İnsanlık âlemi medeniyetini adım adım gerçekleştirmişti.
Oysa Dünya’ya lâzım olan her şeyi Cenâbı Hak önceden yerleştirmişti.
Sonra Peygamberleri gönderdi.
Her bir Peygamberin eline mu’cizeler verdi.
Çiftçiliği Adem Aleyhisselâma öğretti.
Demiri Davut Aleyhisselâma,
Cinleri Süleyman Aleyhisselâma,
Tıbbı İsa Aleyhisselâma,
Terziliği İdris Aleyhisselâma,
Gemiciliği Nuh Aleyhisselâma,
Güneş ve ayı Peygamberimiz Resulü Ekrem’e (asm) musahhar etti.
İşte medeniyetler bu mu’cizeler üzerine kuruldu.
Bugünkü medeniyet geçmişin bir mirası haline geldi.
İnsanların ulaşımı ve haberleşmesi zirveye ulaştı.
Eski haller tarihte kaldı.
İşte Dünya, işte Türkiye...
“Babalarımızdan zenginiz” adı altında, 1970’li yıllarda bir kitap neşredilmişti Yeni Asya yayınlarında.
Özellikle son yüz yıl nelere şahit olmadı ki?
Rabbimiz sûre-i Rahmanda otuz bir defa:
“Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edersiniz?” diye tekrar etmektedir.
Ülkemiz Kurtuluş Savaşı’ndan sonra on küsûr milyon nüfusa sahipti.
Oysa son Osmanlı sınırların da kırk milyon insan yaşıyordu.
Şimdi yetmiş dokuz milyona ulaştık.
Çok cefalar ve musîbetler yaşadık.
İçimizden çıkan hainler yüzünden nice sıkıntılara maruz kaldık.
Yarım yüz yıl Cumhuriyet adı altında dikta rejimini soluduk.
Demokrasiye geçişte her on yılda ihtilâl ve muhtıralarla asabımız bozuldu.
Buna rağmen ülkemiz yine belli bir gelişmişlik seviyesine ulaştı.
Bu haller başımıza gelmese idi, Dünyanın zirve ülkelerinden olabilirdik.
Avrupa kâfir zalimleri ve Asya münafıklarının ittifakı ile İslâm âlemi ve ülkemiz sıkıntılardan kurtulamıyor.
Her çareye baş vuruluyor, her sıkıntıya karşı toplantılar yapılıyor.
Ama, musîbetler devam ediyor.
İşte Risale-i Nur, işte belâ ve musîbetler..
Çare; bu hakikatlere göre hareket etmektir.
Başka çare kalmamıştır.
Bu Anadolu’ya aynı rahmet Risale-i Nurdur.
Siyaset ve diplomatlık bu vazifeyi göremez.
Nurlar bu milletin öz malıdır.
Bu çareler yüz yıl öncesinden yüksek perdede Bediüzzaman’ın dilinden söylenmişti.
Değişen bir şey yok.
Çareler yine aynıdır.
Bu ejderhanın boynu ancak Risale-i Nurlar ile koparılabilir.
Çare tam Demokrasidir.
Ayak oyunlarına milletin tahammülü kalmamıştır.