"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir hizmet sevdalısının hayat ve hizmet hikâyesi

Raşit YÜCEL
23 Ekim 2016, Pazar
Geçtiğimiz hafta Hakk’ın rahmetine kavuşan Sâdettin Çelik Ağabey ile 1998 yılında yapmış olduğumuz bir görüşmede, hayat hikâyesini dinlemiş ve not almıştık. Rahmete vesile olması dileği ile, hayat hikâyesini kendi anlatımıyla değerli okuyucularımıza takdim ediyoruz.

Aslen Ordu Mesudiye’liyim. 1981 yılından beri Adapazarı’ndayım. 1963 senesinde mezun olunca askerlik vazifesiyle Midyat’a tayin oldum. Bir yıl sonra 1964 senesinde tayinim Tunceli’ye çıktı. Orada da pek rahat edemedim. Ama Cuma ve oruç ibadetimi yerine getiriyordum. 1969’un sonuna doğru, Kur’ân dersi alma ihtiyacı duydum. Tozlu Camii’nde kurs veriyorlardı, buraya katıldım. O arada “Envaru’l-Âşıkin” ve “İslâm İlmihali” aldım ve şevk ile okumaya başladım.

Bu arada Orhan Camii’nin müezzini de derse gelmeye başladı. Bizimle tanıştı. Nur Talebesiymiş. İbrahim Çolak Hoca bizi çok dikkat ve itina ile kendisine dost edinmişti. Bana bir gün “Müftünün evinde bir sohbet var” dedi. Ben çekindim, o gün gitmedim. Tekrar “Müftünün evine gidelim” dedi.  Bana sonra bir-iki Risale verdi. Sonra ben de bir çekingenlik geldi. Korkuyordum. Bir gün vazife anında “Divan-ı Harbi Örfi”yi okudum. Büyük biri olduğunu anladım. Kitabı korkudan sobaya atıp yaktım. 

Sonra yine müftünün evine dâvet etti, gittik. Ama yine çok evhamlı idim. “Eyvah bizi bu defa yakalayacaklar” diye endişe ediyordum. Eve girdik birçok ayakkabı vardı. İçeride tatlı bir hal gördüm, hepsi pırlanta gibi insanlardı.

Tanışma oldu. Birkaç tane astsubay da vardı. Bir ders yapıldı. Ders çok hoşuma gitti. Eğer Nurculuk böyle ise benim hoşuma gitti. İlk olarak Mektubatı aldım. Sonra albay beni çağırdı. “Sen Nurcuların toplantısına katılıyormuşsun” dedi. Ben de İbrahim Hoca’nın iyi bir insan olduğunu söyledim. Bana, “sen bunlar ile ilgini kes, bak ben de namazımı kılıyorum” dedi.

6 Mayıs 1972 senesinde bizde ders yaparken, baktım bizim evin önünde bir askerî araç durdu. Arkadaşlara sakin olmalarını söyledim. Bizi karakola götürdüler. Birazdan dersanedekileri de getirdiler. Komiser ile tartışmaya girdik, öyle ki neredeyse kapışacağız. Sonra emniyet müdürü geldi ve komiser ile anlaşmazlığımızı ona da anlattım. O devreye girdikten sonra “Sâdettin ne derse yazacaksın” dedi.

Bizi o gece disiplin odasına bıraktılar. Diğer arkadaşları da başka karakollara götürdüler. Bizi İstanbul Selimiye Kışlası’na götürdüler. Ordu komutanı Faik Türün Paşa idi. Burada onun çok faydasını gördük. Paşa bizim yanımıza geldi. Cezaevi arabasına bindik, Alemdar Askerî Cezaevine vardık. Orada bir hafta kaldık. Türün Paşa tekrar geldi. Ona “ayin yapıldığını” söylediler. O da “Ayin falan olmaz” diye cevap verdi ve sonra bizi tahliye ettiler. Türün Paşa’nın tesirini orada açıkça gördük. 

Ben vekâletimi Bekir Ağabey’e verdim. Beni buradan Silvan’a sürdüler, tayinin durması için temasa geçtik. Bayram Ağabey’in yanına uğradık. Sonra Bekir Ağabey’e durumu intikal ettirdik. Askerlikten ayrılıp hizmette bulunmak istediğimizi anlattık. Bu arada İzmir Mahkemesi durumu vardı. Yeni bir yazıhane tutulmuştu. Dedi ki, “Çamaşır makinen var mı?” Ben önce ne demek istediğini anlamadım. Meğer bu söz, “evli misin?” anlamına geliyormuş. Mahkeme beraat ile neticelendi. 

Dersane yoktu Silvan’da. Sonra bir odalık dersane tuttuk. Yatılı bölge okulundaki öğrencileri hedef aldık, köylere, kırlara gittik. Bir müddet sonra burada solcuların hedefi olmuştuk. Aleyhimizde beyanname neşrettiler. Daha sonra bizi mahkemeye verdiler ve görevden el çektirdiler. Arkadaşlarımız bana Adapazarı’na dönmemi söylediler. Ben dersaneye hizmete devam ettim. Sonra beraat ettiğimizi öğrendik. Bir ay savcı bu durumu geciktirmiş. Sonra bir tel çektiler ve açıkta kaldığımız müddetçe maaşımızı aldık, göreve tekrar başladık. 

Dersane kapanmıştı. Biz tekrar açtık. Kalenin giriş yerinde idi. Talebeler yine gelip gidiyorlardı. Burhanettin Bilmez, Halim Bilici, Abdurrahman Turan gibi kardeşimiz orada yetiştiler. Sonra durumu müsait olanlardan para toplamak istedik, arsanın pazarlığını yaptık.  Arsanın parasını temin ettik. Plan da hazırdı zaten. Batman dersanesinin planını alarak o tarzda yapmak istiyorduk. Tayinim bir yıl ertelendi. Fiilen inşaata başladık. Van’a gittik. Erol Kuralkan bize elektrik malzemelerine taahhütte bulundu. Çevre illeri gezdik, Adapazarı’na gittik, inşaatın maddî imkânlarını temin ettik. 

1976’da hizmete açıldı dersane. Bir gün göreve yirmi dakika geç gelmemden dolayı beş gün hapis cezası verdiler. Sonra evde arama yapılmış, kitapları götürmüşler. Bundan daha sonra beraat ettik, kitapları iade ettiler.

Her üç ayda bir Genelkurmay’a hakkımızda bilgi gidiyordu. Bir gün bir tuğgenerale çıkmıştım. O da bana “İslâmiyet’te tarikat var mı?” dedi. Ben makul cevap verdim. Daha sonra bana “Siz kıçı kırık bir adamın peşinden gidiyorsunuz” dedi. Ben çok sinirlendim. Üstadı bütün yönleri ile izah ettim. Sonra bazı kitapları getireceğimi belirttim. Okumayı kabul etti. Dört saat müzakere yaptık. Evine kitapları teslim ettim. Ertesi gün kitapları iade etti.

1977 senesinde Ankara’ya tayinim çıktı. Benim aleyhime tanzim edilen dosya bir vesile ile elimize geçmişti. 

Ankara’da derse gidip gelmeye başladım. 12 Eylül’de tekrar açığa alındım. Başka bir kuruma geçmiştim. Müdürlükten beni şefliğe indirdiler.

1981 yılında Adapazarı’na yerleştim. Cemaatte bazı sıkıntılar oldu. Ayrılık durumunda 12 Eylül taraftarları vardı. Cemaatin çoğu diğer tarafta kaldı. Faris Kaya ve Mehmet Karasan bizimle irtibat ediyorlardı. Bir müddet sonra Ömer Morgül asistan olarak geldi. Dersaneler açıldı, öğrenciler büyük ölçüde bizde kaldı. Anma toplantıları oldu. O günlerden bu günlere kadar geldik elhamdülillah.

Okunma Sayısı: 4046
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdurrahman KOÇAK

    23.10.2016 11:29:53

    Cenabu Hak gani gani Rahmet eylesin..Bu kahramanların sayesinde bu mukaddes dava inkişaf etti.Müthiş bir azim ve gayret...Örnek alınacak davranışlar..Yılmadan usanmadan korkmadan müspet hareket....

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı