"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sınıfta kalan çaylak

22 Mayıs 2011, Pazar
Sene 1998 idi. Dile kolay tam 5 senedir ilkokuldaydım...

Dile kolaydı çünkü o yıllarda şimdiki gibi zaman bu kadar hızlı geçmezdi... Öyle ki, o, 10 dakikalık teneffüsler bile oynanan bir maçın zevkini çıkaracak kadar uzun zamanlardı... 5 sene sonunda, hem benim hem de takım için en doğru yerin kalede oynamam gerektiği sonucuna vardıktan sonra bile, bu maçların zevki daha da artmıştı. Çünkü çoğu zaman kalede bir Nihat Doğan, bir Sabri Sarıoğlu gibi oynuyordum.
Sene 1998 idi ve ben ilkokul 5’teydim... Bu geçen beş senede sınıfta kalmak şöyle dursun... Karnelerimin not haneleri her dönem peki iyi’den başka bir şeyle dolmazdı... Bu notları lâf olsun diye değil hakkettiğim için aldığımı bilirdim, çünkü sınıfta bir tek benim karnem pekiyi değil yıldızlı pekiyi gelirdi...
O sene sonundaki karne gününde de artık 5 yılın verdiği büyük bir rahatlık ve alışkanlıkla yine bütün derslerimin yıldızlı pekiyi geleceğini biliyordum... Öğretmenimiz (ki daha sonraki okul yıllarımızda onlara “hocam” diyecektik), karnelerimizi dağıttığında hiçbir şey beni şaşırtmamış ve karnem aynen beklediğim gibi gelmişti... Ama yanlış giden bir şeyler vardı karneler dağıtıldıktan sonra... Öğretmenimiz her zamankinden farklı konuşmaya başlamış ve her konuştuğu kelime de benim canımı acıtır hale gelmişti... Allah’ım ne oluyordu? Gelecekten, gelecekteki tahsilimizden, gelecekteki hayatımızdan, geleceğimizde oluşacak değişikliklerden... Allah’ım hep gelecekten bahsediyordu bu kadın! Peki neden şimdi söylüyordu bunları? Ne güzel beş sene boyunca öğretmenlerimle, arkadaşlarımla, okulumla gül gibi geçinip gidiyordum... Bunlar benim geleceğim değil miydi? İşte ayrılıktan da söz etmeye başladı... Ama benim geleceğimde zaten hep onlar yok muydu? Bu ayrılık da neyin nesiydi... Ben, oturduğum sıramda bu düşüncelere dalmış haldeyken, birden yanağımda bir öpücük hissettim...
Kafamı kaldırdım... Bütün sınıf birbiriyle öpüşüyor, kucaklaşıyor ve ağlaşıyordu... Sınıf vedalaşıyordu... Kalbime bir ok gelip saplandı... Başımı tekrar öne eğdim, dudağımı büktüm, ellerimi kavuşturdum... Ben ne kimseye bir tek lâf edebildim, ne bir kimseyi öpebildim, ne sarılabildim, ne de ağlayabildim? İçim taş olmuştu sanki... Kalbim acıdıkça acıyor, battıkça batıyordu... Ne yani, teneffüslerde Kemal’in saçlarını çekip kaçamayacak mıydım bir daha? Peki Ceylan’ın penaltılarını kim kurtaracaktı artık? Kantinin o güzelim tostlarını nereden bulacaktım sonra? Sınıftaki masa örtüsünü kim yıkayacaktı öğretmenimizin? Başım öne düşmüştü bir kere... Ne yapsam kendime gelemiyordum... Derken anons sesini duydum hoparlörlerden, tören için aşağıda toplanacaktık... Herkes çıktı... Kafamı kaldırdığımda son olarak öğretmenimizin masasından çantasını alıp koluna taktıktan sonra sınıftan çıkışını gördüm... Ben çıkamamış sırama çakılı kalmıştım... Kollarımdan tutan iki el hatırlıyorum... Sağımda Şeref, solumda Halil beni çakılı kaldığım sıradan kaldırmaya çalışıyorlardı... Kafamı kaldırdım bir Şeref’e bir de Halil’e baktım... Zaten bükülmüş dudaklarım, kırılmış kalbim, yanmış ciğerim bu ana daha fazla dayanamadı... Hıçkırıklara boğulmuştum ve beni sınıftan çıkarıyorlardı... Ama ben sınıftan çıkmak istemiyordum... Ben “Sınıfta kalmak istiyordum!”  Çıkmadım; inat ettim; direndim çünkü bu son çıkışım olacaktı sınıftan... Tekrar sırama yapıştım ve hıçkıra hıçkıra ağladım, ağladım, ağladım... Ve işte 5 senelik ilkokul hayatım boyunca ilk kez ben de “Sınıfta kalmıştım” hem de bütün derslerim yıldızlı pekiyi iken, hem de hiç ummadığım bir şekilde...

Çetin Kaska
Okunma Sayısı: 5314
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı