Meşrutiyetin devamı, ruhu, nokta-i istinadı ve mürşidi, Şeriat ve milliyetimiz olan İslâmiyettir.
Dördüncü Vehim:
“İçimizdeki gayr-i müslimler ürkecekler veya bahane tutacaklar.”
Elcevap: Bahane tutmak çocukluktur veya hainliktir. Ürkmek ise cehalet veya tecahüldür. Zira gayr-i müslimler Kurun-u Vustada ve vahşî oldukları zamanlarda ferman-ı Lâ ikrâhe fi’d-dîni” [Dinde zorlama yoktur. (Bakara Suresi: 256.)] ile bu kadar edyan ve akvam-ı muhtelife, medeniyet-i İslâmiyede masun kaldıklarından, İslâmiyet’in ulüvv-ü cenabı ve gayr-i müslim, tevehhüm ettikleri mahzurun ademi güneş gibi tezahür ediyor. Hem de gayr-i müslimlerin selâmeti, vatanın saadeti iledir. Ve Meşrutiyetin devamı, ruhu, nokta-i istinadı ve mürşidi, Şeriat ve milliyetimiz olan İslâmiyet olduğundan, gayr-i müslimler bu ittihaddan ürkmek değil, takdis ve ünsiyet etmek lâzımdır.
Beşinci Vehim:
“Ecnebîlerin bundan tevahhuş etmek ihtimali var?”
Elcevap: Bu ihtimale ihtimal verenler, mütevahhiştir. Zira, merkez-i taassuplarında İslâmiyet’in ulviyetine dair konferanslarla (HÂŞİYE) takdis etmeleri bu ihtimali reddeder. Hem de düşmanlarımız onlar değiller. Asıl bizi bu kadar düşüren ve i’lâ-yı kelimetullaha mâni olan, cehalet ve neticesi olan muhalefet-i Şeriattır; ve zaruret ve onun semeresi olan sû-i ahlâk ve harekettir; ve ihtilâf ve onun mahsulü olan ağraz ve nifaktır ki, ittihadımız bu üç insafsız düşmana hücumdur.
Amma ecnebîlerin vahşî oldukları Kurun-u Vustada, İslâmiyet, vahşete karşı husumet ve taassuba mecbur olduğu hâlde, adalet ve itidalini muhafaza etmiş, hiçbir vakit Engizisyon gibi etmemiş. Ve zaman-ı medeniyette, ecnebîler, medenî ve kuvvetli olduklarından, zararlı olan husumet ve taassup zâil olmuştur. Zira, din nokta-i nazarından medenîlere galebe çalmak ikna iledir, icbar ile değildir; ve İslâmiyet’i, mahbub ve ulvî olduğunu, evamirine imtisalen ef’al ve ahlâk ile göstermek iledir. İcbar ve husumet, vahşîlerin vahşetine karşıdır.
HÂŞİYE: Bismarck ve Mister Carlyle gibilerin malûm beyanatlarına işaret eder.
Eski Said Dönemi Eserleri, Makalat, s. 60
***
Lûgatçe
adem: yokluk.
ağraz: kötü niyetler; kinler, düşmanlıklar.
edyan ve akvam-ı muhtelife: çeşitli din ve kavimler.
evamir: emirler, buyruklar.
Kurun-u Vusta: Orta Çağ.
masun: korunmuş.
nokta-i istinad: dayanak noktası.
tecahül: cahil gibi görünme, bilmezlikten gelme.
tevahhuş: korkma, ürkme.
ünsiyet: alışkanlık, dostluk.