Tarihçe-i Hayat - page 39

Girifl
Evvelâ flunu itiraf edelim ki, bu
Tarihçe-i Hayat
büyük
Üstad›n hayat›n› tam manas›yla ifade etmekten çok
uzakt›r. Pek çok noktalar k›sa kesilmifltir.
Hem, onun flahsiyetine ait hususlar› ayd›nlatacak ve
açacak mahiyetteki vak’a ve hâdiselerden birço¤u zikre-
dilmemifltir. Serd edilen fikir ve kanaatleri teyit eden
vak’a ve hâdiseler pek çoktur. Bahsetmeyiflimizin yegâ-
ne sebebi, kendisinin raz› olmamas›d›r.
Evvelden beri hem sohbetlerinde, hem mektuplar›nda
bu zaman›n cemaat zaman› olup, flahsî kemalât ve me-
ziyetlerin hizmet-i imaniyede flahs-› manevî kadar tesiri
olmad›¤›n› zikretmesi; hem, flahs›ndan ziyade Kur’ân-›
Hakîm’den nebean eden
Risale-i Nur
’a nazar edilmesini,
bütün k›ymet ve faziletin
Risale-i Nur
’da tecellî eden ha-
kikat-i Kur’âniyeye ait oldu¤unu defalarca ihtar etmesi
ve kendisine ait böyle bir tarihçe-i hayat haz›rland›¤›n›
duydu¤u zaman, “Tafsilâta lüzum yok. Yaln›z
Risale-i
Nur
hizmetine dair bahisler yaz›ls›n” diye haber gönder-
mesi gibi sebeplere binaen, flahs›na ait bahisler gayet k›-
sa kesilmifltir. Üstad›n hayat›na temas eden ve daha
ziyade hizmet-i Nuriyeye ait mektuplar, müdafaalar,
muhtelif zamanlara ait o zamandaki ahvalini bir derece
ifade eden makale ve hat›ralar›n› oldu¤u gibi koyduk. Bu
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 39
G
‹R‹fi
kemmellikler.
k›ymet:
de¤er.
Kur'ân-› Hakîm:
her ayet ve su-
resinde say›s›z hikmet ve fayda-
lar bulunan Kur'ân.
lüzum:
ihtiyaç, gereklik.
mahiyet:
bir fleyin asl›, esas›, ha-
kikat›, iç yüzü, bir fleyi tayin eden
aslî unsur, neden ibaret oldu¤u,
nitelik.
mana:
anlam.
meziyet:
bir kifliyi baflkalar›ndan
ay›ran veya yücelten vas›f, üstün-
lük vasf›, de¤erlilik, yüksek ka-
rekter, fazilet.
muhtelif:
türlü türlü, çeflitli, çeflit
çeflit, farkl›.
müdafaa:
savunma.
nazar:
dikkat, göz atma, bakma,
bak›fl.
nebean:
yerden ç›kma, kaynama,
f›flk›rma.
raz›:
r›za gösteren, kabul eden,
boyun e¤en, muvafakat eden,
hoflnut olan.
serd:
güzel sözle ifade etme.
sohbet:
topluluk hâlinde iken
herhangi bir konuda yap›lan kar-
fl›l›kl› konuflma.
flah›s:
insan›n kendi nefsi, kendi
varl›¤›, nefis, zat.
flahs-› manevî:
manevî flah›s.
flahsî:
flahsa ait, kifliye, kendine
ait, flah›sla ilgili, hususî.
flahsiyet:
bir ferdin kendine has
görünüfl, duyufl, düflünüfl ve dav-
ran›fllar›n›n tamam›, kiflilik, kifli
özelli¤i.
tafsilât:
tafsiller, aç›klamalar,
izahlar, etrafl› olarak bildirmeler.
tarihçe-i hayat:
bir kimsenin ha-
yat›n› anlatan kitap.
tecelli:
aç›l›p belirme, aç›kça or-
taya ç›kma, ayd›nlanma.
tesir:
etki.
teyit:
do¤rulama, do¤ru ç›karma,
destekleme.
vak›a:
vuku bulan, olan, geçen
fley.
yegâne:
biricik, tek, yaln›z.
zikir:
anma, bildirme, söylenme,
ifade etme.
ziyade:
çok, fazla, art›k.
ahval:
durum vaziyet.
bahis:
konu, mesele.
bahsetme:
konu etme, anlat-
ma.
binaen:
den dolay›, -den ötü-
rü, -için, -dayanarak, yap›la-
rak, bu sebepten.
cemaat:
topluluk.
dair:
belli bir fley hakk›nda
olan, alâkal›, müteallik, ait, il-
gili.
evvel:
önce, ilk, birinci, iptida,
bafllangݍ.
evvelâ:
birinci olarak, her
fleyden önce, ilk önce.
fazilet:
de¤er, meziyet.
fikir:
rey, görüfl, mülâhaza,
kanaat.
gayet:
çok, fazla, son derece.
hâdise:
vak›a, olay, ilk defa
olan, meydana ç›kan hâl.
hakikat-i
Kur'âniye:
Kur'ân'›n asl›, mahiyeti.
hizmet-i imaniye:
imana ait
hizmet, iman ve Kur'ân haki-
katlerinin ikna edici ve ilmî
delillerle anlafl›lmas›na hiz-
met etme.
hizmet-i Nûriye:
Nur hizmeti,
Risâle-i Nur için çal›flma.
husus:
konu, özellik.
ifade:
anlatma, anlat›m, anla-
t›fl.
ihtar:
hat›rlatma, bir konuda
hat›rlatma yapma.
itiraf:
baflkalar›n›n bilmedi¤i
gizli bir kusurunu söyleme,
kendisi için iyi say›lmayacak
bir hâli gizlemeyip söyleme.
kanaat:
görüfl, fikir.
kemalât:
faziletler, iyilikler,
kemaller, olgunluklar, mü-
1...,29,30,31,32,33,34,35,36,37,38 40,41,42,43,44,45,46,47,48,49,...1390
Powered by FlippingBook