Lem'alar - page 93

Keramet-i Gaybiye-i Gavsiyenin
İşaratını Teyit eden Üç Remiz
Birinci Remiz:
(1)
Ék
¶p
aÉn
M …/
ój/
ôo
ªp
d Én
fn
G
ilm-i cifir itibarıyla,
makam-ı ebcedî hesabıyla, bin üç yüz otuz altıyı gösterir.
demek Hazret-i gavs, “Bu tarihte, istikbalde gelecek mü-
ridini emr-i İlâhî ile muhafaza edecek” diyor.
evet, bu bîçare said dahi diyor: nev-i beşere gelen en
büyük bir musibet, Harb-i Umumî hengâmında, çok teh-
likelere maruz kaldım. Hazret-i gavs’ın gösterdiği Arabî
tarihte veya az evvel harika bir surette kurtuldum. Hatta
bir defa, bir dakikada üç gülle öldürecek yere mukabil ba-
na isabet ettiği hâlde tesir etmediler. Bitlis’in sukutunda,
bir miktar talebelerimle rus askerlerinin bir taburu içine
düştük. Bizi sardılar, her tarafta el ele ateş edildi. dört ta-
nesi müstesna, bütün arkadaşlarım şehit olduktan sonra,
taburun dört sıralarını yardık; yine onların içinde bir yere
girdik. onlar, üstümüzde, etrafımızda sesimizi, öksürüğü-
müzü işittikleri hâlde bizi görmüyordular. otuz saat, o hâl-
de çamur içinde, ben yaralı iken hıfz-ı İlâhî ile istirahat-i
kalb içinde muhafaza edildim.
Bunun gibi müteaddit tehlikede Hazret-i gavs’ın gös-
terdiği tarih-i Arabî itibarıyla, hakikaten bir hıfz-ı İlâhî için-
de bulunduğumu hissediyordum. demek Cenab-ı Hak o
kudsî üstadımı, bir melâike-i sıyanet gibi bana muhafız kıl-
mış.
Lem’aLar | 93 |
S
ekizinci
l
em
a
şısında, etkisi altında kalmak.
melâike-i sıyanet:
koruyucu me-
lekler.
muhafaza edilme:
korunma.
muhafaza:
koruma.
muhafız:
koruyan, koruyucu.
mukabil:
karşı.
musibet:
felâket, belâ.
mürit:
isteyen, arzu eden; şeyhi-
ne ve mürşidine ve onun iradesi-
ne bağlı olan kişi.
müstesna:
hariç, dışında.
müteaddit:
birçok, çeşitli.
nev-i beşer:
insanlar, insan soyu.
remiz:
işaret.
sukut:
düşme, bir yerin düşman
eline geçmesi.
suret:
şekil, biçim.
şehit:
din, iman, vatan, bayrak gi-
bi yüce değerler uğrunda ölen
Müslüman kimse.
tabur:
dört bölükten meydana ge-
len, alaydan küçük askerî birlik.
talebe:
öğrenci.
tarih-i arabî:
Hicrî tarih.
tesir:
etki.
teyit etme:
kuvvetlendirme; doğ-
rulama.
üstat:
öğretici, öğretmen, bir ilim-
de üstün olan kimse.
arabî tarih:
Hicrî tarih.
bîçare:
çaresiz.
Cenab-ı Hak:
doğru, gerçek,
hakkın tâ kendisi olan, şeref
ve azamet sahibi yüce Allah.
emr-i İlâhî:
Allah’ın emir.
evvel:
önce.
gülle:
top mermisi.
hakikaten:
gerçekten.
Harb-i Umumî:
1914. 1918 yıl-
ları arasında meydana gelen
“Birinci Dünya Savaşı.”
Hazret-i Gavs:
Abdülkadir
Geylânî Hazretleri.
hengâmında:
zamanında, sı-
rasında.
hıfz-ı İlâhî:
Allah’ın koruması.
ilm-i cifir:
harflere verilen sa-
yı değerleri ile geleceğe veya
geçen hâdiselere, ibarelerden
tarih veya isme dair işaretler
çıkarma ilmi.
istikbal:
gelecek zaman.
istirahat-i kalb:
kalb rahatlı-
ğı.
işarat:
işaretler.
itibarıyla:
bakımından.
keramet-i Gaybiye-i Gavsiye:
Abdülkadir Geylânî Hazretleri-
nin ileriye dönük gelecek za-
manla ilgili kerameti.
kudsî:
Allah’a bağlı, mukad-
des, aziz.
makam-ı ebcedî:
ebcedî ma-
na, ebcedî hesap.
maruz kalmak:
bir şeyin kar-
1.
Ben müridimin muhafızıyım.
1...,83,84,85,86,87,88,89,90,91,92 94,95,96,97,98,99,100,101,102,103,...1406
Powered by FlippingBook