Lem'alar - page 105

Hazret-i Gavs’ın Keramet-i Gaybiyesini Teyit
Eden Bir Ayetin İşaratındaki Bir Nükte-i İ’caziyedir
kur’ân’dan tereşşuh eden o sözler ve risaleler,
kur’ân-ı Hakîm’in bir nevi müstakim tefsiri ve hakaik-ı
imaniyenin istikametli ve kuvvetli delilleri olduğundan, o
risaleler ve sözlere gelen şeref ve takdir ve tahsin,
kur’ân’a ve hakaik-ı imana aittir. Madem öyledir; bilâ-
perva derim ki:
(1)
m
Ú/
Ño
e m
ÜÉn
à`p
c»/
a s
’p
G ¢m
ùp
HÉn
j n
’n
h m
Ör
Wn
Qn
’n
h
sır-
rıyla, kur’ân’da elbette bu istikametli tefsirinin istikame-
tine işaret var.
evet, var. kur’ân o tefsirine hususî bakıyor. Çünkü,
âyât-ı mühimmeden sure-i Hûd’daki
(HaşİYe)
(2)
w
?p
?°n
T r
ºo
¡r
æp
ªn
a
ayeti bulunan sayfanın karşısında
n
är
ôp
eo
G Én
ªn
c r
ºp
?n
à°r
SÉn
a
ayeti,
fâ-i atıf
hariç olarak
n
är
ôp
eo
G Én
ªn
c r
ºp
?n
à°r
Sp
G
makam-ı ebcedîsi bin
üç yüz ikidir. demek
r
ºp
?n
à°r
Sp
G
’deki emr-i has içinde bulu-
nan hitab-ı âmmın hadsiz müstakim efratları içinde, o bin
üç yüz iki tarihinde bir ferdin bir cihette istikamet emri-
nin imtisali bir hususiyet kazanacak. demek on dördün-
cü asırda kur’ân’dan iktibas edip, istikametsiz, sakim
Lem’aLar | 105 |
S
ekizinci
l
em
a
özellik.
iktibas:
alıntı.
imtisal:
emre tamamen uyma.
istikamet:
doğrultu, yön; dosdoğ-
ru bir yolda olma, doğruluk.
istikamet-i tamme:
kusursuz,
mükemmel doğruluk.
işarat:
işaretler.
keramet-i gaybiye:
ileriye dönük,
gelecek zamanla ilgili keramet.
Kur’ân-ı Hakîm:
her ayet ve su-
resinde sayısız hikmet ve fayda-
lar bulunan Kur’ân.
makam-ı ebcedî:
ebcetle ilgili,
harflere sayı değeri vermek sure-
tiyle bazı manalar bulma ilmi olan
ebcet hesabına göre elde edilen
sonuç.
müstakim:
doğru, düz, düzgün.
nevi:
çeşit, tür.
nimet:
ikram, lütuf, bağış.
nükte-i i’caziye:
olağanüstü olan,
herkesin anlayamadığı ancak dik-
kat edildiğinde anlaşılan ince söz
ve mana.
rab:
yaratan, besleyen, varlıkları
ıslah ve terbiye eden yüce Allah.
resul-ı ekrem:
en kerîm en de-
ğerli ve cömert olan peygamber
Hz. Muhammed.
said:
mes’ut, mutlu, yükselen, gü-
zel hâllerinden dolayı Allah tara-
fından sevilen.
sakim:
hasta, sağlam olmayan.
Sure-i Hûd:
Hûd suresi.
şaki:
haydut, asi, eşkıya.
tahsin:
beğenme, güzel bulma.
takdir:
bir şeyin değerini, kıyme-
tini, lüzumunu anlama.
tefsir:
açıklamak, Kur’ân’ın mana
bakımından izahı.
tereşşuh etmek:
sızmak.
teyit etmek:
kuvvetlendirme,
doğrulama.
yâd etmek:
anmak, hatırlamak.
aleyhissalâtü vesselâm:
salât
ve selâm onun üzerine olsun.
asır:
yüzyıl.
âyât-ı mühimme:
önemli
ayetler.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cümle-
si.
azîm:
büyük.
bilâperva:
korkusuzca.
cihet:
yön.
efrat:
fertler.
ehemmiyet:
önem, değer.
emr-i has:
özel emir.
fâ-i atıf:
atıf fâ’sı, bir kelimeyi
veya cümleyi biri birine bağ-
layan harf.
ferman:
emir, buyruk.
fert:
şahıs, kişi.
hadsiz:
sonsuz.
hakaik-ı iman:
iman hakikat-
leri.
hakaik-ı imaniye:
imana ait
hakikatler.
haşiye:
dipnot.
hitab-ı âmm:
umumî hitap.
hususî:
özel.
hususiyet:
hususîlik, ayırıcı
1.
Yaş ve kuru ne varsa, apaçık bir kitapta yazılmıştır. (En’am Suresi: 59.)
2.
O gün insanlardan şakiler ve saidler vardır. (Hûd Suresi: 105.)
3.
Emrolunduğun gibi dosdoğru ol. (Hûd Suresi: 112.)
4.
Tirmizî, Tefsiru Sure 56:6.
HaşİYe:
Hatta resul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etmiş ki:
m
Oƒo
g o
In
Qƒo
°S»/
æn
àr
Ñ`s
«°n
T
Yani, “
Sure-i Hûd’daki
(3)
n
är
ôp
eo
G Én
ªn
c r
ºp
?n
à°r
SÉn
a
ayeti beni
ihtiyarlattırdı.
(4)
Çünkü, ehemmiyeti azîmdir; istikamet-i tammeyi em-
rediyor.
1...,95,96,97,98,99,100,101,102,103,104 106,107,108,109,110,111,112,113,114,115,...1406
Powered by FlippingBook