27 Kasım Cuma sabahı, Ankara’nın hizmet erlerinden Erdinç Adıbelli kardeşimizden bir mesaj geldi. Gelen mesajda, Bilâl Işıklı’nın vefat ettiği bildiriliyordu.
Gözlerim yine, 40 küsur sene öncesinin Ankara’sına, gençlik yıllarımıza gitti. Kırşehir’in Bozlak yaylasının bir Anadolu çocuğu olarak Ankara’ya okumaya gelmiş, dershanelerimizde ikamet ediyordu. Akrandık, çok hoş, güler yüzlü, yumuşak huylu bir kardeşimizdi. Birçok defalar, umumî sohbetlerde, çeşitli hizmet vesileleriyle bir araya gelip sohbet ederdik.
Matematik bölümü okuyordu ama edebiyata düşkün, şair, aynı zamanda da, memleketi Kırşehir’in âşık özelliğini de taşıyordu. Fakat o, sazının tellerine müsbet mânâda dokunur, müsbet müzik yapardı. Bizim tertib ettiğimiz bazı gecelerimizde de çıkar, orada hem çalar hem de söylerdi. Öğretmen olarak mezun olduktan sonra, hem öğretmenliğini yapıp, hem de matematik ile alâkalı birçok ders kitapları yayınlayarak, talebelere yardımcı olmuştu.
O, mezun olup, biz de Ankara’dan ayrıldıktan sonra, seyrek de olsa görüşüyorduk. Fakat ondan aldığımız haberler hep iyi yöndeydi. Emekli olduktan sonra, zannedersem bir ara dershanecilik de yaptı. Çok talebe yetiştirmişti. Zaman zaman haberlerini filan alsak da, görüşemiyorduk. Bazen, mazi ile alâkalı hatıralar aklıma gelince, o zamanki arkadaşlarımızı düşündüğümde, “kim nerede, ne yapıyor acaba?” diye düşündüğümde, Bilâl kardeşimiz de aklıma geliyor, “acaba yine âşıklığa devam ediyor mu?” diyordum.
İşte, Ankara’dan gelen o mesajla rahmet-i Rahman kavuştuğunu öğrendik. Birkaç senedir bazı hastalıklardan muzdarip olduğunu biliyordum. Allah rahmet eylesin Bilâl kardeşimize… Makamı cennet olsun inşâallah! Bu vesileyle onu yâd edip, tâziyetlerimizi ve Fatihalarımızı hatırlatmış olarak, akraba, eş ve dostlarına sabırlar dilerim.