"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Laiklik ve eğitim

Naci TEPİR
07 Haziran 2018, Perşembe 01:14

Lâiklik Nedir

Batı literatüründen alınmış olan bu mefhum (kavram), “Düşünce ve Vicdan hürriyeti” mânâsına gelmektedir. Yani, bizde uzun yıllar, bilhassa diktatörlük dönemlerinde yorumlandığı gibi “Dinsizlik ve Din Düşmanlığı” değil, aksine, “Din ve Vicdan Hürriyeti”nin teminatıdır.

Bu konu uzun yıllar Ülkemizin başını ağrıtmıştır! Çünkü Lâiklik, asıl mânâsıyla değil, Dinsizlik ve Din düşmanlığı şeklinde tatbik edilmeye çalışılmıştır. Bunun içindir ki, doksan yıldan bu yana, Lâiklik maskesi altında halkımıza büyük çileler çektirilmiştir!

Lâiklik Mefhumunun Ortaya Çıkışı

Batı’da, Bütün Ortaçağ boyunca, krallardan daha çok selâhiyete sahip olan ve çok zenginleşen kilisenin, Hıristiyan halk üzerinde büyük baskısı vardı. Zamanla, “İslâm Medeniyeti”nin tesiriyle Avrupa’da başlayan “Rönesans (İlim sahasında yeniden doğuş)” ile “Reform’un (Din’i düzene koyma)” hareketlerinin doğmasına sebep oldu. Kilisenin hâl ve hareketleri tenkit edilerek, yeni kiliseler ve mezhepler (Protestanlık, Anglikan ve Kalvenizm gibi) ortaya çıktı. Bu ise Avrupa’da yüzyıllarca süren ve binlerce kayıp verdiren mezhep kavgalarına sebep oldu. Sonunda Katolik kilisesi, bu yeni mezheplerin varlığını tanımak zorunda kaldı. Fakat lâiklik anlayışının Avrupa’da benimsenmesi çok daha sonra oldu.

1789 “Fransız İhtilâli”nin ortaya attığı mefhumlardan “Laisizm (Laiklik)”, zamanla bütün Avrupa devletleri tarafından benimsendi. Ama hiçbir ülkede kiliseler kapatılmadı! Din adamları takibe alınmadı! Dini eserlerin yazılması ve okutulması yasaklanmadı! Kimse dini inancından veya kılık kıyafetinden dolayı suçlu sayılarak cezalandırılmadı! Maalesef, bu tatbikatların hepsi de fazlasıyla Ülkemizde görülmüştür! Bunun en canlı misali de zamanımızın en büyük âlimi, büyük Müceddid ve Mütefekkir Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’ne (ra) ve onun talebelerine yıllarca tatbik edilen hukuk ve insanlık dışı muamelelerdir. 

Bediüzzaman ve Lâiklik

Bugün, bütün dünyanın hürmet ettiği bu muhterem zat, 1948 yılında Afyon Savcısı (Müddeiumumîsi) ile Ağırceza Mahkemesi Reisi ve âzalarına hitaben verdiği uzun müdafaasında Lâikliği şöyle izah etmektedir: 

“Eğer lâik cumhuriyet soruyorsanız, ben biliyorum ki, lâik mânâsı bîtaraf (tarafsız) kalmak, yani hürriyeti vicdan düsturuyla dinsizlere ve sefahatçilere (haram zevk ve eğlencelere düşkün olanlara) ilişmediği gibi, dindarlara ve takvacılara (haramlardan kaçınanlara) da ilişmez bir hükümet telâkki ederim. ¹

Lâikliği en güzel bir şekilde tarif eden, yazdığı 6000 sayfalık ve hemen hemen bütün dünya dillerine çevrilen eşsiz Kur’ân Tefsiri Risale-i Nur ile yüz milyonlarca insana hâlâ müstesna bir eğitim hizmeti veren bu güzide insan, hayatının sonuna kadar sürgünde, hücre ve göz hapsinde bulundurulmuş, çeşitli sıkıntılara uğratılmıştır! Müteaddit zamanlarda 27 defa yüksek dozajlı zehirle zehirlenmiştir! Bütün bunlar Lâikliğe aykırı davranmak ittihamıyla yapılıyordu! Fakat, bu ittihamlarını bir türlü tutturamadılar. Ona bu sıkıntıları veren “Gizli Zındıka (dinsizlik) Komitesi” menhus ruhun asıl gayesi, Dine, Ahlâka hizmetini ve bunun için yazdığı ve tesiri çok yüksek olan Risale-i Nur Tefsiri’nin neşriyatını, engellemek idi! Heyhat!

Lâik Eğitim Ne Demek

Gerçek bir eğitimde Lâiklik fikri, doğru mânâsıyla algılanır ve benimsetilir. 

Uzun yıllar Ülkemizde olduğu gibi, Dinsizlik veya Din düşmanlığı şeklinde yorumlanan Lâiklik, gerçek eğitimde yeri yoktur! Çünkü insan sadece etten, kemikten, kandan ibaret maddî bir varlık değildir. Kalb, ruh, akıl, vicdan ve sair gibi, birçok mânevî letaifinin de bulunduğu ortak bir yapısı vardır. Onun için tam bir eğitimde maddî ve mânevî her iki yapısı da söz konusudur. Yalnız birini ele alıp, diğer kısmını, bilhassa mânevî yönünü ihmal etmek, gerçek bir eğitimle bağdaşamaz! Bu şekildeki eğitimin sebep olduğu çok büyük ve acı zararlarına karşılık insanlık –bilhassa Ülkemiz- hâlâ ağır bedeller ödemektedir!..

DİPNOT:

1- Şuâlar, s. 571, İstanbul – 2007. 

 

Okunma Sayısı: 2457
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı