"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Uyutmak ve uyuşturmak

Naci TEPİR
13 Aralık 2018, Perşembe
Daha önce, Türk Millî Eğitim sistemini altüst eden, Türkiye’yi parçalayacak alt yapıyı teşkil eden ve 27 Aralık 1949 tarihinde imzalanan “Fulbright Commission” Anlaşması”ndan bahsetmiştim.

Bu anlaşma Türkiye ve ABD Hükümetleri Arasında imzalanan ve Türk Millî Eğitimini şekillendiren bir “Eğitim Komisyonu” kurulması ile ilgiliydi. 

Bu anlaşma”nın bir hususiyeti; Türkiye’de yetiştirilecek Amerikan taraftarı kadroların eğitilme şeklinin tesbiti ve bu iş için lüzumlu masrafların T. C. Hükümeti tarafından karşılanmasına dair olup, birinci maddesi şöyleydi: 

“Türkiye’de, Birleşik Devletler Eğitim Komisyonu adı altında bir komisyon kurulacaktır. Bu komisyon, statüsü bu anlaşmayla tesbit edilen ve parası TC Hükümeti tarafından finanse edilecek olan eğitim programlarının yönetimini kolaylaştıracak ve TC ile ABD tarafından tanınacaktır.

“Kurulacak komisyonun, dördü TC vatandaşı, Dördü de ABD vatandaşı (ikisi mutlaka CIA ajanı) olmak üzere sekiz üyeden oluşacaktır. ABD’nin Türkiye’deki diplomatik misyon şefi, komisyonun fahri başkanı olacak ve alınan kararlarla ilgili oylamalarda, oyların eşit olması halinde kararı komisyon başkanı verecektir!

Bu anlaşma doğrultusunda, Millî Eğitim Bakanlığı’nda bugün çalışmalarını “tesirli” bir şekilde sürdüren ve personel politikalarından ders programlarına kadar, pek çok konuda stratejik kararlar teklif edebilen, “Millî Eğitimi Geliştirme” adlı bir komisyon vardır. 1994’de yapılan bir araştırmaya göre 60 personeli olan bu komisyonda çalışanların üçte ikisi Amerikalıydı. 

Bu gelişmeleri öğrenince insanın aklına İster istemez çok soru geliyor. Meselâ; “Bu güne kadar yapılan militarist dayatmalar, yönetmeliklerde yapılan, ardı arkası kesilmeyen değişiklikler, karma eğitim yoluyla ahlâksızlığın tevessü etmesinde, ders kitaplarındaki çarpıtmalarda, kısacası, eğitimin yozlaşmasında bu komisyonun hissesi nedir?” Ayrıca, Atatürkçülük konusunun daha da genişletilerek tesirli bir şekilde işlenmesi ve önceki yıl kaldırılan Andımız isimli hoyrat parçanın tekrar mecburi hale getirilmesi de yine bu komisyonun marifeti mi? 

Diğer taraftan, ülkeyi adeta hoyratça yabancılara peşkeş çeken, milletin geleceğini ipotek altına alan anlaşmalara imza atan idareciler, -meselâ İsmet İnönü- hangi akla ve kimlere hizmet ediyordu? 

Bütün bu gelişmeler uzun yıllar halktan saklanmıştır. Yani halk uyutulmuş ve uyuşturulmuştur. Öyle bir hale getirildik ki, düşünmesini, hattâ, ağlamasını bile bilmiyoruz! 

FAYDASIZ İTİRAFLAR

Yıllar sonra 1963’te İsmet İnönü, bahsi geçen zararlı anlaşmalarda bulunduğunu itiraf ederek, çaresizlik içerisinde özür beyan etmek istemiştir. Bu açıklamasını da, ya hesaba çekilmek korkusundan, yahut gelecek kuşakların tahkirinden korunmak için, ya da başka bir uyutma ve uyuşturma politikası için yapmış olabilir! 

Ne yazık ki, bu uyutma ve uyuşturma politikası hâlâ çeşitli şekillerde devam ettirilmektedir!

Okunma Sayısı: 1325
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı