"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yoğunluğumdan faydalanıp espiri yapmayın lütfen...

21 Ekim 2018, Pazar

Pool'luk

Taktakvim: “Yok öyle yağma, bidonunu kapan gelmesin: En ucuz benzinin Türkiye’de satıldığı haberi Avrupa’yı kasıp kavurdu!”

BiHaber: “Dolar’dan TL karşısında tarihîs hezimet…” 

Astar: “Türkiye yeni bir ekonomik başarı hikâyesi yazmaya başladı.”

***

Eyylence

Değerli kardeşlerim

Duydum ki Çinliler bir ay projesi üzerinde çalışıyorlarmış. Yapay bir ay üretip uzaya yollayacaklarmış. Bu ay, Çin üzerinde durup orayı aydınlatacak ve böylece sokak lambalarının yaktığı elektrikten tasarruf edeceklermiş. Ne kadar ışık yayacak derseniz, bizim bildiğimiz Ay’ın parlaklığından sekiz kat fazla olacakmış. Işığı, seksen kilometre yarıçapındaki bir alanı aydınlatabilecek diyorlar. Ne zamana bitirmeyi planlamışlar biliyor musunuz? Tam 2020 yılında. Yahu, Almanları biliyorduk da Çinliler de bizi kıskanıyormuş ya... Bizim 2023 vizyonumuz bütün dünyaya örnek oldu. Keşke bunu herkese duyurmasaydık. Herkes o tarihten önce en önemli işlerini bitirmeye çalışıyor. Neden, çünkü o tarihte biz herkesten önde olacağız. 

Şimdi, bizde bir grup insan çıkıp “Çinliler yap’AY’, biz seyredeyruk” diyecek. Bunu diyenler, ya cehalet, ya da hıyanet içindedir. Hiç olmadı, terör örgütlerine üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek çalışmalarına destek veriyorlardır. Belki de sübliminal mesajlar vererek darbeye zemin hazırlıyorlardır. Bir şık daha var ki, bunların hepsi birden geçerli olabilir. Bu cahillerin bilmediği ya da duymak istemediği bir projemiz vardı, siz biliyorsunuz: “Ay’a dört şeritli yol yapmak!” Bunu duyan Çin, ay yapmaya karar vermiş. 2071 için projelerimizi şimdiden söyleyip millete malzeme çıkarmaya gerek yok. Zamanı gelince açıklayacağız, sürprizlere hazır olun…

***

Ali nerede?

Temeller nasıl atılırsa bina ona göre şekillenir.

Temeli sağlam atılan her bina, tüm felâketlere dayanma gücünü elde eder. İnsan da öyle; ana kucağından, ilköğretim seviyesine ulaşıncaya kadar, geçen zaman içerisinde, çocuklar üzerinde kurulacak olan sağlam dengeler, bireyin, ileride ne kadar zorlukla karşılaşırsa karşılaşsın, azmiyle, iradesiyle, bilgisiyle, sevdasıyla aşacak FERTLER OLACAĞI KESİNDİR.

İlkokul fişleri herkesin yakından bildiği bir hatıralar dizisidir. Öğretmenin koca koca harflerle kâğıtların üzerine yazıp sınıfın kara tahtasının üzerine astığı kelimeler, cümleler, harfler, sayılar...

Birinci sınıfta okumayı yeni öğrenen öğrencilere sürekli tekrarlattırılan fiş okumaları. Yani hepimizin az veya çok yaşadığı bir olay.  

Aslında bu hadise aynı zamanda  büyük bir gerçeği  de içinde barındırıyor.

Bu gerçek ne biliyor musunuz?  Hali hazırda yaşadığımız toplumun gerçek yüzü...

Yukarıda dedik ya; temeller nasıl atılırsa bina ona göre şekillenir diye...

Herkes ortaya koyduğu mahsulün, sonuç itibariyle ne doğurduğunu görmek ister, öyle değil mi? İşte sonuçlar...

Ülkelerde okutulan İLKOKUL BİRİNCİ SINIF FİŞLERİ... (Anti parantez şunu belirtelim, hali hazırdaki eğitim sistemimizde fiş olayı kalkmış durumda. Bu olay geçmişte yaşanan gerçek bir hadisedir)

ALMANYA; Öncelikle çocuklara; ’’ HAYAT ÜRETİM VE DİSİPLİNLE BAŞLAR’’ cümlesini öğretiyormuş... (Sonuç, gençler iş başında)

İNGİLTERE; öncelikle çocuklara ‘’GEÇMİŞİNİ BİLMEYEN, GELECEĞİNİ TAYİN EDEMEZ.’’ cümlesini öğretiyormuş. (Sonuç, gençleri iş başında)

JAPONYA; öncelikle çocuklara ‘’YAŞAMAK İÇİN ÜRETECEKSİN’’ cümlesini öğretiyormuş. (Sonuç gençleri iş başında)

VE TÜRKİYE; öncelikle çocuklara ‘’ALİ ATA BAK! ALİ ATA İYİ BAK!  BAK ALİ BAK! cümlelerini öğretiyorlar(mış)…(Bizde sonuç, gençliğin yüzde sekseni işsiz.. Hayattan bîhaber, çalışma azmi yok, çalışma şuuru yok. Vakitleri, internet salonlarında daha da ilerisi, GANYAN bayilerinde AT izi sürmekle geçmekte… Kısa yoldan para kazanıp köşeyi dönmenin hayaliyle ömürlerini heder etmektedirler… Yani diyeceğim o ki, temelleri sağlam atılmamış köksüz bir nesil… İşte ülkemizin içine düşmüş olduğu temel sorun...)

Orhan Alagöz

***

Konsolosluktaydım

Selêmlar ve hayırlı Pazarlar sevgili PazarOla okuyucuları! 

Geçtiğimiz hafta maalesef aranızda değildim. Ama çok geçerli bir sebebim var. Erasmus işlemlerini halletmek için konsolosluğa gitmiştim, ama içeride çıkan bir arbede sonucu kayboldum. Artık nasıl kaybolduysam 1 haftadır içeride kendimi arıyorum, ancak bulabildim. Konuyla ilgili daha detaylı açıklama yapmıycam. Gerek yok çünkü. Böyle bir sorunu dile getirip de ülkemizi zor duruma sokmak istemem. 

Ben içerdeyken, (böyle söyleyince de cezaevine girmiş gibi oldum, Allah korusun!) ülkede yine çok değişik hadiseler vuku bulmuş. Dolar düşmeye başlamış meselâ! Öyle olunca ben de zamlar geri alınmıştır deyip bir alış verişe çıkayım dedim, ama maalesef fiyatlarda hiçbir değişim göremedim. Demek ki neymiş? Piyasadaki fiyat artışlarının da dolarla alâkası yokmuş. Yani aslında bunlar bize hep söylendi, söyleniyor, ama biz mi sağır olmuşuz anlamıyorum gerçekten.

Bir başka gelişme ise Pastör Brunson’un ilk uçakla kendi ülkesine iltica etmesi. Arkasından takviye ekip olarak bir miktar boyoz yolladık. Yazık 20 yılın alışkanlığı, bir anda bırakılmaz. Ayrıca fark ettiyseniz, hep söylediğim gibi, ekonomideki durumun Brunson’la da alâkası yokmuş. Evet, salık verildiği günden beri dolar düşüyor. Ama bu demek değil ki Brunson tahliye oldu diye dolar düştü. Hayır. Dolar zaten yılın bu zamanlarında Dünya’nın eksen eğikliğine bağlı olarak düşer. 

Yılın bu zamanlarında düşen başka bir şey daha var, kişi başına düşen doğalgaz parası. Meselâ bizim evde kişi başına baya bir doğalgaz parası düşüyor. Henüz kaloriferleri yakmaya başlamamış olmamız göz önüne alınırsa, bu gelen aşırı yüksek faturaların tek bir açıklaması olabilir. Eminim siz de benimle aynı şeyi düşünüyorsunuz. DIŞ MİHRAKLAR!! GÜL GİBİ YAŞAYIP GİDİYORUZ, AMA BUNA KATLANAMIYORSUNUZ BİLİYORUM!! 

...Ne diyordum? Kusura bakmayın içim geçmiş açıklama yaparken uyuyakalmışım. Ama tabi bunlar gayet insanî durumlar. Sonuçta uyku da vücudumuzun bir ihtiyacı. Bu ihtiyacı karşılamadığımız zaman, kendimize, dolayısıyla Allah’ın bize verdiği emanete, zulmetmiş oluyoruz. Biz kimiz ki Rabbimizin nimetlerine zulmedelim? O zaman hazır mısın Türkiye? Üç deyince şimdiye kadarkilerden daha derin bir uykuya dalıyoruz. ÜÇ! 

Çedile Hanım

***

Bayım

- Acılar da olmasa ne iyi olurdu bayım? 

İnsanın kendini zayıflatan keyif alıcı şeyler için bütün varlığını harcarken, kendini geliştiren acılardan bu denli kaçmak istemesi garip değil mi? Canlılar acılara tutunarak yükselir. Keyfilikleri ile tükenirler. 

 

- Bayım maalesef gerçek dost kalmadı, tek dost Allah’tır. 

Ben o kadar karamsar değilim. Allah’ı hatırlatan insan “gerçek dost”tur aslında. 

Ahmed Safa

***

Teşekkür

Mezar taşının tabiî ortamında yetişmesine müsaade ederek onu kesmeyen Belediyemize ecdada karşı sergilediği bu örnek tavrından dolayı çok teşekkür ediyoruz...

Etiketler: Pazar Ola
Okunma Sayısı: 2121
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı