Tarihçe-i Hayat - page 243

‹slâmiyete z›t bir duruma getirilmek plânlar› vard› ve bu
plânlar maalesef tatbik sahas›na konmufltu.
‹flte, Bediüzzaman Said Nursî’nin,
Risale-i Nur
’la Ana-
dolu’daki hizmet-i imaniye ve Kur’âniyesine cansiperâne
çal›flan bir fedai-yi ‹slâm olarak bafllad›¤› seneler ki; ze-
min yüzünün görmedi¤i pek dehfletli bir dinsizlik devri-
nin bafllang›c› ve teessüs zaman› idi. Bunun için, Bediüz-
zaman’›n
Risale-i Nur
’la hizmetine nazar edildi¤i vakit,
böyle dehfletli bir zaman› göz önünde bulundurmak icap
eder. Zira, tarihte emsali görülmemifl bu kadar a¤›r flerait
taht›nda yap›lan zerre kadar hizmet, da¤ gibi bir k›ymet
kazanabilir; ufac›k bir hizmet, büyük bir de¤eri ve netice-
yi haiz olabilir. ‹flte,
Risale-i Nur
, böyle dehfletli ve ehem-
miyetli bir zaman›n mahsulü ve neticesidir.
Risale-i Nur
’
un müellifi, yirmi befl senelik din y›k›c›l›¤›-
n›n hükmetti¤i dehfletli bir devrin cihad-› diniye meyda-
n›n›n en büyük kahraman› ve tâ k›yamete kadar üm-
met-i Muhammediyeyi (a.s.m.) Dârüsselâma davet eden
ve befleriyete yol gösteren rehber-i ekmelidir. Ve hem,
Risale-i Nur, Kur
’
ân
’
›n elmas bir k›l›c›d›r ki, zaman ve ze-
min ve fiiliyat bunu kat
’
iyetle ispat etmifl ve gözlere gös-
termifltir.
‹flte öyle elîm ve feci ve dehfletli bir devri ihdas eden
dinsizlerin icraat› olan pek a¤›r flartlar dahilinde Bediüz-
zaman’›n inayet-i Hak’la telife muvaffak oldu¤u
Risale-i
Nur
eserleri, dinsizli¤in istilâs›na karfl›, y›k›lmas› gayrika-
bil olan muazzam ve muhteflem bir set teflkil etmifltir.
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 243
B
ARLA
H
AYATI
do¤ruyu delillerle gösterme.
istilâ:
üste ç›kma, üstün gelme,
bir fleyin bir fley üzerine ç›kmas›.
kat’iyet:
kat’îlik, kesinlik.
k›yamet:
dünyan›n sonu, bütün
ölülerin dirilerek mahflerde top-
lanmas›, varl›¤›n bozulup da¤›l-
mas›, kâinat›n ölümünden sonra,
bütün ölülerin dirilip aya¤a kalk-
malar›, mahflerde toplanmalar›.
k›ymet:
de¤er, bir fley için tespit
edilen karfl›l›k, paha, bedel, tutar.
mahsul:
husul bulan, has›l olan,
meydana gelen fley.
muazzam:
çok büyük, çok iri,
koskocaman,
ehemmiyetli,
önemli.
muhteflem:
ihtiflaml›, haflmetli,
görkemli, debdebeli, flanl›, ulu,
yüce, büyük.
muvaffak:
baflaran, baflarm›fl,
baflar›l›.
nazar:
göz atma, bakma, bak›fl.
netice:
sonuç.
plân:
bir fleyin, bir eserin düzeni,
tertibi, program›.
rehber-i ekmel:
en mükemmel
rehber.
set:
mâni, perde, engel, hail.
flart:
vaziyet, hâl, durum.
flerait:
flartlar.
taht:
afla¤›, alt.
tatbik:
yerine getirme, uygula-
ma.
teessüs:
kurulma, teflekkül etme,
oluflma.
telif:
kitap yazma, eser ortaya
koyma.
teflkil:
vücut verme, meydana
getirme, yapma.
ümmet-i Muhammediye:
Hz.
Muhammed’in ümmeti; Hz. Mu-
hammed’e (a.s.m.) ba¤l› olan ve
yolundan gidenler.
zemin:
yer.
zerre:
pek ufak parça, en küçük
parça, çok küçük parça.
z›t:
karfl›t.
zira:
çünkü, ondan ki, flundan, flu
sebepten ki, onun için.
befleriyet:
beflerîlik, insanl›k.
cansiperâne:
can›n› feda
edercesine, can›n› siper ede-
rek.
Dârüsselâm:
Cennet.
davet:
ça¤›rma, ça¤r›.
dehflet:
büyük korku hâli,
korkma, ürkme.
ehemmiyet:
pek önemli ol-
ma, de¤erlilik.
elîm:
çok dert ve keder ve-
ren, çok ac› verici, ac›kl›.
elmas:
çok de¤erli.
emsal:
efl, benzer.
eser:
bas›lma kitap.
fecî:
dehfletli, korkunç.
fedai-yi ‹slâm:
‹slâm fedaisi,
‹slâm için can›n› esirgeme-
yen, can›n› vermeye haz›r bu-
lunan.
fiiliyat:
fiil olarak gerçekleflti-
rilen fleyler, yap›lanlar, lâfta
kalmayanlar.
gayr-› kabil:
mümkün olma-
yan, imkâns›z, gerçekleflmesi
mümkün olmayan.
haiz:
bir fleye sahip olma, sa-
hip, mâlik.
hizmet:
bir u¤urda bir iflin ya-
p›lmas› için çal›flma, o ifl için
gayret gösterme, çabalama.
hüküm:
hakimiyet, hakim ol-
ma.
icap:
gerekme hâli, lâz›m, ge-
rekli, lüzum.
icraat:
ifller, yap›lan, tatbik
edilen ifller, uygulanan fleyler.
ihdas:
yeniden bir fley yap-
ma, yeni bir fley meydana ge-
tirme, ortaya koyma.
ispat:
delil ve flahit göstere-
rek do¤ruyu ortaya koyma,
1...,233,234,235,236,237,238,239,240,241,242 244,245,246,247,248,249,250,251,252,253,...1390
Powered by FlippingBook