"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hasta olanın, bakışı da hastadır

Sebahattin YAŞAR
07 Aralık 2016, Çarşamba
Bazıları küçük bir tenkit duysa hemen kendini suçlu hisseder ve geriye çekilmeye başlar. Böyleler tenkidin geliştiren, olgunlaştıran tarafını gözardı ederler. Oysa, senin varlığını anlamlı kılan, senin gibi düşünmeyenlerin varlığıdır.

Bileğin bükülmezliği, yumruğun gücü, karşı yumruğun varlığıdır.

Hemen pes edenler, sönenler enerjisi düşük profillerdir. Mutlak şevk içinde olmak, bitmeyen bir enerjiye bağlanmakla mümkündür.

Tabiî hak ve hakikate, akıl ve mantığa uygun bir mukabele varsa, insaflı bir eleştiri varsa, baş göz üstüne. Ama yoksa, pabuç öyle ucuz değil.

Tenkide, eleştiriye açık olmayanlar, o tenkit edildiği konu ile ilgili ciddî bir muhtevaya, ciddî bir donanıma sahip olmayanlardır.

Yıkılmayanlar, tahkik ehli, içi dolu olanlardır. Slogancılar, çabuk sönerler. 

Kökü olmayan ağaçların fırtınalara dayanıklılık göstermesi beklenmez.

Hak ve bâtıl mücadelesinin tarihi yeni değil.

İnsanlık tarihi boyunca dâvâsına inanmış hangi dâvâ adamı eleştirilmemiş, yok edilmeye çalışılmamış, türlü türlü entrikalarla, tuzaklara düşürülmeye gayret edilmemiş ve değişik zaaf noktaları denenerek makamla, para ile his tatmini araçlarla yoklanmamıştır?

Hatta bazen en yakınındaki kişilerin, en sevdiği kişilerin üzerinde planlar yapılarak istedikleri adımları atmaya zorlanmışlardır.

Ama dâvâsına hakikî inanmışları söndürememişlerdir.

Hatta bu tür maddî ve manevî müdahaleler o dâvâ adamlarını daha bir dâvâsına sağlıklı tutunmaya, dâvâsını içine sindirmeye, daha çok okumaya, düşünmeye sevk etmiştir.

Sataşmalar, yok etme çabaları, bozma gayretleri dâvâ adamlarını dâvâsına daha çok sahip çıkmaya, ayakta tutmaya, uğrunda bedel ödemeye sevk etmiştir. 

İnsan bir şeyin doğruluğuna inanmışsa, onu hayatının bir parçası haline getirmişse ve onu niçin savunduğunu, neye hizmet ettiğini aklına, kalbine, mantığına kabul ettirmişse, o, o kişi için bir dâvâ olmuş demektir.

Hele hele bu hak bir dâvâ ise, yani hak ve hakikatin uğrunda bu yolculuğa çıkılmışsa, artık o kişinin karşısında engel diye bir durum söz konusu olamaz.

Adeta bu dâvâsına inanmışlar karşısında sıradağlar sıra sıra yollar haline gelir; engeller o yolda daha düzgün ve sağlam yürümeye kamçı haline gelir.

Bir işin içinde olunca elbet tenkit edileceksin, gerektiğinde sevilmeyeceksin, dışlanacaksın; hakkında bir takım planlar yapılacak, tuzaklar düşünülecek, hatta en yakınından, en sevdiğinden, yıllardır birlikte yürüdüğünden imtihan edilir hale geleceksin.

Bedelsiz dâvâ olmaz, gerekince bedel ödeyeceksin.

Ödenen bedel bir tarafa, diğer tarafta da iki dünya saadetinin vesilesi olan dâvân vardır. 

Yine o tarafta, ‘Bir elime güneşi, bir elime ayı verseniz beni bu hakikat dâvâsından vaz geçiremezsiniz.’ denen, iman ve Kur’ân dâvâsı vardır.

Bu her şeyin fevkindedir. Anneden, babadan, kardeşten; aşiretten, aileden, kabileden, milletten; maddî ve manevî dünyalıklardan çok öte bir şeydir.

Çekilen sıkıntılara rağmen, ağır bedellere rağmen, ne yaparsın ki bu dâvâ, yerine başka bir şeyin konulamayacağı kadar bir muhteşem bir şeydir.

Dâvâ adamı olmayan, onun ruh halini divanelik zanneder.

Hainden, riyakârdan, yalancıdan, hileciden, kindardan, münafıktan dâvâ adamı olmaz. Bunlar hastalık halleridir.

Hasta olanın, bakışı da hastadır. Hasta, sağlıklıyı hasta görür. 

Sen kendine, dâvâna onun sana, dâvâna baktığı gözle bakma.

Okunma Sayısı: 2004
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Garib Doğu

    7.12.2016 11:18:10

    Haktan inhiraf edenler, (İçtima-i meselelerde) riyakâralık,yalancılık,kindarlık ve vefasızlık çamuruna batanlar;hakikaten kendileri hasta oldukları gibi,bakışları da hastadır.Bu tipler artık sağlıklı düşünemiyor.Çünkü bunlarda sağduyu kaybolmuştur. Cerbeze hali hakim.Aynı zamanda ayarları bozulmuş terazi gibidirler.Doğru tartma ve ölçme özellikleri kaybolmuştur. Bunların mihenk taşları ve ölçü parametreleriyle oynanmış,ayarları alt üst olmuştur.Hak ölçüleri gitmiş,yerini his,tarafgirlik,kin garaz,şahıslar ve menfaat almıştır.Artık bunlarda konuşan hakikat değil,yukarıda zikredilen menfi duygulardır. Cenab-ı Hak bu feci hali hayra tebdil etsin.Amin.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı