Tarihçe-i Hayat - page 123

ecram ve elvah-› âlemi, gazetelere bedel mütalâa edece-
¤im.
Muarrad›r feza-i feyzimiz fleyn-i temennadan.
Bize dad-› ezeldir zîrden bâlâdan isti¤na.
Çekildik neflve-i ümitten, tûl-i emellerden.
Öyle mecnunuz ki, ettik vuslat-› Leylâ
’
dan isti¤na.
* * *
Temb i h
Medeniyetten istifam, sizi düflündürecek. Evet, böyle
istibdat ve sefahate ve zilletle memzuç medeniyete, be-
deviyeti tercih ediyorum. Bu medeniyet, eflhas› fakir ve
sefih ve ahlâks›z eder. Fakat
hakikî medeniyet, nev-i in-
san›n terakki ve tekemmülüne ve mahiyet-i nev
’
iyesinin
kuvveden fiile ç›kmas›na hizmet etti¤inden bu nokta-i
nazardan medeniyeti istemek, insaniyeti istemektir.
Hem de mana-i meflrutiyete iptilâ ve muhabbetimin
sebebi fludur ki:
Asya
’
n›n ve âlem-i ‹slâm›n istikbalde te-
rakkisinin birinci kap›s› meflrutiyet-i meflrua ve fleriat da-
iresindeki hürriyettir. Ve tâli ve taht ve baht-› ‹slâm›n
anahtar› da meflrutiyetteki flûrad›r.
Zira, flimdiye kadar
üç yüz yetmifl milyon ‹slâm ecanibin istibdad-› manevîsi
alt›nda eziliyordu. fiimdi hâkimiyet-i ‹slâmiye, âlemde,
bahusus bundan sonra Asya’da hükümferma oldu¤u hâl-
de her bir ferd-i Müslüman hâkimiyetin bir cüz-i hakikîsi-
ne malik olur. Ve hürriyet üç yüz yetmifl milyon ‹slâm›
esaretten halâs etmeye bir çare-i yegânedir. Farz-› muhal
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 123
‹
LK
H
AYATI
yönetim; zulüm ve tahakküm.
isti¤na:
Allah’tan baflka kimsenin
minneti alt›na girmemek, gönül
toklu¤u.
istikbal:
gelecek zaman.
kuvve:
duygu, his, kàbiliyet.
malik:
sahip olan, mülk sahibi.
mecnun:
cinnet getirmifl, deli.
medeniyet:
sosyal meselelerde,
ilim, fen ve sanatta daha tekâmül
etmifl geliflmifl cemiyet.
memzuç:
kar›flm›fl.
Meflrutiyet:
bir hükümdar›n bafl-
kanl›¤› alt›ndaki millet meclisi ile
idâre edilen devlet sistemi.
meflrutiyet-i meflrua:
dîne uy-
gun meflrûtiyet.
Muarra:
yüksek, temiz, kötülük-
ten uzak.
muhabbet:
sevgi, sevmek.
mütalâa:
bir ifli düflünme; oku-
ma; tetkik etme, etrafl›ca düflün-
me.
nev-i insan:
insan cinsi.
nokta-i nazar:
görüfl, bir nevi fi-
kir, bak›fl aç›s›.
sefahet:
zevk, e¤lence ve yasak
fleylere düflkünlük.
sefih:
helâl olmayan zevk ve e¤-
lencelere düflkün, sefâlete düfl-
müfl kimse.
fieriat:
do¤ru yol, hak din yolu; ‹s-
lâm dini, ‹slâm’›n bütün hüküm-
leri.
fleyn-i temenna:
minnettarl›¤›n
kusurlar›, noksanlar›.
flûrâ:
dan›flma.
taht:
hükümdarlar›n oturdu¤u
büyük koltuk.
tali:
baht, k›smet, kader.
tekemmül:
olgunlaflma, kemâle
do¤ru gitme.
tenbih:
ikaz. Nasihat.
terakki:
yükselme, ilerleme.
tercih:
birfleyi üstün tutma; seç-
me.
tûl-i emel:
bitmeyen arzu.
vuslat-› Leylâ:
Leylâ’ya kavuflma;
sevgiliyle buluflma.
zillet:
afla¤›l›k, horluk, alçakl›k.
âlem:
dünya, kâinat.
âlem-i ‹slâm:
‹slâm âlemi.
baht-› ‹slâm:
‹slâm›n kaderi,
ikbali ve saadeti.
bahusus:
bilhassa, en çok,
özellikle, bu hususla beraber,
bununla beraber.
bâlâ:
yüksek, yukar›, üst.
bedel:
karfl›l›k, yerine.
bedeviyet:
göçebelik, ilkellik.
cüz
-i
hakikî:
gerçek parça,
bölüm.
çare-i yegâne:
tek ç›kar yol,
tek çâre.
dad-› ezel:
Allah vergisi.
ecanip:
ecnebîler, yabanc›lar.
ecram:
maddeler, y›ld›zlar.
elvah-› âlem:
âlemin levha
ve manzaralar›.
esaret:
esirlik.
eflhas:
flah›slar.
farz›muhal:
olmas› imkâns›z
olup, var gibi kabul etmek; ol-
mayacak fleyi olmufl gibi dü-
flünmek.
ferd-i Müslüman:
Müslüman
her bir kifli.
fiil:
ifl, amel, olufl, hareket.
hakikî:
gerçek.
hâkimiyet:
üstünlük.
hâkimiyet-i ‹slâmiye:
‹slâmi-
yetin topluma hâkimiyeti.
halâs:
kurtulma, kurtulufl.
hükümferma:
hüküm süren,
hükmünü geçiren.
iptilâ:
mübtelâ olmak, b›ra-
kamayacak derecede ba¤lan-
mak.
istibdad-› manevî:
mânevî
diktatörlük.
istibdat:
kànuna ve nizâma
tâbî olmayan, keyfî, bask›c›
1...,113,114,115,116,117,118,119,120,121,122 124,125,126,127,128,129,130,131,132,133,...1390
Powered by FlippingBook