Lem'alar - page 582

evet, medrese-i Yusufiyede, çok emarelerle, her sıkın-
tı ve zahmetin on, belki yüz misli maddî ve manevî fay-
dalar ve güzel neticeler ve imana geniş ve halis hizmet-
ler, gözleriyle gördüklerinden, tam ihlâsa muvaffak olur-
lar, daha cüz’î ve hususî menfaatlere tenezzül etmezler.
Bu çilehanelerin bana mahsus bir letafeti ve hazin, fa-
kat tatlı bir vaziyeti var. Şöyle ki:
Ben gençlik zamanında bizim memlekette gördüğüm
eski medresenin aynı vaziyetini görüyorum. Çünkü, vilâ-
yât-ı şarkiyede eski âdet medrese talebelerinin bir kısmı-
nın tayinatları dışarıdan geliyordu. Ve bazı medreseler,
içinde pişiriyorlardı. Ve daha kaç cihette bu çilehaneye
benziyorlardı. Ben de lezzetli bir tahassür içinde buraya
baktıkça, o eski gençlik ve şirin zamana hayalen gidiyo-
rum ve ihtiyarlık vaziyetlerini unutuyorum.
YirmiAltıncıLem’anınZeyli
Yirmi Birinci Mektup olup,
Mektubat
mecmuasına idhal
edildiğinden buraya derç edilmedi.
YirmiYedinciLem’a
Eskişehir Mahkeme Müdafaası olup, teksir
lemalar
mecmuasında ve kısmen
tarihçe-i Hayat
’ta
neşredilmiştir.
cihet:
yön.
cüz’î:
az.
çilehane:
çile yeri.
derç:
yerleştirme.
emare:
alâmet, belirti.
Y
irmi
a
lTıncı
l
em
a
| 582 | Lem’aLar
halis:
saf, samimî.
hazin:
hüzün veren, elemli.
hususî:
özel.
idhal edilme:
dahil edilme,
içeri alınma.
ihlâs:
samimiyet.
iman:
inanma, itikat.
lem’a:
parıltı.
letafet:
hoşluk, güzellik.
maddî:
maddeye ait, para,
mal vb. şeylerle ilgili.
mahsus:
has, özel.
manevî:
manaya ait.
mecmua:
çeşitli konularla ilgili
yazıların
toplanmasından
meydana gelen kitap.
medrese:
İslâm dünyasında
düzenli öğretim kuruluşu.
medrese-i Yusufiye:
iman ve
Kur’ân’a hizmetinden dolayı
tevkif edilenlerin hapsedildiği
yer manasında, hapishane.
mektubat:
Risale-i Nur Külli-
yatının dört büyük kitabından
birinin adı.
menfaat:
fayda.
misli:
katı.
muvaffak olmak:
başarılı ol-
mak.
müdafaa:
savunma.
neşir:
yayma, tamim.
netice:
sonuç.
tahassür:
hasret çekme, öz-
lem.
talebe:
öğrenci.
tarihçe-i Hayat:
Risale-i Nur
müellifinin hayat hikâyesini
anlatan eser.
tayinat:
erzak, yiyecekler.
tenezzül etme:
inme, alçalma.
vaziyet:
durum.
vilâyat-ı şarkiye:
doğu vilâ-
yetleri.
zahmet:
sıkıntı, meşakkat.
zeyil:
ek, ilâve.
1...,572,573,574,575,576,577,578,579,580,581 583,584,585,586,587,588,589,590,591,592,...1406
Powered by FlippingBook