"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İslâm dünyasını geri bırakan altı hastalık

Risale-i Nur'dan
24 Mart 2018, Cumartesi
Ben bu zaman ve zeminde, beşerin hayat-ı içtimaiye medresesinde ders aldım ve bildim ki: Ecnebîler, Avrupalılar terakkîde istikbale uçmalarıyla beraber, bizi maddî cihette Kurûn-u Vustâda durduran ve tevkif eden altı tane hastalıktır.

O hastalıklar da bunlardır:

1. Ye’sin (ümitsizliğin) içimizde hayat bulup dirilmesi.

2. Sıdkın hayat-ı içtimaiye-i siyasiyede ölmesi.

3. Adavete muhabbet.

4. Ehl-i imanı birbirine bağlayan nurânî rabıtaları bilmemek.

5. Çeşit çeşit sârî hastalıklar gibi intişar eden istibdad.

6. Menfaat-i şahsiyesine himmeti hasretmek.

Bu altı dehşetli hastalığın ilâcını da, bir tıp fakültesi hükmünde hayat-ı içtimaiyemize, eczahane-i Kur’âniyeden ders aldığım “altı kelime” ile beyan ediyorum. Mualecenin esasları onları biliyorum.

Birinci Kelime:

“El emel,” yani, Rahmet-i İlâhiyeden kuvvetli ümit beslemek. Evet, ben kendi hesabıma aldığım derse binaen, ey İslâm cemaati, müjde veriyorum ki: Şimdiki âlem-i İslâmın saadet-i dünye- viyesi, bahusus Osmanlıların saadeti ve bilhassa İslâmın terakkîsi onların intibahıyla olan Arabın saadetinin fecr-i sadıkının emareleri inkişafa başlıyor. Ve saadet güneşinin de çıkması yakınlaşmış. Ye’sin rağmına olarak ben dünyaya işittirecek derecede kanaat-i kat’iyemle derim:

İstikbal yalnız ve yalnız İslâmiyetin olacak. Ve hâkim, hakaik-ı Kur’âniye ve imaniye olacak.

Bu dâvâma çok bürhanlardan ders almışım. Şimdi o bürhanlardan mukaddematlı bir buçuk bürhanı zikredeceğim. 

O bürhanın mukaddematına başlıyoruz:

İslâmiyet hakaikı hem manen, hem maddeten terakkî etmeye kàbil ve mükemmel bir istidadı var.

Birinci cihet olan manen terakkî ise: Biliniz! Hakikî vukuatı kaydeden tarih, hakikate en doğru şahittir. (İşte tarih bize gösteriyor.) 

Hatta, Rusu mağlûp eden Japon başkumandanının İslâmiyetin hakkaniyetine şehadeti de şudur ki: “Hakikat-ı İslâmiyenin kuvveti nisbetinde ve Müslümanlar o kuvvete göre hareket etmeleri derecesinde ehl-i İslâm temeddün edip terakkî ettiğini tarih gösteriyor. Ve ehl-i İslâmın hakikat-i İslâmiyede zaafiyeti derecesinde tevahhuş ettiklerini, vahşete ve tedennîye düştüklerini ve herc ü merc içinde belâlara, mağlûbiyetlere düştüklerini tarih gösteriyor.” Sair dinler ise bilâkistir.

Tarihçe-i Hayat, İlk Hayatı, s. 100-101

Medrese-i Yusufiye Mektupları

Kardeş, kardeşinin kusurunu örter, unutur ve affeder

Aziz, Sıddık Kardeşlerim ve Hizmet-i Kur’âniyede ve İmaniyede Hâlis Arkadaşlarım ve Hak ve Hakikat ve Berzah ve Ahiret Yolunda Ayrılmaz Yoldaşlarım!

Biz, birbirimizden ayrılmak zamanı yakın olması cihetiyle, sıkıntıdan neş’et eden gerginlikler ve kusurlar yüzünden İhlâs Risalesi’nin düsturları muhafaza edilmediğinden, siz birbirinizle tamam helâlleşmek lâzımdır ve zarurîdir. Siz, birbirinize en fedakâr nesebî kardeşten daha ziyade kardeşsiniz. Kardeş ise, kardeşinin kusurunu örter, unutur ve affeder. Ben burada hilâf-ı me’mul ihtilâfınızı ve enaniyetinizi nefs-i emmareye vermiyorum ve Risale-i Nur şakirdlerine yakıştıramıyorum; belki nefs-i emmaresini terk eden evliyalarda dahi bulunan, bir nevi muvakkat enaniyet telâkki ediyorum. Siz benim bu hüsn-ü zannımı inat ile kırmayınız, barışınız.

***

Kardeşlerim!

Ehl-i vukuf raporundan anlaşılıyor ki: Risale-i Nur, bize karşı bütün muarız taifeleri mağlûp ediyor ki, Hüccetullahi’l-Bâliğa ve İhtiyar ve İhlâs Risalelerini tekrar ile nazar-ı dikkati celb ediyorlar. Hem gayet sathî ve cevapları pek zâhir ve güya mutaassıbâne hocavârî tenkitleri ve hiç münasebeti olmayan ve hakikî mutabık olan meseleleri anlamadan “Mabeynlerinde tezat var” demeleri ve risalelerin yüzde doksanını tamamıyla çekinmeyerek tasdik ve takdirleri ve teslimleri, Hücumat-ı Sitte Zeylinin pek şiddetli bir surette yeni icadlara fetva verenleri cerh ve tezyif etmesine mukabil, yalnız nezahet-i lisaniye demişler. Ve “Dinsizler tarafından öldürülen mazlûm ve dindar Hıristiyanlar, âhirzamanda bir nevi şehid olabilir” dediğimi, baş açık namaz kılmak ve Türkçe ezan okumaya zeylin şiddet-i hücumunu zıt göstermeleri ile iktifa etmeleri, kat’iyen, onların Risale-i Nur’a karşı mağlûbiyetlerini gösteriyor kanaatini veriyor.

Said Nursî

Şuâlar, On Üçüncü Şuâ, mektup no: 77, s. 375

Okunma Sayısı: 4137
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Toygar

    24.3.2018 09:17:52

    "1. Ye’sin (ümitsizliğin) içimizde hayat bulup dirilmesi. 2. Sıdkın hayat-ı içtimaiye-i siyasiyede ölmesi. 3. Adavete muhabbet. 4. Ehl-i imanı birbirine bağlayan nurânî rabıtaları bilmemek. 5. Çeşit çeşit sârî hastalıklar gibi intişar eden istibdad. 6. Menfaat-i şahsiyesine himmeti hasretmek." Bugünü anlatır sanki!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı