Tarihçe-i Hayat - page 128

BED‹ÜZZAMAN
’
IN fiARKTAK‹ AfiA‹RLE
MUHAVERE VE MÜNAZARALARINDAN
B‹RKAÇ M‹SAL
Sual:
“Dine zarar olmas›n, ne olursa olsun?”
Cevap:
‹slâmiyet günefl gibidir, üflemekle sönmez;
gündüz gibidir, göz yummakla gece olmaz. Gözünü ka-
payan, yaln›z kendine gece yapar. Hem de, ma¤lûp bî-
çare bir reise yahut müdahin memurlara veyahut man-
t›ks›z bir k›s›m zabitlere itimat edilirse ve dinin himayesi
onlara b›rak›l›rsa m› daha iyidir? Yoksa efkâr-› amme-i
milletin arkas›ndaki hissiyat-› ‹slâmiyenin madeni olan ve
herkesin kalbindeki flefkat-i imaniye olan —envar-› ‹lâhî-
nin lemaat›n›n içtimalar›ndan ve hamiyet-i ‹slâmiyenin
flerarat-› neyyirânesinin imtizac›ndan hâs›l olan amud-i
nuranînin ve o seyf-i elmas›n hamiyetine b›rak›l›rsa m›
daha iyidir? Siz muhakeme ediniz.
Evet, fiu amud-i nuranî, dinin himayetini flehametinin
bafl›na, murakabenin gözüne, hamiyetinin omuzuna ala-
cakt›r. Görüyorsunuz ki, lemaat-› müteferrika tele’lüe
bafllam›fl, yavafl yavafl incizap ile imtizaç edecektir. Fenn-
i hikmette takarrür etmifltir ki, hiss-i dinî, lâsiyyema (ba-
husus) din-i hakk-› f›trînin sözü daha nafiz, hükmü daha
âlî, tesiri daha fledittir.
Evet, evet!.. E¤er sivrisinek tantanas›n› kesse, bal ar›s›
demdemesini bozsa, sizin flevkiniz hiç bozulmas›n, hiç te-
essüf etmeyiniz. Zira, kâinat› na¤amat›yla raksa getiren
âlî,:
yüce, yüksek.
amud
-i
nuranî:
nurdan sütun.
aflair:
kabileler, afliretler.
bîçare:
çaresiz, zavall›.
demdeme:
hiddetli söz, hofla git-
meyen söz, avaz; sinek v›z›lt›s›.
din-i hakk-› f›trî:
insan›n yarat›l›-
fl›na uygun hak din; ‹slâmiyet.
efkâr-› amme-i millet:
millet ka-
muoyu.
envar-› ‹lâhî:
‹lâhî nurlar.
fenn-i hikmet:
felsefe.
hamiyet:
îman ve ‹slâm› savun-
ma gayreti.
hamiyet-i ‹slâmiye:
‹slâm› koru-
ma, Müslümanlara sahip ç›kma
gayreti.
hâs›l:
husûle gelen, ç›kan, mey-
dana gelen.
himayet:
koruma, korunma.
hiss-i dinî,:
din hissi.
hissiyat-› ‹slâmiye:
‹slâmî duy-
gular.
içtima:
toplant›, toplanma.
imtizaç:
kaynaflmak, uygun ve
mutab›k olmak, mezcolmak,
uyuflmak, iyi geçinmek.
incizap:
cezb edilme, çekilme.
itimat:
güvenme, emniyet etme,
birfleye kalben güvenip dayan-
ma.
kâinat:
Allah’›n d›fl›nda var olan
herfley, bütün varl›klar, dünya.
lemeat:
lem’alar, parlay›fllar, pa-
r›lt›lar. Risâle-i Nur Külliyat›’ndan
bir eserin ad›.
maden:
as›l, esas, kaynak; men-
128 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
‹
LK
H
AYATI
bâ›.
misal:
benzer, örnek.
muhakeme:
ak›l yürütüp
do¤ru bir netice elde edebil-
me, tartma, de¤erlendirme;
yarg›lama.
muhavere:
konuflma, görü-
flerek konuflma.
murakabe:
kontrol etmek,
teftifl etmek; gözetmek.
müdahin:
dalkavuk, yüze gü-
len.
münazara:
karfl›l›kl› konufl-
ma, tart›flma.
nafiz,:
içe iflleyen, delip ge-
çen, içeri giren, tesirli.
na¤amat:
na¤meler, güzel
sesler.
raks:
oynama.
reis:
baflkan.
seyf-i elmas:
elmas k›l›nç.
sual:
isteme, sorma.
flark:
do¤u.
fledit:
fliddetli.
flefkat-i imaniye:
imandan
gelen flefkat.
flehamet:
cesaretlilik.
flerarat-› neyyirane:
parlak
k›v›lc›mlar.
flevk:
çok fliddetli arzu, nefl’e.
takarrür:
yerleflme, kararlafl-
ma.
tantana:
lüks, gösterifl; gürül-
tü, pat›rt›.
teessüf:
üzülme, be¤enme-
me ve râz› olmad›¤›n› ifâde
etme, eseflenme.
tele’lü:
par›ldama.
tesir:
etki; iz b›rakma.
zabit:
subay, askere kuman-
da eden rütbeli asker, kuv-
vetli, yavuz; zabteden.
1...,118,119,120,121,122,123,124,125,126,127 129,130,131,132,133,134,135,136,137,138,...1390
Powered by FlippingBook