"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman Said Nursî iman savaşı verdi

07 Aralık 2022, Çarşamba 22:47
20 ARALIK 2019'DA VEFAT EDEN BATI TRAKYA (TAYİN EDİLMİŞ) MÜFTÜSÜ MEÇO CEMALİ, 2012'DE YENİ ASYA’NIN SORULARINI CEVAPLANDIRMIŞ VE ŞÖYLE DEMİŞTİ: “RİSALE-İ NUR VESİLESİYLE İLİMLERİ KEŞFETTİK. BEDİÜZZAMAN SAİD NURSÎ HAZRETLERİ, İMAN SAVAŞINI VERİYORDU.”

Gümülcineli "Son Şahit" Hasan Müezzin Ağabey vefat etti
Gümülcineli “son şahit” anlattı

GİRİŞ: 

Sayfamızda Faruk Çakır tarafından 2012 yılında yapılmış bir ropörtajı okuyacaksınız. Tekrar yayınlamamızın bir sebebi; hem Tarihçe-i Hayat’ın sonundaki fotoğrafta yer alan ve 20 Aralık 2019’da vefat  etmiş, otuz üç yıl (Tayin edilmiş) Gümülcine Müftülüğü görevinde bulunmuş Hafız Cemali Meço’yu hatırlamak. Asıl sebebi ise, 5 Aralık 2022’de vefat eden Gümülcineli “Son Şahit” Hasan Müezzin’i yad etmek.

ÖN BİLGİ: SE­ÇİL­MİŞ VE TA­YİN E­DİL­MİŞ

Ba­tı Trak­ya’da bir se­çil­miş, bir de ta­yin e­dil­miş müf­tü gö­rev ya­pı­yor. Yu­na­nis­tan’ın ta­yin et­ti­ği müf­tü­nün ya­nın­da bir de hal­kın seç­ti­ği se­çil­miş müf­tü var. Zi­ya­re­ti­miz es­na­sın­da her i­ki müf­tü e­fen­di­yi de zi­ya­ret et­tik. Ta­yin e­dil­miş müf­tü Me­ço Ce­ma­li’yi zi­ya­retimiz esnasında Tür­ki­ye’den gel­di­ği­mi­zi i­fa­de et­tik. Bi­zi hoş bir şe­kil­de ka­bul et­ti ve bü­tün Tür­ki­ye’ye se­lâm­la­rı­nı gön­der­di. Me­ço Ce­ma­li, Ta­rih­çe-i Ha­yat′ta ya­yın­la­nan fo­toğ­ra­fın ori­ji­na­li­ni mu­ha­fa­za e­di­yor. Müf­tü Me­ço Ce­ma­li, ho­ca­sı Ha­fız A­li Re­şat E­fen­di’nin 400′den faz­la öğ­ren­ci ye­tiş­tir­di­ğin­den de bah­set­ti.

****

Üs­tad Be­di­üz­za­man Sa­id Nur­sî′nin ha­ya­tı­nı an­la­tan “Be­di­üz­za­man Sa­id Nur­sî / Ta­rih­çe-i Ha­ya­tı” ad­lı e­se­rin en so­nun­da pek de a­lı­şık ol­ma­dı­ğı­mız bir fo­toğ­raf var. “Ri­sa­le-i Nur Tür­ki­ye′de ol­du­ğu gi­bi Av­ru­pa′da ve A­me­ri­ka′da da ya­yıl­mış ve bir­çok o­ku­yu­cu küt­le­si bul­muş­tur” re­sim al­tıy­la ve­ri­len fo­toğ­raf­ta, sa­rık­lı Kur′ân kur­su öğ­ren­ci­le­ri gö­rü­lü­yor. Ay­nı fo­toğ­ra­fın al­tın­da, “Tür­ki­ye′de neş­ro­lan Ri­sa­le-i Nur Kül­li­ya­tın­dan is­ti­fa­de e­de­rek Kur′ân nu­ru i­le nur­la­nan Av­ru­pa′da­ki Nur Ta­le­be­le­rin­den bir grup ho­ca­la­rıy­la bi­r a­ra­da” no­tu dü­şül­müş.

Bu­ra­da bah­se­di­len ho­ca, Ta­rih­çe-i Ha­yat′ta­ki son mek­tu­ba im­za a­tan Ha­fız A­li A­ğa­be­yi­miz­dir. Ta­biî bu Ha­fız A­li A­ğa­bey, Is­par­ta­lı Ha­fız A­li A­ğa­bey de­ğil. As­len Sam­sun Çar­şam­ba­lı ol­du­ğu­nu öğ­ren­di­ği­miz Ha­fız A­li Re­şad A­ğa­be­yi­miz. An­la­tıl­dı­ğı­na gö­re “150′lik­ler”den ka­bul e­dil­miş ve sür­gü­ne gön­de­ril­miş. (Vi­ki­pe­di­a′da­ki bil­gi­ye gö­re, “Yü­zel­li­lik­ler” Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti′nden Kur­tu­luş Sa­va­şı son­ra­sı sür­gün e­di­len ve “düş­man iş­bir­lik­çi­si” gö­rü­len, hep­si üst dü­zey ma­kam­lar­da ye­r a­lan Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti va­tan­daş­la­rı­na ve­ri­len i­sim­dir.)


Sağdan sola Medrese-i Hayriye hocaları, Sabri Boşnak Hoca, Hafız Hasan Bağdatlı Hoca, Müdür Yardımcısı Nikos Papageorgiou ve Ali Osman Hoca

U­zun yıl­lar Gü­mül­ci­ne′de ya­şa­yan Ha­fız A­li Re­şad A­ğa­be­yi­mi­zin Ri­sa­le-i Nur ve Üs­tad Be­di­üz­za­man i­le il­gi­li çok gü­zel şi­ir­le­ri de var. “Şi­ir­ler­le Be­di­üz­za­man” (Ne­sil, Mart 2003) al­bü­mün­de yer a­lan üç şi­i­rin ba­şın­da, “Av­ru­pa′da bu­lu­nan mü­him bir â­li­min man­zu­me­le­ri­dir” no­tu dü­şül­müş. An­cak şi­ir­le­rin so­nun­da “(Gü­mül­ci­ne­li) Ha­fız A­li” im­za­sı var. As­len Çar­şam­ba­lı o­lan Ha­fız A­li Re­şad, Gü­mül­ci­ne′de ya­şa­mak mec­bu­ri­ye­tin­de kal­dı­ğı i­çin Gü­mül­ci­ne­li o­la­rak bi­lin­miş her hal­de.

Bu ve­si­le i­le me­za­rı Gü­mül­ci­ne′de o­lan Ha­fız A­li Re­şad A­ğa­be­yin bir oğ­lu­nun S. A­ra­bis­tan′da ya­şa­dı­ğı­nı da öğ­ren­dik. Ho­ca­sın­dan si­ta­yiş­le bah­se­den ve Ta­rih­çe-i Ha­yat ad­lı e­se­rin so­nun­da­ki fo­toğ­raf­ta yer a­lan Gü­mül­ci­ne (ta­yin e­dil­miş) Müf­tü­sü Me­ço Ce­ma­li i­le hem Üs­tad′ı, hem de ho­ca­sı Ha­fız A­li Re­şad′ı ko­nuş­tuk:

Ri­sa­le-i Nur e­ser­le­riy­le na­sıl ta­nış­tı­nız, an­la­tır mı­sı­nız?

Ho­ca­mız, üs­ta­dı­mız, mer­hum Ha­fız A­li Re­şad, bi­ze Üs­tad Be­di­üz­za­man’ın ha­ya­tı­nı an­la­tan bir ki­tap ver­di. Bu ki­tap, mer­hum Eş­ref E­dip’in yaz­dı­ğı kü­çük ‘ta­rih­çe-i ha­yat’ i­di. Üs­tad’ı bu ve­si­le i­le o za­man­dan bu ya­na ta­nı­yo­ruz, e­ser­le­ri­ni o­ku­yo­ruz ve is­ti­fa­de e­di­yo­ruz.

Ha­ya­tı­mız bo­yun­ca Ri­sa­le-i Nur e­ser­le­ri­nin pek ço­ğu e­li­mi­ze geç­ti, o­ku­duk ve mü­ta­lâ­a et­tik. Mem­le­ke­ti­miz­de, Ba­tı Trak­ya’da baş­ka­ca da ar­ka­daş­lar var, on­lar da bu e­ser­le­ri o­ku­yor, mü­ta­lâ­a e­di­yor­lar. Biz Üs­tad Be­di­üz­za­man’la su­re­ta gö­rüş­me­dik, ta­nış­ma­dık; a­ma e­ser­le­ri va­sı­ta­sıy­la o­nu yıl­lar­dan be­ri ta­nı­yo­ruz.

Ay­rı­ca bir de Be­di­üz­za­man i­le il­gi­li be­ni çok et­kile­yen bir rü­yam var, o­nu da si­zin­le pay­laş­mak is­te­rim. Bun­dan 3 se­ne ön­ce (2009) ken­di ö­zel ta­le­be­le­rim­den Bi­rol (Ka­ra­ca­oğ­lan’lı) ya­nım­da, kü­çük bir ce­ma­at gör­düm kar­şı­da. U­zak­ta, 2 ya da 3 ka­dın da var. Bir grup ha­lin­de on­la­rı gör­düm. Bir çeş­me ba­şın­day­dı­lar. İç­le­rin­den bi­ri doğ­rul­du, bir bak­tım 40-45 yaş­la­rın­dan bir zat-ı şe­rif. Re­sim­ler­de gör­dü­ğüm gi­bi de­ğil. Ben, me­rak­la ve hay­ret­le bak­tım. Ve ba­na de­di­ler ki “Bu ge­len Be­di­üz­za­man Sa­id Nur­sî Haz­ret­le­ri­dir.”

Ta­biî ben, o­na doğ­ru a­dım al­ma­ya ça­lı­şı­yo­rum, o da ba­na doğ­ru gel­di. Göz gö­ze gel­dik. Ve ka­rış­tık, san­ki o be­nim i­çim­den ge­çip git­ti. Böy­le, i­ki ki­şi bir ol­du gi­bi bir hal ya­şan­dı. Son­ra he­men u­ya­nı­ver­dim. Ta­biî Al­lah’a se­na et­tim, şük­ret­tim. Bu ba­na, Al­lah’ın faz­lı ve ke­re­mi­dir. Böy­le bir rü­ya gör­düm. İm­kân­ ol­ma­dı­ğı i­çin dün­ya ha­ya­tın­da Üs­tad’la ta­nı­şa­ma­dık, gö­rü­şe­me­dik.

“O fo­toğ­ra­fın ori­ji­nal bir nüs­ha­sı ben­de de var”

Ta­rih­çe-i Ha­yat’ta yer a­lan bu fo­toğ­ra­fın hi­kâ­ye­si ne­dir? Siz de bu fo­toğ­raf­ta yer a­lı­yor­su­nuz her hal­de?

[“Be­di­üz­za­man Sa­id Nur­sî/ Ta­rih­çe-i Ha­ya­tı” ad­lı e­se­rin son say­fa­sın­da “Tür­ki­ye’de neş­ro­lan Ra­sa­le-i Nur kül­li­ya­tın­dan is­ti­fa­de e­de­rek Kur’ân nu­ru i­le nur­la­nan Av­ru­pa’da­ki Nur Ta­le­be­le­rin­den bir grup, ho­ca­la­rıy­la bir a­ra­da” re­sim al­tı ya­zı­sıy­la ta­nı­tı­lan fo­toğ­raf bah­se­di­li­yor...]

O fo­toğ­ra­fın çe­kil­di­ği gü­nü de ha­tır­lı­yo­rum, o fo­toğ­ra­fın ori­ji­nal bir nüs­ha­sı ben­de de var. Ho­ca­mız Ha­fız A­li Re­şat bu fo­toğ­ra­fı çek­tir­miş­ti. Son­ra­dan Tür­ki­ye’ye gön­der­di­ği­ni de öğ­ren­dik. Bu fo­toğ­raf­ta, soldan i­kin­ci-ön­den i­kin­ci ki­şi be­nim...

Ri­sa­le-i Nur e­ser­le­ri­ni o­ku­du­ğu­nuzu söy­le­di­niz. Si­zi en çok han­gi yö­nü et­ki­le­di, ori­ji­nal bul­du­nuz?

Bu e­ser­ler, en baş­ta her me­se­le­nin ar­dın­da giz­le­nen hik­met­le­ri i­zah e­di­yor. Ri­sa­le-i Nur ve­si­le­siy­le i­lim­le­ri keş­fet­tik, Al­lah’ın iz­niy­le. Es­ki­den de bil­di­ği­miz gi­bi Be­di­üz­za­man Sa­id Nur­sî Haz­ret­le­ri, i­man sa­va­şı­nı ve­ri­yor­du. Biz de o­na gö­re, o­ra­dan al­dı­ğı­mız il­ham­la, bi­lim­le ön­ce ken­di nef­si­miz­de, a­i­le ef­ra­dı­mı­za, çev­re­de bu­lu­nan ar­ka­daş­la­ra e­li­miz­den gel­di­ği ka­dar ay­nı at­mos­fe­ri, ay­nı i­nan­cı, ay­nı bil­gi­yi öğ­ret­me­ye ça­lış­tık.

Ho­ca­nız Ha­fız A­li Re­şad, Üs­tad Be­di­üz­za­man’dan na­sıl bah­se­der­di?

Ha­fız A­li Re­şat Ho­ca­mız, Sam­sun’luy­du. Şöy­le an­la­tır­dı: Rüş­di­ye’dey­ken o gü­nün u­sulü­ne gö­re Üs­tad on­la­rın sı­nı­fı­na gir­miş. Bir tur at­mış sı­ra­lar a­ra­sın­da. Ve Ha­fız A­li Re­şad Ho­ca­mı­zın sır­tı­nı sı­vaz­la­mış. Sı­nıf­ta baş­ka kim­se­ye böy­le bir il­ti­fat et­me­di­ği hal­de o­nun sır­tı­nı sı­vaz­la­mış. Sı­nıf­ta bel­ki de 60-70 talebe var­mış. Üs­tad’ı bu şe­kil­de ta­nı­mış. A­ma Ha­fız A­li Re­şad Ho­ca­mı­zın şi­ir­le­ri­ne bak­tı­ğımız­da bü­yük an­lam­lar keş­fe­di­yo­ruz. Ta­le­be­siy­se, bü­yük ta­le­be­le­rin­den bi­ri­dir Ha­fız Re­şad. Fa­kat, o bi­zim had­di­miz de­ğil o­na öl­çü ver­mek. Ha­fız A­li Re­şad, hic­ret et­miş­ti. Me­zar ta­şın­da öy­le di­yor. İs­mi­ni koy­duk­tan son­ra, “Mi­nel mu­ha­ci­ri­ne fi se­bi­lil­lah.”

Ve öy­le gay­ret­ler gös­ter­di ki, ev yok, bark yok, tar­la yok­ken ha­ya­tı bo­yun­ca o­kut­tu­ğu ta­le­be­ler mu­al­lim de­re­ce­si­ne çık­mış­tır. Ken­di not def­te­rin­de­ki bil­gi­lere gö­re Ha­fız A­li Re­şad Ho­ca­mız bu şe­kil­de 400’ü aş­kın ta­le­be ye­tiş­tir­miş­tir.

(Bu röportajlar ilk olarak 19 Aralık 2012 tarihli Yeni Asya’da yayınlanmıştır.)

RÖPORTAJ: FARUK ÇAKIR

***

Gümülcineli “son şahit” anlattı

 

Gü­mül­ci­ne’de bir “Son Şa­hit” ol­du­ğun­dan doğ­ru­su ha­ber­dar de­ğil­dik. Soh­bet es­na­sın­da böy­le­ bir a­ğa­be­yi­mizin var­lı­ğın­dan ha­ber­dar o­lun­ca he­men zi­ya­ret et­mek is­te­dik ve ka­pı­sı­nı çal­dık.

Üs­tad Be­di­üz­za­man Sa­id Nur­sî′yi gö­ren bu a­ğa­be­yi­mi­zin a­dı Ha­san Mü­ez­zin. An­cak 1954′ten son­ra bir sü­re I­rak′ın baş­şeh­ri Bağ­dat′da ya­şa­dı­ğı i­çin “Bağ­dat­lı” a­dıy­la a­nı­lı­yor. Hasan Mü­ez­zin A­ğa­be­yi­mi­zin (Bağ­dat­lı)  İs­tan­bul′da­ki e­ği­ti­mi ta­mam­la­yın­ca ho­ca­sı, o­nu Bağ­dat′a git­me­ye teş­vik et­miş. Bağ­dat′a gi­din­ce o­ra­da bir baş­ka Nur Ta­le­be­si o­lan Ah­met Ra­ma­zan A­ğa­bey­le ta­nış­mış ve Gü­mül­ci­ne’ye dön­dü­ğün­de de u­zun yıl­lar o­kul mü­dür­lü­ğü yap­mış.

İLK KEZ FATİH’TE GÖRDÜM

Hasan Mü­ez­zin Bağ­dat­lı′nın Üs­tad′la il­gi­li ha­tı­ra­la­rı şöy­le: 1952 ya da 1953 yı­lın­da İs­tan­bul’da, Fa­tih’te Kur’ân kur­sun­da o­ku­yor­dum. Ya­vuz Se­lim Ca­mi­i’­nin ya­nın­day­ken, ya­nı­mız­dan bi­ri geç­ti. Ar­ka­sın­dan bi­ri de o­nu ta­kip e­di­yor­du, her hal­de ta­le­be­le­rin­den bi­riy­di, ta­nı­mı­yo­rum. De­di­ler ki, “Bu bü­yük bir â­lim­dir, Sa­id Nur­sî’dir.” O za­ma­na ka­dar Üs­tad’ı hiç gör­me­miş­tim, ta­nı­mı­yor­dum. Fa­tih Ca­mi­i­ne doğ­ru git­ti­ler. Bu ilk gö­rü­şüm­dü.

Da­ha son­ra Fa­tih Ca­mi­i’n­de bir ha­fız ce­mi­ye­ti dü­zen­len­miş­ti. Biz de o­ra­da, ar­ka­daş­la­rı­mız­la bu ce­mi­ye­ti din­le­me­ye git­miş­tik. De­dik ki mü­ez­zin mah­fi­li­ne çı­ka­lım ve ha­fız­la­rı yu­ka­rı­dan iz­le­ye­rek din­le­ye­lim. En ön­den bir ar­ka­daş çık­tı, he­men a­şa­ğı­ya dön­dü. “Ni­ye dön­dün?” de­dik. Ce­va­ben, “Be­di­üz­za­man Haz­ret­le­ri o­ra­da, o­nun i­çin a­şa­ğı­ya in­dim” de­di. Ben de çı­kıp bak­tım ki ha­ki­ka­ten Üs­tad Be­di­üz­za­man o­ra­da o­tur­muş, ha­fız­la­rı sey­re­di­yor, din­li­yor... Bi­li­yor­su­nuz, ha­fız ce­mi­yet­le­ri o za­man ca­mi­le­rin or­ta­sın­da, hal­ka şek­lin­de o­lur­du. Üs­tad da on­la­rı mü­ez­zin mah­fi­lin­den iz­li­yor­du.

“Bu za­tın il­mi bi­zim gi­bi kes­bi de­ğil, veh­bi­dir”

Bir de­fa­sın­da da yi­ne Fa­tih Ca­mi­i’n­de gör­düm. Bi­zim bir ho­ca­mız var­dı. Na­maz­dan ön­ce hal­ka der­si ya­pı­yor­du, mil­le­te va­az ve­ri­yor­du. Bu ho­ca­mız, son dev­rin der­si­am­la­rın­dan­dı. Ar­ka­daş­la­rı o­na “A­yak­lı kü­tüp­ha­ne” der­di. A­dı, Gü­mül­ci­ne­li Mus­ta­fa E­fen­di’ydi. Al­lah rah­met et­sin. Biz ho­ca­nın et­ra­fın­da ta­le­be­ler­le ders ya­par­ken, ders din­ler­ken Be­di­üz­za­man o­ra­ya gel­di. Gü­mül­ci­ne­li Mus­ta­fa E­fen­di bi­ze hi­ta­ben, “Siz bu za­tı ta­nı­yor mu­su­nuz? Bu za­tın il­mi bi­zim gi­bi kes­bi de­ğil, veh­bi­dir” de­di.

Üs­tad Be­di­üz­za­man’ı bir de­fa da yi­ne ar­ka­daş­lar­la be­ra­ber Fa­tih Ca­mi­i’n­den Ya­vuz Se­lim’e dö­ner­ken gör­dük. O­ra­da, Çu­kur­bos­tan di­ye bir yer var. O­ra­da o za­man çe­şit­li kuş­la­rın bu­lun­du­ğu ‘kuş cen­ne­ti’ de­nen bir yer var­dı. O­ra­da her tür­lü kuş bu­lu­nur, ö­tü­şür­ler­di. Me­ğer Üs­tad o­ra­ya gel­miş. Bir a­rka­da­şı­mız Üs­tad’ı gör­müş, o­nu ta­kip et­miş ve kuş­lar­la a­de­ta ko­nuş­ma­sı­na, on­la­ra ba­ka­rak “Ma­şal­lah, süb­ha­nal­lah’ de­me­si­ne şa­hit ol­muş. O­ra­dan çı­kar­ken de kuş ba­kı­cı­sı­na bi­raz pa­ra ve­rip, “Bu pa­ra i­le bu kuş­la­ra yem al, on­la­ra yem ver” de­miş. Bi­ze ha­ber ver­di, tam ka­pı­dan çı­kar­ken o­nun­la kar­şı­laş­tık. Ya­nı­na git­tik. E­li­ni öp­mek is­te­dik, bi­ze duâ et­ti, a­ma e­li­ni öp­tür­me­di.

Bir de­fa­sın­da da biz Ya­vuz Sul­tan Se­lim’de ders­tey­ken, tür­be­yi zi­ya­re­te gel­miş. O­ra­da na­maz kıl­mış. Na­maz kıl­dı­ran da bi­zim ar­ka­daş­lar­dan bi­riy­di, is­mi­ni u­nut­tum şim­di. Na­maz­dan son­ra da i­mam ve­kil­li­ği ya­pan bu ar­ka­da­şa na­si­hat et­miş. Al­lah rah­met ey­le­sin. A­min.

Okunma Sayısı: 7438
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı