"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Detox bitmesine bitti de...

16 Aralık 2018, Pazar
Nasıl giriş yapsam nasıl giriş yapsam, böyle giriş yapsam. Yaptım. Bugün pazar. (Hadi canım şaka yapıyorsun)

Ancak bu pazarın diğer pazarlardan bir farkı var. Bu pazar SOSYAL MEDYA DETOXUMU BİTİRİYORUM!! alkış alkış alkış alkış. Evet, tamam peki o kadar da farklı bir pazar değilmiş şimdi fark ettim. Aslında şöyle kafanızdan kaba bir hesap yaptığınızda bu detoxun tam 30 gün sürmediğini anlayacaksınız. Belki de anlamazdınız, ama şimdi ben söyleyerek kendimi ele verdim. Aferin ben. 30 günlük detoxumun 30 gün sürmemesinin iki sebebi var. Birincisi 4 hafta 1 ay sayıldığı ve 1 ay da matematikte her zaman 30 gün sayıldığı için, aslında 30 gün diyebiliriz. İkincisi ise sosyal medya hesaplarının 30 gün kapalı kaldığında ilelebet silinmesi. Bu da beni biraz korkuttu. Çünkü işte. Tamam bu kadar açıklama yeter zira biraz daha “30 gün detox” dersem bayılıcam.

NE İŞE YARADIYSA!..

Size biraz bu detoxun ne işe yaradığından, bende neleri değiştirdiğinden bahsetmek istiyorum. Çünkü bir şeyler sonuç almak için yapılır ve madem bir şeyler yaptığımı anlattım sonuçlarını da anlatmalıyım. Şu hiç su götürmez bir gerçek ki, sosyal medya kullanmamak benden hiçbir şey götürmedi, aksine bana çok şey kattı. “Hiçbir şeyden haberim olmaz, ben zaten sırf eş, dost, akraba ne yapıyor görmek için kullanıyorum, Ülke’den bîhaber mi olalım?” ve benzeri cümleler külliyen doğru olmayabilir. Aksini iddia eden... aklıma bir şey gelmedi, aksini iddia etmeyin. Çünkü gerçekten her şeyden haberdar olmak kadar belâlı bir şey yok hayatta. Bilmem gerektiği kadarını tabiî yollardan, meselâ insanlarla konuşarak ya da gazete okuyarak, öğrenebiliyorum. Bir de şöyle bir durum var ki, malûmu ilâma hiç gerek yok. Meselâ bir ara deprem oldu ben detoxtaydım. İnanmayacaksınız, ama Twitter kullanmayanlar da depremi hissetti. Oluyor yani böyle şeyler inanın. 

TÜRKİYE ALGISI... TOZ PEMBE...

Eksileri yok mu hiç diyeceksiniz, olmaz mı canım taaabiiki var. Meselâ gözümdeki Türkiye algısı tamamen değişti. Bir takım haber kaynaklarını takip edemediğim ve gerçek vatandaşlar gibi dışarı çıkıp, esnafın halini görüp, alış veriş yaptığım için eskiden Çedile in Wonderland olan güzel ülkem bir anda Dante’nin Cehennem’ine dönüşüverdi. Bu kadar gerçekliğe gönlüm dayanmıyor artık, gözlerime toz pembe boyalar sürülsün istiyorum. Her şey güzel olmasa bile, güzelmiş gibi gösterilsin istiyorum. Yayın yasağı gelen konuların (bu arada inanmayacaksınız, ama gerçek hayatta yayın yasağı diye bir şey yok; şimdi Edirne’den söylediğim bir sır kulaktan kulağa “bak kimseye söyleme” yakıtıyla Kars’a bir saniyede ulaşabilme kapasitesine sahip) 7 km yakınına bile yaklaşmayayım, Minik Ada gibi kendimi müziğin ritmine kaptırayım istiyorum. Ama sonuç hep bir hüsran hep bir sahneden düşüp parçalanmak oluyor.

NE DE OLSA DETOX BİTTİ...

Hazır Minik Ada’dan söz açılmışken, elim kaza hepimizi derinden sarstı. Yapay zekâ bu sefer güldürmedi. Tarkan ben bi de 80 milyon yine bir olduk teknolocinin yolunda, Yavru Vatan Kıbrıs bile bayrakları yarıya indirdi. Arkadaşlarla toplaşıp bi kutu meyve suyu alalım, ziyaretine gidelim dedik HASTANEDEN İÇERİ SOKMADILAR. NEYMİŞ EFENDİM HASTANIN DURUMU CİDDİYMİŞ, YAPAY ZEKÂYA DUYGU BULAŞTIRIRMIŞIZ BİLMEM NEY! DOLDURMUŞLAR ODAYA ÜÇ BEŞ MUTFAK ROBOTUNU, ETLİ EKMEK-SÜT GÜYA HASTA ZİYARETİ! YA Bİ KERE ELENTİRİKLE SÜT TEMAS ETTİRİLMEZ, BENİ BURDA BAĞIRTIYORSUNUZ!!! 

Neyse ben bir eğitimciyim, sakinliğimi korumalıyım. Biz öğretmenler her zaman suhuletli insanlar olmuşuzdur. Yeri gelir ehliyetimiz kırılır yeri gelir gönlümüz, ama biz hep gidip bi yüzümüzü yıkayıp geliriz ve hiçbir şey olmamış gibi dersimizi anlatır maaşımızı alır çıkarız. Bazen de öğrencilerimize çöl simülasyonu yaptırırız, bir damla su vermeyiz sonra da bunu balladıra ballandıra anlatırız, ama bunları hep geleceğe dayanıklı nesiller yetiştirmek için yaparız. Ülke şartlarında gerekirse susuz kalıp varımızı yoğumuzu zam yapılması bir gereklilik hatta gereklilikten de öte bir vatan görevi olan makamlara vermeliyiz. 

Bu fakir gerekirse tavuk döner vitrinine ekmek banar, ama şânımıza, şöhretimize efendime söyleyeyim halılarımızın rengine yahut ağaçlarımızın ısıtılmasına zeval getirtmez. Şindilik Çedile Hanım Ana Haber Bülteni’nden bu kadar efenim. Yazımızı beğendiyseniz Twitter > @yasyapazarola hesabımızdan beğenip paylaşmayı, ve yeni içeriklerimizden haberdar olmak için Twitter > @cedilehanim hesabına girip “Takip Et” butonuna basmayı unutmayın lütfen. 

ÇEDİLE HANIM

Etiketler: Pazar Ola
Okunma Sayısı: 1134
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı