Osmanlının son yıllarında savaşlara katılan bir subay, Hulusi Yahyagil.
Harbiyede öğrenci iken Çanakkale muharebelerine katılmış ve gazi olmuştur.
Harpten sonra tahsilini tamamlamış ve rütbeli olarak ordudaki şerefli yerini almıştır.
Aslen Elazığlıdır.
Çeşitli illerde görev yaptıktan sonra, Eğirdir Dağ Komanda Tuğayına atanır.
Burada Hakkı Tığlı ile tanışır.
Hakkı Efendi Bediüzzaman’ın talebesidir.
Barla’da bulunduğunu, büyük bir alim olduğunu, kendisinin aslen Bitlis’li olduğunu söyler.
Belirli bir zaman geçtikten sonra, Hakkı Efendi ile Barla’ya ziyarete gitmeğe kara verirler.
Hulusi Bey o zaman yüzbaşıdır.
Nihayet Barla’ya evdet ederler.
Bediüzzaman’ın ikamet ettiği büyük çınarın önündeki medresesinin kapısını çalarlar.
Bediüzzaman kapıyı açar ve misafirleri buyur eder.
Hulusi Efendi Bediüzzaman’a “Şeyhim” diye hitap eder.
Badiüzzaman: “Kardeşim ben şeyh değilim. İmamı gazeli, İmam-ı Rabbani gibi imamım!”
Hulusi Efendi’nin fikrinde şimşekler çakar.
“O zaman bu zat ,bu asrın sultanıdır ” der içinden.
İlk ziyaret böyle başlar.
Fakat Hulusi Efendi tarikate de tabidir.
Şeyhine mektup yazar:
“Efendim, burada Said Nursi isminde bir zat ile tanıştım, kendisi “ben İmam-ı Rabbani ve imamı Gazali gibi imamım der, Ne dersiniz?”
Şeyh Efendi tereddütsüz Said Nursi ile irtibatını devam ettirmesini söyler.
Ondan sonra başlar Hulusi Bey Risaleleri okumaya...
Okudukça okur, okudukça tarifi imkansız feyiz alır.
Fakat, zaman naziktir.
Yeni rejim bütün şiddeti ile hayata hakim olmağa devam etmektedir.
Ondan sonra bir kaç defa daha ziyaret imkanı bulur.
Fakat Hakkı Efendi vasıtası ile irtibatları devam eder.
Barla Lahikasında Hulusi Efendiy’e hitaben bir çok mektuplar yer almıştır.
Sonra Dersim hadisesi münasebeti ile Hulusi Efendi tayin edilmiştir.
Dersim hadisesine karşı yapılan zulümleri bildiği için çok üzülür.
Bediüzzaman bu esnada mektup gönderir.
Tayin hadisesi münasebeti ile şöyle der:
“Hakkı Efendi bundan daha ziyade hissedardır” der, üzülmemsi gerektiğini ifade eder.
Hulusi efendi Dersim’e gittiği zaman hadiseler sona ermiştir.
O zaman içi rahatlar.
Daha sonra kendi memleketinde ve muhtelif illerde vazife yaptıktan sonra emekli olur ve Elazığ’a yarleşir.
Hayatının sonuna kadar Nurlar ile ve hizmetler ile meşgul olur.
Merhum Zübeyir Ağabey ile Eskişehir’de görüşürler.
Zübeyir Gündüzalp ders mahalline girdiği zaman Hulusi efendi: “Sultan geldi “ diye iltifatta bulunur.
Zübeyir Gündüzalp Hulusi efendiye: “Efendim sultan karşımdadır” Der.
26 Temmuz 1986’da ruhunu Rahmana teslim etmiştir Hulusi Efendi...
Allah mekanını cennet eylesin.