsuz zihniyetin tahribatlarına mukabil, halen bir takım maddî menfaatlere takılarak takiyye yapmanın kıymet-i harbiyesi yoktur diye düşünüyoruz. Yakın tarihi örtülü hale getiren zihniyetin hâkim güç olarak kendini göstermeye devam ettiği sürede, insanlığın kurtuluşuna sebep teşkil eden hakikatlerle mücehhez eserlere karşı yürütülen ve yapılan dehşetli planlar karşısında tarihten ders alınmalıdır.

Günümüzde Kur’ân hakikatleri olan eserlere karşı uygulanan “Bandrol” ardı sıra “Devlet tekeli” yakın tarih süreci içinde cereyan eden olumsuzlukların devamı niteliğindedir. Manevî mesuliyeti çok büyük bir hadisedir. Korkmak ve titremek lâzımdır. Bunun başka da izahatı yoktur. Tarihten ders alınmalıdır, diyoruz...

Okunma Sayısı: 1270
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı