"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Fındık yaprakları döküldüğünde...

07 Eylül 2015, Pazartesi
1977’de AP milletvekili olarak meclise giren Recep Özel anlatıyor:

Fatsa’daki anarşi için “gereğini yap” diyen Demirel’e Evren “Şimdi fındık yaprakları yeşil, anarşistler fındık yapraklarının arkasına sığınır, Sonbahar olsun, fındık yaprakları dökülsün, o zaman onları süreriz” demiş.

Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız? Uzun yıllar birlikte siyaset yaptığınız merhum Demirel’i nasıl tanıdınız? İlk tanışmanız nasıl oldu?

Ben Demokrat bir âilenin çocuğuyum. Rahmetli babam Demokrat Partili ve daha sonra da Adalet Partiliydi. Biz de tabiî âilenin geleneğine uygun olarak bu çizgiyi tâkip ettik.

1946 yılında Karaman’ın Sakabaşı Mahallesi’nde çiftçi bir âilenin çocuğu olarak dünyaya geldim. İlk, orta ve liseyi Karaman’da okudum. Lise yıllarında Adalet Partisi’nin Karaman Gençlik Kolları’nın çok faal bir üyesi olarak çalıştım. İstanbul’da üniversite yıllarında da çeşitli talebe teşkilâtlarında, talebe birliklerinde ve Türkiye’nin en büyük sağ talebe teşkilâtı olan Millî Türk Talebe Birliği (MTTB) yönetiminde görev aldım. Allah rahmet eylesin, MTTB Genel Başkanı Burhanettin Kayhan Ağabeyle Fatih’te Akçay Palas’ta birlikte kalıyorduk. Adalet Partisi’nin Eminönü teşkilâtında da beraber çalışıyorduk. Üniversite yıllarında Adalet Partisi’nin İstanbul Gençlik Kolları’nda görev aldım.

Üniversiteden inşaat mühendisi olarak mezun oldum. İlk olarak Ereğli Demir Çelik Fabrikaları T.A.Ş.’de göreve başladım. Ereğli Demir Çelik’in ikinci yüksek fırın tevsi inşaatı emânet usûlüyle Türk mühendisler tarafından yapılıyordu. Ereğli Demir Çelik’te Japon NKK (Nipon Kokon) şirketinde çalışan mühendislerden biriydim. Bir miktar sendikacılığım vardır. O yıllarda Ereğli Demir Çelik’te çalışırken Adalet Partisi’nin Ereğli teşkilâtında çok faal görevler üstlendim. 

1975 yılında Zonguldak ara seçimleri vardı. Zonguldak ara seçimlerinde Ereğli’de bir seçim komitesi kuruldu. Seçim komitesi başkanlığına da beni getirdiler. Ereğli’nin rahmetli Demirel için çok ayrı bir önemi vardı. İlk müteahhitlik yıllarında Ereğli’de sosyal tesis inşaatlarının bir kısmını kendileri yapmışlardı. Vatandaşlardan dinlemiştim; Ereğli’de tellâl bağırttırırmış, “Firma olarak bizden alacağı olan işçi kardeşimiz varsa, eğer unutmuşsak, gelsin bizden hakkını alsın” diye. Bunu Ereğlililer anlatırdı. 

Ereğli’nin çileği çok meşhurdur, “Osmanlı çileği.” Pazarda Mayıs ayının ilk haftasında mis gibi kokar. Ereğli, Demir Çelik’i münhasıran Demirel’e borçludur. 440 sayılı Kanun’a göre özel olarak kurulmuş. Hatta fabrikanın açılışına Demirel geldiği zaman çok mühim bir bez afiş yapmışlar; “Çileği meşhur Ereğli’yi çeliğiyle meşhur hale getirdiniz, size minnettarız” diye.

İLK KEZ 1975 EREĞLİ MİTİNGİNDE YÜZ YÜZE GÖRÜŞTÜK VE TANIŞTIK

1975 Mayısı’ndaki büyük mitingin hazırlığının komite başkanıyım. Başbakan Süleyman Demirel geldiğinde, Ereğli’de çok büyük bir gövde gösterisi yapıldı. Demirel, parti idarecilerine “Bu mitingi hazırlayan arkadaşlarımı görmek isterim” diyor. İlçe Başkanı beni miting komitesi başkanı olarak tanıtınca, Sayın Demirel mesleğimi sordu. “Efendim siz benim ağabeyimsiniz. (Mühendisler büyüklerine hep ‘ağabey’ der.) Ben de inşaat mühendisiyim” dedim. Beni tebrik etti ve “İnşallah siyasî hayatta da buradaki başarını devam ettirirsin” dileğini iletti. Mutlu olmuştum. Sayın Demirel’i yüzyüze ilk defa tanımam orada olmuştu... 

Daha sonra aynı yılda askere gittim. Sayın Demirel’in o sözü üzerine siyaseti kafama koymuştum. Zonguldak’ta ön seçime girecektim. Yaşım tutmayınca Sakarya’ya gittim ve yaşımı üç yaş büyüttüm. 1977’nin 5 Haziran’ı erken seçimleri için ön seçime girecektim, hazırlık yaptım. Bu arada İstanbul’dan Mehmet Kutlular Ağabey’e seçimlere girmek istediğimi söyleyince o da “hayırlı olsun” dedi. Tam ön seçim arefesinde Kutlular Ağabey, “İstersen ön seçime girme. Sayın Demirel’in İstanbul’dan belki bir tasarrufu olabilir” dedi. Böylece İstanbul’a 1977 yılında milletvekili adayı olarak geldim.

1977 Taksim olayları olmuştu, İstanbul’da bir korku vardı. Milletvekili adayları olarak “Bayrak mitingleri” yaptık. Türkiye’nin en büyük “Bayrak mitingi” olan Taksim’deki mitingi hazırlayan beş kişilik tertip komitesinde milletvekili adayı olarak görev aldım. Seçim oldu ve -5 Haziran 1977’de- Adalet Partisi’nden- parlamentoya girmek nasip oldu. 

CHP-SHP Koalisyonunda Süleyman Demirel Başbakan olunca beni çağırdı. “Sana devlette üst derecede görev vermek istiyorum” dedi. Genel müdürlük ve müsteşarlık gibi bir talebim olmadığı, bakan olacak isimlerin benim devre arkadaşlarım olduğu, herhangi bir sürtüşmede tatsız şeyler olabileceği için teşekkür ettim. 

Sayın Demirel, “Hiç kimseye bağlı olmadan, Türkiye’nin en büyük kuruluşu TÜPRAŞ’ın Yönetim Kurulu Başkanvekili olarak görev alıp beni orada temsil etmeni istiyorum” dedi. Daha sonra Sümer Holding’e Yönetim Kurulu Başkanvekili olarak atandım. Sümer Holding’in 45 fabrikası, 45 bin personeli ve bir bankası vardı. Türkiye’nin en büyük kuruluşlarından biriydi. Ben 2000 yılında isteğimle Sayın Demirel’in de görev süresi dolacağı için ayrıldım…

SIKIYÖNETİMİN ANARŞİYİ SEYRETMESİ 

Türkiye’deki demokrasi mücadelesi anlamak için darbelerin arka plânını anlamak gerekiyor. 12 Eylül öncesinde, “darbeye ortam hazırlayan” darbeye götüren tertip ve tahriklerin, olayların perde arkasında neler vardı? Demirel’in mâruz kaldığı haksız isnadlar için neler söylersiniz? 

12 Eylül öncesinde, sıkıyönetimin ve askerin darbeye ortam hazırlamak için işi kasten ağırdan aldığı gerçeğine ve tertiplerine baktığımız zaman en evvel 1980’deki “Terzi Fikri olayı”nı görüyoruz. Bu hususta Ordu Valisinin Ankara’ya gönderdiği raporlarda işin içyüzü açığa çıkıyor.

Terzi Fikri, Fatsa’da belediye başkanı. Orada kendine göre âdeta bir nevi komünizmi ilân etmiş. Ordu Valisi Reşat Akkaya, Emniyetten gelme fevkalâde vatanperver bir vali. Sayın Demirel’e rapor geçiyor. Raporlara göre, Bayrak direkten indirilmiş, yerine Dev-Yol flâması göndere asılmış. Fotoğraflarda Terzi Fikri, Fatsa Kaymakamıyla beraber altında da tavla oynuyorlar. Ordu’da 23 Nisan törenlerinde talebelerin trampetlerin önündeki Türk Bayrakları çıkarılmış, Dev-Yol flâmaları takılmış. Emniyet müdürü, il jandarma komutanı orada; vali ve diğer devlet erkânı önünde resmî geçit yapılıyor.

Akkaya ilk tayin edilen valilerden. 1980’de apar topar ilk tayin edilen ve daha devletin orada bir takım şeylere hâkim olmadığı ortamda sözkonusu raporu Başbakan’a sunan Vali, bir nüshasını da Genelkurmay’a gönderiyor. 

Ve bir gün Kenan Paşa, Demirel’e gidip diyor ki; “Sayın Başbakan, Ordu Valisi Silâhlı Kuvvetler düşmanı. Silâhlı Kuvvetleri kötüleyen raporlar yazıyor. Biz bundan rencide oluyoruz.” Belli ki Evren, Valinin raporda “Bütün bu hadiselerin müsebbiplerinden birisi de il jandarma komutanıdır” tesbitiyle o zaman bilerek anarşiye ilişmediğinden ve önlemediğinden rahatsız olmuş. 

Demirel Kenan Paşa’ya diyor ki, “Bak Paşa! Madem Ordu Valisi sana böyle söylüyor, yanlış da söyleyebilir. Sen komutanları al ve Ordu’yu Fatsa’yı bir incele. Eğer bu doğru değilse, ben valiyi beş dakikada görevden alırım. Eğer Ordu Valisinin yazdığı doğruysa durum vahim…” Bir müddet sonra, komutanları alıp helikopterle Ordu’ya - Fatsa’ya gidiyorlar. Dönüşte, Evren “Sayın Başbakan, Ordu Valisinin dedikleri doğrudur, Vali bir kahramandır” ikrarında bulunmak durumunda kalıyor. O zaman Demirel, “Kenan Paşa, İl Jandarma Komutanı dahil gereğini yap!” tâlimatını veriyor. Evren bu kez, “Sayın Başbakan, şimdi fındık yaprakları yeşil, Sonbahar olsun, fındık yaprakları dökülsün, anarşistler fındık yapraklarının arkasına sığınır, biz buradan bir motorize tugayı göndeririz, onları dağlardan sürer çıkarırız…” türü garip gerekçelerle bir defa daha anarşiyle mücadeleyi savsaklıyor...

Bu anlamda bir raporu daha Ecevit’in Başbakanlığı zamanında, anamuhalefet lideri olarak Demirel, Kars’a gittiğinde o bölge istihbaratı Demirel’e veriyor. “Kars’ı bu hale getiren, Emniyet müdürü ve 24 polis memurudur. Kars Kalesi’ne kızıl bayrak asılmış, 24 polisin ismi var” diye. Ancak Demirel, “Başbakanlığa geldiğimde arattırdım, bu raporların hiçbiri yoktu” diyor…

KARS GİRİLEMEZ DURUMDAYKEN EVREN “ANARŞİ CAN ÇEKİŞİYOR” DİYOR

Buna benzer bir yanıltma da Çorum olayları üzerinden yapılıyor. Çorum olaylarının arkasında kimler vardı, hangi mihraklar tahrik etti? Demirel’in tavrı nasıldı?

İşin gerçeği şudur: 1978 yılında Ecevit iktidara geldi. Anarşi, kıtlıklar, yokluklar Demirel döneminde değil, 22 aylık Ecevit döneminde başladı. Diğer taraftan anarşi azmış ve sıkıyönetim ilân edilmişti. 

Demirel, yurdun muhtelif yerlerinde bayrak mitingleri yapıyor. Kars’a gittik. Kars’ta kızıl bayrak asılmıştı. Demirel için Amerikan başkanlarına uygulanan koruma tedbirleri alındı. Demirel’in arabasının üzerine polisler sırt üzeri yattı. Sadece arabayı süren şoför önünü görebiliyor. Önünde askerler Thompson tüfeklerle Kars’a girdi. Hamallar cemiyeti Kars’ı idare ediyordu. Hamallar bir dernek kurmuşlar onlar idare ediyorlar, vali yönetmiyor! 

O zaman anamuhalefet lideri olan Demirel’e Millî İstihbarat Teşkilâtı bir brifing veriliyor. Kars’a girilemez durumdayken Kenan Paşa Sıkıyönetim Koordinasyon Toplantısında “anarşi can çekişiyor” diye neticeler açıklıyordu. 22 aylık Ecevit hükümeti döneminde Diyarbakır’a, Şanlıurfa’ya gittik. Şanlıurfa İstihbarat Bölge Başkanı Demirel’e bir brifing verdi. Bölge Başkanı; “Sayın Demirel, Diyarbakır Sıkıyönetim Komutanı Cemalettin Altınok’un hanımını Diyarbakır Belediye Başkanı ele geçirmiş, Valinin ve Sıkıyönetim komutanının yaptığı toplantıların hepsi dışarıya sızmış. İran’dan Altınok’un hanımına mücevherler getirmişler…

RÖPORTAJ: CEVHER İLHAN  -  MEHMET KARA  -  MELİH TEKİN

Okunma Sayısı: 8729
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Yasin YILDIRIM

    10.9.2015 11:39:52

    Yeni Asya Gazetemizin 13.sayfasında Dört gündür zevkle okuyup takip ettiğim, "DEMİREL ve DEMOKTAR MİSYON" Ankara'da Cevher İLHAN-Mehmet KARA-Melih TEKİN ekibimizin büyük gayretleri ile(Kendilerini tebrik ediyorum.) 9.Cumhurbaşkanımız Merhum Süleyman DEMİREL'in yakınında bulunan ve birlikte çalışmışolduğu hayatta olan Demokratların şahit oldukları bu çalışmanın kalıcı olmasını bir kitap veya kitapçık olarak Yeni Asya Neşriyatta yerini almasını çok arzu etmekteyim. Bizlerin yaşı müsait olması nedeniyle o günleri yaşayarak geldiğimizden malumat sahibiyiz ama Cemaatimizden genç kardeşlerimizinde o yılları okuyarak öğrenmesi açısından bu çalışmanın kalıcı olması için kitap veya kitapçık olarak neşredilmesi kanaatindeyim. Bilgilerinize ARZ ve TEKLİF Ediyorum. Yeni Asya Gazetemizin Eski Tarsus Temsilcisi-Konya'nın Yayın Komisyonu üyesi(Gazetemizin hem sahibi hem okuyucusu)

  • Hüseyin İLHAN

    7.9.2015 06:01:34

    Şimdi ise RTE 2005 de ELEKTRİKTE KAYIP-KAÇAK BEDELİ ALTINDA TÜM ÜLKENİN HAKKINA GİRDİ.HAYDİ BAĞITTIRSIN KİMİN HAKKI VARSA VERELİM diye .DİNDAR-KİNDARLA,DEMOKRAT NURLU DEMİREL ARASINDA FARK GECE İLE GÜNDÜZ KADARDIR. Zinayı kolaylaştıran,faize müslüman milletimizi bulaştıran,hain,katil kahpe PKK bölücüleri için gaflet uykusuna yatan sözde DİNDAR,ÖZDE KİNDAR MİLLET VE VATAN DÜŞMANIDIR AKP.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı