(…) Evet, Şeriat-ı Muhammediye ve Sünnet-i Ahmediyede hiçbir mesele yoktur ki, müteaddit hikmetleri bulunmasın. Bu fakir, bütün kusur ve aczimle beraber bunu iddia ediyorum ve bu dâvânın ispatına da hazırım. Hem şimdiye kadar yazılan yetmiş seksen Risale-i Nuriye, Sünnet-i Ahmediyenin ve Şeriat-ı Muhammediye’nin (asm) meseleleri ne kadar hikmetli ve hakikatli olduğuna yetmiş seksen şahid-i sadık hükmüne geçmiştir. Eğer bu mevzua dair iktidar olsa, yazılsa, yetmiş değil, belki yedi bin risale, o hikmetleri bitiremeyecek.
Hem ben şahsımda bilmüşahede ve zevken, belki bin tecrübatım var ki, mesail-i Şeriatla Sünnet-i Seniyye düsturları, emraz-ı ruhaniyede ve akliyede ve kalbiyede, hususan emraz-ı içtimaiyede gayet nâfi’ birer devadır bildiğimi ve onların yerini başka felsefî ve hikmetli meseleler tutamadığını, bilmüşahede kendim hissettiğimi ve başkalarına da bir derece risalelerde ihsas ettiğimi ilân ediyorum. Bu dâvâmda tereddüt edenler, Risale-i Nur eczalarına müracaat edip baksınlar.
İşte böyle bir zatın Sünnet-i Seniyyesi’ne elden geldiği kadar ittibaa çalışmak ne kadar kârlı ve hayat-ı ebediye için ne kadar saadetli ve hayat-ı dünyeviye için ne kadar menfaatli olduğu kıyas edilsin.
Lem’alar, On Birinci Söz, s. 134
LÛGATÇE:
emraz-ı içtimaiye: Sosyal hastalıklar, toplumsal yaralar.
emraz-ı ruhaniye ve akliye ve kalbiye: Ruh, akıl ve kalp hastalıkları.
mesâil-i Şeriat: Şeriatın meseleleri.
nâfi’: Menfaatli, faydalı.
***
Risale-i Nur’dan Cezaevi Mektupları
Hapishanede “bir muhavere-i lâtîfe” münasebetiyle - 3
Zemin ve deniz yüzündeki hikmetli temizlik
Evet, Cenâb-ı Hak, nasıl ki deniz yüzünü temizlemek ve her günde milyarlarla vefiyat bulunan hayvanat-ı bahriye cenazelerini (HAŞİYE) toplamak ve deniz yüzünü cenazelerle âlûde, müstekreh manzaradan kurtarmak için, sıhhiye memurları nev’inden gayet muntazam âkilü’l-lahm bir kısım hayvanatı halk etmiş. Eğer o bahriye sıhhiye memurları gayet muntazam vazifelerini ifa etmeseydiler, deniz yüzü âyine gibi parlamayacaktı. Belki hazin ve elîm bir bulanıklık gösterecekti.
Hem her günde milyarlarla yabanî hayvanlar ve kuşların cenazelerini toplamakla rûy-i zemini o taaffünattan temizlemek ve zîhayatları o elîm, hazin manzaralardan kurtarmak için, nezafet ve sıhhiye memurları hükmünde olan kartallar misillü, kerametkârâne, gizli ve uzak, beş altı saat mesafeden bir sevk-i Rabbanî ile o cenazenin yerini hisseden, giden ve kaldıran âkilü’l-lahm kuşları ve vahşî hayvanları halk etmiş. Eğer bu berriye sıhhiyeleri gayet mükemmel, intizamperver ve vazifedar olmasa idiler, zemin yüzü ağlanacak bir şekil alacaktı.
HÂŞİYE: Evet, bir balık, binler yumurta, binler yavru ve bazen bir milyon yumurtadan ibaret olan havyardan çıkan tevellüdat-ı semekiyeye nisbeten vefiyatları bulunacak; tâ ki muvazene-i bahriye muhafaza edilebilsin. Rahîmiyet-i İlâhiyenin lâtif cilvelerindendir ki, valide balıkların yavrularıyla nisbetsiz bir tefavüt-ü cismîde bulunduklarından, yavrulara valideleri kumandanlık edemiyorlar. Sokuldukları yere giremedikleri için, Hakîm ve Rahîm, yavrular içinde onlara küçük bir kumandan çıkarıp, validelik vazifesini o küçük kumandancıklara gördürür.
Lem’alar, Yirmi Sekizinci Lem’a, s. 421
LÛGATÇE:
âkilü’l-lahm: Et yiyen.
berriye: Karacı, kara ile ilgilenen.
hayvanat-ı bahriye: Deniz hayvanları.
tevellüdat-ı semekiye: Balık doğumları.