2016-2017 eğitim öğretim sezonunu, eski ve yeni öğrencileri kaynaştıran ciddi bir programla başlatan Kayseri Yeni Asya okuyucularını tebrik ediyorum.
Biz de aralarına bir eğitimci olarak katıldık, bunun için de ayrıca teşekkür ediyorum. Bu vesileyle Kayseri’deki ağabey, kardeş, dost ve okuyucularımızla bol bol hasbıhal etme imkânı bulduk. Benim açımdan çok verimli ve güzel oldu.
Doğrusu, yaşını başını almış insanların iman ve Kur’an hizmeti deyince nasıl heyecanla koşuştuklarını görünce insan kendinden utanmıyor değil. Hizmet heyecanının ne demek olduğunu yaşayan örneklerden görüp izledik.
İttihat’la başlayıp, Yeni Asya’nın bütün nüshalarının arşivini yapan, evinde saklayan, ciddi ve samimi bir gazete okuyucusu olan, gazete için de, ‘O bizi hiç yanıltmadı.’ cümlesini kuran 70’li yaşlardaki büyükleri görünce, insan sadakatin yaşayan örneklerini görmüş oluyor ve onlardan dersler alıyor.
Bir dava mensubiyetinin nasıl olması gerektiğinin izlerini insan yaşayan örneklerden daha iyi anlıyor.
Yeni Asya gazetesi Kayseri temsilciliğinin, ‘gençlik pikniği’ne katıldık. Heyecanımız kat be kat arttı. Dokuz on saatlik yolculuğun yorgunluğu o muhabbetin karşısında eriyip gitti.
Üniversiteli gençlerle Ali Dağı’nda piknik yaptık. Bir gün önce de Kayseri’nin cumartesi umumi derslerine iştirak ettik. Dikkatimi çeken şu ki, Kayseri’de muhabbet hakim. İnsanlar derse gelenlerle muhabbetle müsafaha yapıyorlar. Gönülden kucaklaşıyorlar. Kardeşane sohbet ediyorlar. Bu yetiyor biliyor musunuz?
Şöyle bir uzaktan kulak misafiri olunca, sohbetle ortamda oluşan seslerden muhabbetin hasıl olduğunu anlamamak mümkün değil. Çay faslında ortamı, katılımcıları gözlemledim. Herkesin yüzünde bir tebessüm vardı. İnsanlar birbirlerine muhabbet nazarıyla bakıyorlardı.
Ortamda kurulan cümleler, tebessümler samimiyeti gösteriyordu.
Stresi gideren, insana maddeten ve manen iyi gelen görüşmekler bu olsa gerek diye düşündüm. Yani zaman zaman muhabbetini kaybetmiş ortamlarda bulunuyorsunuz, gerçekten insan maddeten de manen de hasta oluyor. Gittiğine gideceğine pişman oluyor. Düşünün ki, ortamda elinizi uzattığınızda rahatsızlık duyacak insan varsa, mimikleriyle, ‘Sizi görmek istemiyorum’ mesajı veriyorsa, gel de o ortamda rahat et, hizmet et. Peki ya bunun vebali?
Sohbet ortamlarında böyle bir his itişmesi, çekişmesi mümkün müdür?
İnsanın olduğu her yerde imtihanın da devam ediyor olduğunu unutmamak gerekiyor. On yıllarca mescitlere gelip gelen, peygamberimizle görüşen, bir zaman sonra o atmosferden uzaklaşan, kopan örnekler yok mu?
Arızasını görüp, çare bulabilmeli insan. Bunu dert edinmeli.
Doğrusu Kayseri’yi manevi olarak da çok canlı ve dinamik buldum. Nur talebelerinin ders ortamları, üniversiteli öğrencilerin kaldıkları mekanlar, aralarındaki diyaloglar, saygı ve sevgi dolu davranışlar bana çok seviyeli geldi.
Kayseri, ne alıp verdiğinin, kaça alıp verdiğinin, kime ne kadar yatırım yapılması gerektiğinin hesabını yapar. Tabii ki durum öğrenci alımlarında da geçerlidir. Ama şaka bir tarafa burada önemsenen şey, gençlerimizin manevi dünyalarına yapılan yatırımdır. Onların kendilerine, ailelerine, millet ve vatanlarına faydalı birer genç olmaları her şeyin fevkindedir ve değer.
Ali Dağı’nda gençlerle dersler okuduk, sohbetler yaptık, tefekkür ettik. Böyle bir etkinlikle döneme başlamak çok güzel. Bu tür ortamlar samimiyetin gelişebildiği, düşünce paylaşımlarının yapılabildiği ortamlardır.
Kayseri, güzel ve anlamlı bir eğitim öğretim dönemi başlattı. İnanıyorum ki, bir yerde muhabbet varsa, orada hizmet de olur. Muhabbetin olmadığı yerde ot bile bitmez. İnsanlar hiç bir şeylerini değil sadece hizmete muhabbetlerini verseler, en güçlü desteği vermiş olacaklardır.
Hizmetiniz, muhabbetiniz kadardır.
Muhabbet dolu Kayseri’yi tebrikler ediyoruz, başarılar diliyoruz.