"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Siyasete kurban edilen eğitim

Naci TEPİR
19 Ocak 2017, Perşembe
1923’ten bu yana, yani bizdeki Cumhuriyet Devri’nin bir hastalığı olsa gerek; hususuyla, tek parti ve darbe dönemlerinde iktidarı ele geçirenler, eğitimi hep resmî ideolojiye endekslemişlerdir.

Din, ahlâk, namus, dürüstlük mefhumlarından yoksun olan bu ideoloji, insanımızı şerefli mazisinden koparıp, kendi düşüncesine göre yetiştirmeyi hedeflemiştir! Dolayısıyla bölücü, darbeci, balyozcu, Ergenekoncu, terör ve sair zihniyetli eşkıyaların yetişmesi hep bu ideolojinin gayretleriyle olmuştur. Onun içindir ki, her defasında eğitim bu siyasete malzeme yapılmıştır. Yani eğitim siyasete kurban edilmiştir!. Oysa ki eğitimin (hususuyla bizdeki eğitimin) özet olarak asıl gayesi; inancına, vatanına, milletine, millî an’aneye bağlı, hür vemüsbet düşünceli, kâmil fertler yetiştirmektir. Böyle bir eğitim veya terbiye ise, aynı husûsiyetleri haiz öğretmenler ve hür bir eğitimle ancak mümkün olabilir. Hukuku devre dışı bırakmak manasında yorumlanan OHAL mahiyetinde jet hızıyla çıkarılan kararnamelerle değil!

ÖRNEK BİR  EĞİTİM VE EĞİTİMCİ

Kaynaklara ulaşıldığında bu konuda bir çok değerli görüş ve fikir bulunabilir. Meselâ zamanımızın en büyük ilim otoritesi Bediüzzaman Said Nursî’nin (ra) birçok konuda olduğu gibi, bu konuda da çok değerli görüş ve tesbitleri  vardır. Fert ve toplumları maddî manevî yönlerden en güzel şekilde tarif ederek, nasıl eğitileceği konusunda önemli izahatta bulunmuştur. 

Günümüzde ideal bir eğitimci olabilmek için, bütün dünyanın taktirini kazanan Bediüzzaman Said Nursî’nin, 70 dolayında dünya diline tercüme edilmiş olan “Risale-i Nur” eserlerinden faydalanmaya çalışması şarttır!

Örnek bir eğitimci, her şeyden önce yetiştiricilik ve rehberlik özelliğine sahiptir. Günün şartlarına göre devamlı olarak kendini yenilemeye ve yetiştirmeye çalışır. Mesleği ile ilgili gelişmeleri takip eder. Dolayısıyla çok okur, kaynaklardan en yüksek seviyede faydalanmaya çalışır. Devamlı olarak çevresindeki eğitici konumundaki kişilerle görüş alış verişinde bulunur. 

Ayrıca iyi bir eğitimci, iyi ahlâk ve fazilet sahibidir. Yalnız konuşmalarıyla değil, kılık kıyafet, temizlik hal ve hareketleriyle de örnek olmaya itina gösterir. Büyük İslâm Âlimi (Hüccetül İslâm) İmamı Gazali’nin (Ölümü M. 1112), iyi bir muallimin (eğitimcinin) nasıl olması konusundaki şu tesbitleri, örnek bir eğitimci için söz konusudur: 

“İyi bir muallim;

1- Öğrencilerine kendi çocukları gibi davranmalı;

2- Yalnız Allah (cc) rızası için çalışmalı, hiçbir şekilde maddî bir menfaat beklememeli (menfaat karşılığı olarak düşünmemeli);

3- Talebelerine nasihatlerini çekinmeden söylemeli;

4- Tedrisatında (dersini işlerken) kolaydan zora, bilinenden bilinmeyene, yakından uzağa bir yol takip etmeli (Bu prensipler, günümüzde öğretim kanunları olarak bilinmektedir.);

5- Tek hedefi kuvvet, gurur, kıskançlık değil, Allah’a (cc) yakınlaşmak olmalı;

6- Talebeyi kötü davranışlarından dolayı ikaz etmeli;

7- Kendi branşı dışındaki ilimleri kötülememeli, aksine, talebeleri ilgi alanlarına göre yönlendirmeli;

8- Talebenin bilgi seviyesinin üzerine çıkmamalı;

9- Talebelerin zekâ sınırlarına göre öğretim yapılmalı, ta ki zekâsı sınırlı olanların cesaretleri kırılmasın (seviyeye göre eğitim);

10- Öğrettiği bilgi ve güzel davranışları bizzat kendisi yaşamalı, yani ilmiyle âmil olmalıdır.”

Öğretmen mesleğini ustalıkla icra etmesi için, en başta talebeleriyle iyi münasebetler geliştirmeli. Bu münasebetler önce hissi olarak, sevgi ve saygı şeklinde başlar. Ayrıca, talebelerini her yönüyle tanımaya çalışır ve onu olduğu gibi kabul eder. Aksi taktirde iyi bir diyalog geliştirilemediği için başarıdan söz edilemez. Hele de soğuk tavırlar, sert görünüş, kırıcı olmak, aşırı ciddiyet, asık suratlılık gibi tavırlar, talebeler tarafından hiç de hoş karşılanmaz. Onlara karşı güler yüzlü, hoş görülü ve problemlerinin çözümü için yardımcı olunmalıdır. Onların da birer insan oldukları ve bir şahsiyet geliştirdikleri unutulmamalı. 

SORULAR

1- Siyasî baskı altındaki eğitim ne derecede sıhhatli olabilir?

2- Militarizmin kuşatması altında bulunan okullarda gerçek manada hür eğitim olabilir mi?

3- OHAL mahiyetinde çıkarılan KHK’larla bir çok özel okulun bir anda kapatılıp, sonradan bazılarının tekrar açılması, önce infaz, sonra beraat manasına gelmiyor mu? 

4- Aynı şekilde, çok sayıda öğretmen ve öğretim elamanının (akademik ünvanlarının alınması da dahil) yargısız vazifeden ihracının, eğitim camiasında ve toplumda husûle getirdiği büyük huzursuzluklar önceden hesap edildi mi?

5- 2016 yılı eğitim açısından bir başarı yılı mı, hezimet yılı mı olmuştur?

Okunma Sayısı: 1393
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı