Said Nursi Ramazan Risalesinin Yedinci Nüktesinde Ramazanın bereketinden ve uhrevi hayatımız açısından sağladığı kâr ve kazançlardan bahsederken şöyle diyor: “Ramazanı-ı Şerif bu fani dünyada, bu fani ömür içinde ve kısa bir hayatta baki bir ömür ve uzun bir hayat-ı bakiyeyi tazammun eder, kazandırır. Evet, bir tek Ramazan, seksen sene bir ömür semeratını kazandırabilir. Leyle-i Kadir ise nass-ı Kur’an ile, bin aydan daha hayırlı olduğu, bu sırra bir hüccet-i kâtıadır.”1

Bir insan ömrü seksen sene civarında kabul edilirse, müellif burada bir tek Ramazanın bir insan ömründe elde edilecek manevi neticeleri ve meyveleri kazandırabileceğini söylüyor. Buna delil olarak da Kadir gecesinin bin aydan daha hayırlı olduğunu ifade eden Kur’an ayetini gösteriyor.2 Kadir gecesinin Ramazanın hangi gecesi olduğu konusunda ihtilaflar olmakla beraber onun bu ayda olduğuna dair ihtilaf bulunmuyor. Dolayısıyla Kur’an’ın bu ayeti ışığında bakıldığında -içinde bu gece bulunduğu için- bir tek Ramazan bin aylık yani seksen yıllık semerata vesile olabiliyor. 

Kadir gecesini bin aydan daha hayırlı kılan, -aynı adla anılan surenin ilk ayetinde ifade edildiği üzere- Kur’an’ın bu gecede indirilmiş olmasıdır. O halde kadir gecesinin kıymeti ile Kur’an’ın nüzulü arasında doğrudan bir alakanın bulunduğu anlaşılıyor. Müfessirler ayet-i kerimede süreç içinde, parça parça indirmeyi ifade eden “nezzele” fiili yerine bir anda indirmeyi ifade eden “enzele” fiilinin kullanılmasından hareketle Kur’an’ın Kadir gecesinde uluhiyet makamından dünya semasına indirildiğini ifade ediyorlar. Bazı müfessirler bu ayeti Kur’an’ın ilk inmeye başladığı gece olarak anıp bunun da Kadir gecesinde gerçekleştiğini ifade ediyorlar3. Ağırlıklı yorum ilk anlayış olmakla beraber, -durum ne olursa olsun- ayet-i kerime Kadir gecesinin değerinin Kur’an’ın inzalinden kaynaklandığını açıkça beyan ediyor. 

Bu hakikat, düşünüldüğünde, pratik hayatımız açısından çok önemli bir mesaj veriyor. Biz, Ramazanda Kur’an’la muhatabiyetimize bağlı olarak onu ne kadar çok kendi dünyamıza, kendi algı ve his alemimize indirebilirsek Ramazanımız o kadar kıymetli oluyor. Bunun da yolu Kur’an’ı hem aklımıza hem kalbimize okutmaya çalışmaktır. Bunun için bir taraftan onu lafzen tilavet ederken bir taraftan da onun mânâ ve hakikatlerini anlatan meal ve tefsirlerden faydalanmak gerekiyor. Müellifin ifadesiyle, Kur’an’ın “mucize-i maneviyesi” olan Risale-i Nur’un bu noktada özel bir yerinin olduğu muhakkaktır. 

Metinde ifade edildiği üzere, dünya hayatı fani ve herkesin dünyadaki ömrü de sınırlı. Ama bu fani dünyada, sınırlı bir ömürle baki bir hayatı kazanma imkanını Cenab-ı Hak lütfüyle ihsan ediyor. İşte Ramazan ayı bu. Madem Ramazanda böyle bir sır var, o halde herkesin samimi niyet içerisinde oruçla, Kur’an tilavetiyle, Kur’an hakikatlerinin dillendirildiği kitapları mütalaa ile bu Ramazanda seksen yıllık ömür sevabını kazanması için gayret sarf etmesi gerekiyor!

Dipnotlar:

1- Mektubat (İstanbul 2020, YAY), s. 399.

 2 -Kadir 97/3.

 3- Said Özervarlı, “Kadir Suresi”, DİA, XXIV, 139-140.