"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bu mevsimde her şey yüksek sesle konuşuyor

Sebahattin YAŞAR
11 Nisan 2018, Çarşamba
Geçtiğimiz haftalarda İstanbul Emirgân’da ailece lâle safası yaptık.

İstanbul deyince benim hatırıma önce Boğaziçi gelir. İstanbul’un vitrini burası. Boğaz, İstanbul’u seslendiriyor. Bahar mevsiminde burası yüksek sesle konuşuyor. Boğaz, farklı unsurlarıyla insandaki uyuyan duyguları harekete geçiriyor. Adeta “Düşün” diyor. “Anla” diyor. “Sev” diyor. “Verene de teşekkür et” diyor.

Kâinat, Yaratıcıyı tarif ederken, her mevsim ayrı bir dil, ayrı bir tasvir, ayrı bir tefekkür kullanıyor. Renkli bir muallim kâinat.

Çiçeklerin üzerindeki renklerin, desenlerin, kokuların; gözün, kulağın, aklın, kalbin rızkı olmasını şimdi daha iyi anlıyorum.

Düşünsenize her türlü güzellik olsaydı, ama insandaki göz olmasaydı ya da göz olsaydı, ama onların üzerindeki anlamı okuyacak idrak olmasaydı hayatın anlamı kalır mıydı?

Peki, şimdi bütün bu güzellikler neden insanın nazarına sunuluyor? Ne isteniyor insandan? Ne bekleniyor?

İnsan da herhangi bir mahlûk gibi görüp, geçse; idrak etmese, düşünmese, sevmese yani tefekkür etmese insan ismine, insan sıfatına lâyık olur mu?

Emirgân’da lâleler rengârenk elbiseleriyle adeta arz-ı endam ediyorlar. İnsanın uyuyan duygularını tahrik ediyorlar ve insanı adeta insanlığa dâvet ediyorlar.

Emirgân’da yeni yeni lâleler eken işçiler acaba bu içinde oldukları güzelliğin farkında mıdırlar? Restoranda çalışan görevliler hizmet ettikleri mekânın penceresinden uzak plandaki boğaz manzarasına ne kadar bakmışlardır? Deniz içindeki balık gibi insan. Denizin kıymetini denizden çıkınca anlıyor.

Anlıyorum ki, ne bu bitkiler, ne de bu bitkileri toprakla buluşturan işçiler yaptıkları işin, ortaya çıkan muhteşemliğin farkında değiller? Yapılan bütün bu faaliyet, bir iki tane de olsa, hakikî ehl-i tefekküre hizmetten başka bir şey değil.

Bu hafta sonu da İçel-Bozyazı’dayız. Bir başka tefekkür penceresi Akdenizdeyiz. Denizin insandaki karşılığı çok farklı. 

Deniz çok farklı anlamlar taşıyor bünyesinde.

Bu duyguların tahrikiyle sabah namazı sonrasında Akdeniz kenarında şöyle bir yürüyüş yapıyorum. Yapayalnızım. Ayak bastığım sahildeki kumsal, üzerinde yaşadığımız âlemin çok da güvenilir olamadığına dair duygular uyandırıyor içimde. Adım attığınızda, ayak bastığınız yerde kalmıyorsunuz.

Deniz, derinliği çağrıştırıyor. Deniz, enginliği, olgunluğu, durgunluğu çağrıştırıyor.

Sahilde yürüyüşe ara ara fasıla verip, sahilde oturup yönümü dönüp denize doğru tefekkür ediyorum. Dalgalı deniz, o kadar canlı, dinamik, etkin, anlamlı konuşuyor ki. Dalga seslerinin içinde bir anlam taşıdığı apaçık. Coşkun bir gurup, adeta yüksek sesle zikir halinde.

Âlemde anlamsız bir varlık, ses, koku, doku olmadığına göre, denizdeki bu haşmetli seste de derin bir anlamın varolduğu apaçık.

Bozyazı sahilinde yürüyüş yaparken, insanlarla konuşuyorum. Yürüyenlerin, balık avlayanların çoğunluğu dışarıdan Bozyazı’ya gelmiş insanlar. Manzaranın içinde olanlar, içinde olduklarını okuyamıyor.

Yaygın bir durum bu. Nerede bir güzellik var, orada yaşayanlar o güzelliği, güzellik olarak görmüyor. Onu bir değer olarak algılanmıyor. Onun bir kıymet taşıdığını idrak edemiyor.

Bense bunun böyle olmadığını düşünüyorum. Aldığın nefes, farkında olunca daha bir anlamlı oluyor. Farkında olunca, hikmetleri okununca zindan saraylaşıyor, farkında olunmayınca saray zindanlaşıyor.

Emirgân’ın, boğaz manzaralı lâle bahçeleri de yüksek sesle konuşuyor; Bozyazı’nın masmavi, tertemiz deniz dalgaları da.

Duyan kulak varsa, anlayan akıl varsa ve değerlendiren kalp varsa, lâleler de anlamlı, deniz de anlamlıdır. Ama gözde perde, gönülde perde varsa, güzellik iki parmağını gözüne soksa da görmemek, görememek bir neticedir.

Görmek, ihsandır. Varlıktan Vareden’e geçmek, geçebilmek ihsandır.

İhsan, şükür ister.

Okunma Sayısı: 2155
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı