Lem'alar - page 58

kâbe’yi tavaf edeceksiniz” ihbarıyla, Ceziretü’l-Arab’ı ita-
at altına ve bütün kureyşi İslâmiyet içine ve emniyet-i
tamme vazedilmesine delâlet ve ihbar eder. Aynen haber
verdiği gibi vukua gelmiştir.
DörDüNCüSü
(1)
/
¬u
?o
cp
øj
u
ódG n
¤n
Y o
?n
ôp
¡r
¶o
«p
d u
?n
?r
G p
øj/
On
h…'
óo
¡r
dÉp
H o
¬n
dƒ°o
Sn
Q n
?n
°Sr
Qn
G…/
òs
dG n
ƒo
g
kemal-i kat’iyetle ihbar ediyor ki, “resul-i ekrem Aleyhis-
salâtü Vesselâmın getirdiği din, umum dinlere galebe ça-
lacak.” Hâlbuki, o zamanda yüzer milyon tebaası bulu-
nan nasarâ ve Yahudî ve Mecusî dinleri ve roma, Çin
ve İran hükûmeti gibi yüzer milyon tebaası bulunan ci-
hangir devletlerin edyan-ı resmîleri iken, kendi küçük ka-
bilesine karşı tam galebe edemeyen bir vaziyette bulunan
Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâmın getirdiği
din, umum dinlere galip ve umum devletlere muzaffer ola-
cağını ihbar ediyor. Hem gayet vuzuh ve kat’iyetle ihbar
ediyor. İstikbal, o haber-i gaybîyi, Bahr-i Muhit-i Şarkî-
den Bahr-i Muhit-i garbîye kadar İslâm kılıcının uzama-
sıyla tasdik etmiştir.
BeŞİNCİSİ
r
º o
¡n
ær
«n
H o
ABÉ n
ªn
Mo
Q p
QÉs
Øo
µr
dG n
¤n
Y o
A B G s
ó p
°Tn
G = o
¬n
©n
e n
øj/
ò s
dGn
h $G o
?ƒ o
°Sn
Q l
ó s
ªn
ëo
e
(2)
Gk
ós
éo
°S Ék
©` s
c
o
Q r
º o
¡j'
ôn
J
ilâahir. Şu ayetin başı, sahabelerin
enbiyadan sonra nev-i beşer içinde en mümtaz oldukları-
na sebep olan secâyâ-i âliye ve mezâyâ-i galiyeyi haber
aleyhissalâtü vesselâm:
Allah’ın
salât ve selâmı onun üzerine ol-
sun.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cümlesi.
Bahr-i muhit-i Garbî:
Atlas Okya-
nusu.
Bahr-i muhit-i Şarkî:
Büyük Ok-
yanus.
cihangir devletler:
meşhur, dün-
yayı elde etmek isteyen savaşçı
devletler.
delâlet:
delil olma, gösterme.
edyan-ı resmî:
devletlerin resmî
olarak kabul ettikleri dinler.
emniyet-i tamme:
tam bir güven-
lik.
enbiya:
nebîler, peygamberler.
galebe çalma:
üstün gelme.
galebe etme:
üstün gelme.
gayet:
çok, son derece.
haber-i gaybî:
görünmeyen,
âlemle ilgili verilen haber.
hidayet:
doğru olan, hak olan, İs-
lâmiyet.
hükûmet:
yönetim.
ihbar etme:
haber verme, bildir-
me.
ihbar:
haber verme, bildirme.
ilâahir:
sonuna doğru.
İslâmiyet:
Müslümanlık.
istikbal:
gelecek.
itaat:
boyun eğme, uyma.
kabile:
boy, aşiret.
kat’iyet:
kat’îlik, kesinlik.
kemal-i kat’iyet:
tam bir kesin-
lik.
mecusî:
ateşe tapan, Zerdüşt di-
nini benimseyen.
merhametli:
acıması olan, sevgi
gösteren.
mezâyâ-i galiye:
yüksek meziyet-
ler, huy ve ahlâklar.
muhammed-i arabî:
Arab mille-
tinin içinden seçilen Peygamberi-
miz.
muzaffer:
üstün gelmiş, zafer ka-
zanmış.
mümtaz:
ayrıcalıklı, üstün tutul-
muş.
Nasarâ:
Hristiyanlar.
nev-i beşer:
bütün insanlar.
resul:
Allah’ın elçisi, peygamber.
resul-i ekrem aleyhissalâtü
Vesselâm:
rükû:
namazda, baş dik durumda
iken yere paralel şekilde öne
doğru eğilme hareketi.
Sahabe:
Peygamberimiz Hz.
Muhammed’in mübarek yü-
zünü görmekle şereflenen ve
onun sohbetlerine katılan
mü’min kimse.
secaya-i âliye:
yüksek seci-
yeler, üstün ahlâkî değerler.
secde etmek:
namaz kılmak;
namazda, alınla beraber bur-
nu yere koyma hareketi.
tasdik etme:
doğrulama, ger-
çekliğini kabul etme.
tebaa:
halk, ahali.
umum:
bütün, genel.
vazetme:
koyma, yerleştirme.
vaziyet:
durum.
vukua gelme:
olma, meyda-
na gelme.
vuzuh:
açıklık.
Yahudi:
İbranî ve İsrailî de de-
nilen, Samî kavimlerinden ırk
ve bağlı olduğu dinî inanç.
1.
Bütün dinlere üstün kılmak üzere Resulünü hidayet ve hak din ile gönderen Odur. (Fetih
Suresi: 28.)
2.
Muhammed Allah’ın Resulüdür. Onunla beraber olanlar da kâfirlere karşı şiddetli, kendi ara-
larında ise pek merhametlidirler. Sen onların rükû ve secde ettiklerini görürsün. (Fetih Su-
resi: 29.)
Y
edinci
l
em
a
| 58 | Lem’aLar
1...,48,49,50,51,52,53,54,55,56,57 59,60,61,62,63,64,65,66,67,68,...1406
Powered by FlippingBook