"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

‘Buralara sizin gibiler gelmez’

Sebahattin YAŞAR
01 Aralık 2014, Pazartesi
Oto alım satım işleriyle meşgul bir dostu ziyaret ediyorum. İçeri giriyorum, tanıdığım dost kanepede uyuyor. Köşede bir genç var ve o da yoğun şekilde telefonla meşgul.

Selâm verdim.
Sadece aldı. 
Tabiî o genç de beni tanımıyor, ben de onu tanımıyorum. 
Düşünün ki öylesine bir bakış atarak, kafasını bile doğru dürüst kaldırmadı. Bir araç müşterisi olmadığımı anladı.
Bana adeta, ‘Niye geldin?’ bakışı gönderdi.
Ben de, ‘Öylesine’ mesajı verdim.
Ben, ‘…falanca vakıftan geliyorum.’ dedim.
Daha cümlem bitmeden ‘Allah versin.’ dedi.
Ben de, ‘Neyi?’ dedim.
‘Parayı’ dedi.
‘Ne parası?’nı söyleyince, genç durumu anladı.
Ben de, güldüm.
‘Ben, almaya değil, vermeye geldim’ dedim.
Bu sefer bakış değişti.
Elindeki telefonu hemen cebine, yerine koydu ve cevabın devamını beklemeye başladı. Ben kendimi tanıttım.
Dinledi, dinledi ama ‘bakışlarıyla hâlâ konunun nereye varacağını beklediği’ anlaşılıyordu.
Ben de son cümlemi biraz gerilere bıraktım.
Gençle biraz konuştuk.
Hoş oldu.
Gencimize kısaca, ‘Ziyaretim Allah için. Selâmım Allah için. Kurduğum cümlelerde öyle’ dedim.
Ve genç biraz düşündükten sonra:
‘Buralara sizin gibi insanlar gelmez.’ dedi ve devam etti; ‘Yani birisinin elinde bir deri çanta varsa, özellikle de geziyorsa, üstüne üstlük bir de bir vakıftan geliyorum derse, bunun adı yardım toplamaktır.’
Durum anlaşıldı.

***

Hiçbir şey istemeden, hiçbir şey beklemeden sadece, çok yönlü ‘vermek’ üzere gitmek ne kadar da anlamlı.
Gençle epeyce konuştuktan sonra, durum anlaşıldı ve artık birbirimize nazımız geçmeye başladı.
“Şu bizim aracın arkasında bir karpuz var, getir de keselim.” dedim.
Bu arada, bizim tanıdık da, artık epey bir uyku çektikten sonra yavaş yavaş kıpırdanmaya başladı.
Gencimiz karpuzu kesti, yemeye hazır hale geldi derken tanıdık da gözlerini ovalamaya başladı.
Ve, ‘Ooo hocam hoş geldiniz, Safalar getirdiniz…’ dedi.
Derken, yeni bir fasıl başladı.
Onun da kafasında bir soru işareti oluşturmadan, ‘Haftalık sohbetlerimize dâvet etmeye geldim. Sadece bu amaçla geziyorum. İnsan görüşmek arzu ediyor. Lütfen gelmeyerek, görüşme hakkımıza müdahale etmeyin…’. dedim.
Burada geçen zamanımız yaklaşık bir saati bulmuştu, maksadımızı yakın masada dinleyen gencimiz biz konuştukça zaman zaman elindeki telefonu şöyle bir kenara çekip, bize dikkatli ve meraklı bir bakış atıyordu.
Ziyaretimiz muhteşem bir meyve veriyordu.
Bizi dikkatle dinleyen genç, konuştuğumuz cümleleri tarttı ve bize bir kanaat cümlesi kurdu: ‘Hocam, sohbetlerinize ben de katılabilir miyim?’
Ne demek efendim! Memnuniyetle.
Derken bir ders arkadaşı daha kazanmıştık. Biz dost ziyareti niyetiyle çıktık, ama Rabbimiz bize yeni bir genç dost nasip etmişti.
Ve artık gidebiliriz.
Bize müsaade efendim.
Allah’a ısmarladık.

Okunma Sayısı: 1209
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Halil

    1.12.2014 11:49:34

    Rabbim siz ve sizinle aynı yolda olanları başımızdan eksik etmesin.. Beni de sohbetlerinize alma şansınız varsa bende katılmak isterim..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı